Hyunjin'den
Seungmin ve Felix'i sınıfa bırakınca spor salonuna indim. Basketbol antrenmanımız vardı, biraz erken inmiştim ama olsun. O sırada voleybol takımının soyunma odasına gittiğini gördüm. Peşlerinden gittim ama onlar beni fark etmedi. Bizi konuşuyorlardı, Seungmin'i nasıl aramıza aldığımızı ondan faydalanacağımızı düşünüyorlardı. Ses çıkarmadım, sırf belki bir şeyleri açıklarlar diye de telefonumun ses kaydını açtım.Tam tahmin ettiğim gibi, " O Seungmin şerefsizi için çok uğraştım ben. İddiaya bile girmiştim, sağlam kasası vardı ve bunun için iddiaya girmiştim ben. Kabul edeceğini düşünmüştüm, arabasına iddiaya girmiştim o piç yüzünden araba bile kazanamadım. Soyunma odasında dövüp intikamımı çok güzel aldım. Ama şimdi bu yanındakiler beni deli ediyor. O kadar araba kaybettim bu şerefsiz gidip birileri ile çıkıyor. Yaptıklarım yetmemiş."
Aşırı sinirlenmiştim ama ağzımı bile açmamıştım. Şuan her şey belki de kolay yola gidiyordu, yokuşa sürmeye gerek yoktu. Ordan uzaklaşıp salona geri döndüm. Bir tane basketbol topu alıp ısınıyor gibi davranmaya başladım. Giyinip çıkmışlardı. Beni görünce o uzun boylunun sinirli bakışlarını fark ettim. Umursamamıştım ama yarın iyi bir dayak yiyecekti. Hızlıca çıktılar, o sırada ısınmaya gerçekten başlamıştım.
Koç beni görüp yanıma geldi. "Daha kimse yok ve sen ısınmaya başladın bile ha? Aferin tam bir örnek kaptansın." bunu demesi ile eğilip teşekkür ettim.
"Koç, işinize karışmak gibi olmasın ama biliyorsunuz ben ve beraber geldiğim arkadaşlarımdan bazıları okul takımındaydık. Bize yaptığınız gibi voleybol takımı için seçmelerde yapar mısınız? Arkadaşlarım eski okulumuzda kupa getirmişlerdi. Çok iyi oyuncular." dememle gülümsedi.
"Okuldaki spor başarısını bu kadar önemsemen hoşuma gitti. Açıkçası bende düşünüyordum çünkü bu takım geçen sene ayrılan oyuncumuzdan sonra pek bir şey başaramadı. Herkes onun çok katkısı olmadığını düşünüyordu ama ben onu tekken izliyordum. Cidden iyi oyuncuydu. Ne olduğunu anlamadım ama takımdan ayrıldı." demesi ile bende söze atıldım.
"Koç, bahsettiğiniz kişi Seungmin olabilir mi? Kendisi geçen sene takımdan ayrılmış, başka biri ayrıldı mı bilmiyorum." dememle Koçta "Evet, o ama sen nereden biliyorsun Hyunjin?" diye sordu. Başımı eğip "Koç kendisi benim ruh eşim." dedim. Koç güldü ve omzumu pat patladı. "Kendin gibi iyi birini bulmuşsun, ona söyle paslanmadıysa seçmelere katılsın. Bir bakarsınız kaptan olarak geri girer takıma."
Koçun böyle demesi beni mutlu etmişti önünde eğilerek teşekkürler, iletirim koç diyordum. Koç diğerleri gelene kadar dinlenme odasına gitmişti. Ben de iyice ısınmıştım, çok geçmeden Minho gelmişti. Sohbet etmiştik biraz dinlenmek için. Ona koç ile konuştuğumu ve kabul ettiğini söylemiştim. O da benim gibi mutlu olmuştu.
"Hyung bir şey daha oldu ama sanırım bunu öğle arasında toplu konuşmamız gerek" dedim. Minho Hyung söylemem için beni zorlamadı. Ben böyle dediysem bir bildiğim vardır düşüncesinde idi. Bu yönünü çok seviyordum.
Biraz da Hyung ile ısınma yaparken sonunda takım gelmişti. Ufak bir maç yaptık, güzel geçmişti. Terlemiştik baya, soyunma odasındaki duşa kabinlerinde duş aldık. Öğle arasına bir ders vardı. Bizde sınıfa çıktık.
Ben Jisung ile aynı sınıftaydım. Chan, Minho ve Changbin Hyung aynı sınıftaydı. Felix ile Seungmin aynı sınıftayken, Jeongin hepimizden küçük olmanın kötü yanı olarak tekti. Sınıfıma girip Jisung'un yanına oturdum. Bana döndü,
"Kanka bu mallar akıllanmıyor, sen ortada olmayınca atıp tuttular Seungmin hakkında bende laf kavgasına girdim." sinirli görünüyordu. Omzuna elimi attım "Artık ona bir şey diyemecekler, biz hep yanındayız herkese gününü göstereceğiz." dedim. Başıyla beni onayladı ve hocanın girmesi ile derse döndük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koi No Yokan
FanfictionKoi No Yokan: Biriyle ilk kez karşılaştığında yaşadığın, bir gün ona aşık olacağını hissettiğin, olağanüstü duygu. Yalnız Seung artık dayanamayacak raddeye gelmişti... "Im ilk öpücük düşündüğümden daha güzelmiş, yoksa senin çilek dudakların yüzünden...