🖤6🖤

630 70 2
                                    

Hyunjin'den
Onların bu halleri beni o kadar mutlu etmişti ki. Kalbimin kendi çırpınışı yanında her zaman mutsuz hisseden parça şuan yoktu...

Onun kalbi benimkine göre mutluluğa 10 kat aç bir şekilde çırpınıyordu. Önceden sızı gibi hissettiğim ruh eşimin duyguları şuan bedenimde kolayca hissedilir derecedeydi. Bir günde bile duyguları kolayca yer edinmişti bende.

Yemekhanedekilerin bakışlarını umursamadan sarıldılar, bizde onlara baktık. En sonunda kalktılar, Felix hala Seungmin'den uzaklaşmamıştı. Ben bunu kıskanmamıştım, gerek duymadım böyle bir şeye. Aksine bir arkadaşlığın temelinin atılışına şahit olduğum için mutluydum.

Felix "Başından geçenlerin doğrusunu bilmiyorum belki ama ben senin duygularını biliyorum. Her gün gülen Hyunjin'in mutsuzluğundan bile tahmin ediyordum senin halini. O zamandan beri seninle arkadaş olmak istedim ben. Düştüğünde çevrende sadece Hyunjin değil, her şeyde güvenebileceğin, sırtını çekinmeden yaslayabileceğin, Hyunjin ile mutlu - üzücü ne yaşarsan yaşa seninle duygularına ortak olabilecek biri olmak istedim ben." demesi üzerine Seungmin ona kollarını dolamıştı.

Mutluluğum tarif edilemezdi, kalbimin yanındaki huzur hissi ve bağa gerek kalmadan ona çekilen duygularım beni mutluluğa boğuyordu. Ben onu ruh eşim olmasa bile sevecek bir şekilde duygular besledim, bir günde hemde...

O çok farklıydı, ruh eşim olduğunu bilmeden bile onu düşündüm ben, görmeden onu düşündüm. Arkadaşlarım onu tanımadan sevdiğimi bunu yapmamı ruh eşimi etkileyebileceğini söylemişlerdi hep...

Bir insanı görmeden, bilmeden sevmek. Sırf hakkında duyduğum ve arkadaşlarımın onun için olan düşünceleri beni ona çekmişti. Ben onu ruh eşim olduğu için sevdiğimi düşünmüyordum asla...

Gözlerinde gördüğüm mutlulukla gülümsedim, yavaşca ortamı yumuşatmak için "Ya bırakın bende sarılayım biraz. Ruh eşimi buldum, ben daha sarılamadan arkadaşlarımla sarıldı hıh!" diye tripli sesimle konuştum.

Felix "Yemedik Seungmin'i senin ruh eşinse benimde en yakın arkadaşım olacak. Sen o zaman gör bana iyi davran Hyunjin yoksa her gün trip yersin sonra. Demedi deme tamam mı?" diye atarlanması ile hepimiz gülmeye başladık. Kasvetli ortamdan uzaklaşmıştık.

Seungmin'e sırnaşmaya başladım. Kolumu omzuna atmıştım o biraz utansa da kolumu itmemişti. Felix Changbin Hyungun yanına geçti, herkes sarmaş dolaştı şuan.

Jisung lafa atıldı, "Akşama bize gelsenize hem kaynaşırız hem Seungmin bir şeyler anlatmak isterse anlatır ya da film izleriz. Amaç vakit geçirelim birlikte." dedi. Jisung'un fikrini çok beğenmiştim hem olanları merak ediyordum hem onu tanımak istiyordum. Anlatmayabilirdi belki olanları ama olsun onunla vakit geçirecektim sonuçta.

Bizimkiler onaylamışlardı, bende başımı sallamıştım. Herkes Seungmin'e bakmıştı. "Şey daha önce bırakın yatılı kalmayı hiç arkadaşlarımın evine gitmedim. O yüzden ailem ne der bilmiyorum ama sorarım." dedi. Jisung dayanamazdı akşama kadar huyu böyleydi sabırsızdı biraz. "Şimdi arasan sorsan olmaz mıı? Nooooooluuur." biliyorum işte arkadaşımı.

Seungmin herkese bakınca, herkesin ona beklenti ile baktığını fark etti. Başını salladı.

Seungmin'den
Annemin telefon numarasına tıklayıp açmasını bekledim. Onlara bakınca benden daha heyecanlı göründüklerini fark ettim. Çok tuhaftı birisi benim gelip gelmeyeceğim için heyecanlanıyordu...

Bunları düşünürken annemin iki üç kez alo diyişi ile kendime geldim. Kısaca izin için konuştum, annem sevinmişti ve izin verdi. Kapatır kapatmaz gülümseyerek geliyorum dememle 3 çığlık sesi duydum gülmüştüm. O an isimlerini dahi söylemediklerini fark ettiler. Sanki hep burdaymışım gibi hep tanışıyormuşuz gibi olan his onlarda da vardı demek ki. Bu yüzden olsa gerek bu sıcak ortamda o kadar muhabbet kurulurken isim konuşmak en son akıllarına gelmişti. Sonuç olarak isimlerini de öğrendikten sonra öğle aramız bitti. Sınıflara çıktık, sınıfta kimin olduğunu hiç bilmezdim ben bugüne kadar. Herkesten uzak dururdum isimlerini bildiklerimden korktuğum için herkesi hafızamdan silmeye çalışırdım. Şimdi fark etmiştim ki Felix bizim sınıftaydı. Bunu şimdi fark etmem bile tuhaftı...

Ben sırama geçerken Felix oturduğu sıradan eşyalarını topluyordu. Ne olduğunu anlamamıştım, tâ ki Felix sırama gelip yanıma eşyalarını yerleştirene kadar. Ben ona şaşkınca bakarken o bana genişçe gülümsemişti.

Sınıftakiler kendi aralarında fısıldarken birisi çıkıp "Sonunda biri Seungmin'i yatağa atmanın formülünü bulmuş baksanıza nasıl yanına gidiyor." o an o kadar canım yanmıştı ki. Beklemediğim bir şey oldu "Oraya gelirsem seni nasıl hastaneye yatırdığımızın formülünü öğrenirsin bence!" Felix'in sözleri üzerine baya şaşırdım, beni korumuştu...

Çocuk gülüp şu boyla, şu bedenle mi diyince asla ama asla tahmin edemeyeceğim bir şey oldu. Felix çocuğu baya baya dövmüştü...

Felix'e hayretle bakarken "Siyah kuşağım boşa gitmesin dedim yani ne var?" diyip sırıttı. Hoca gelmeden çocuğu götürdükleri ve diğerlerinin gözü korktuğu için Felix'i şikayet dahi edememişlerdi...

 Hoca gelmeden çocuğu götürdükleri ve diğerlerinin gözü korktuğu için Felix'i şikayet dahi edememişlerdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Koi No YokanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin