Jisung'dan
Korku...
Şuan tek hissettiğim duygu. Minho içecek almak için kantine gitmişti. O gider gitmez Hyunjin'in bugün kavga ettiği çocuğun arkadaşları gelmişti.3 kişilerdi ve ben tektim...
Yanıma gelip o şerefsizin hesabını benden soruyorlardı. Ağzımı açıp hakaret etmek istedim ama onu bild yapamadım.
Anksiyete...
Küçükken ortaya çıkmıştı. Küçüktüm ve birisi beni taciz etmek isterken karşı çıktım diye dövmeye başlarken, çocukların gelmesi ile kurtulmuştum.Ama anksiyete yakamı bırakmadı...
Şuan bu durum anksiyetemi tetiklemişti.Ben ses etmeyince bana vurmaya başlamışlardı. Hıçkırarak ağlıyordum.
Güçsüzlüğümden nefret ediyordum...
En son birisi gelmeden kaçalım dediklerini duydum. Bilincim yarı kapalıydı.
Jeongin'in yanıma geldiğini seslenmesi ile anlamıştım. Tepki veremiyordum. Sadece sayıklıyordum.
Jeongin koşarak spor salonundan çıkmıştı.
.
.
.Sayıklarken bir sarılma hissetmiştim. Bir an daha çok korksamda Seungmin'in sesini işitmem ile gevşemeye başladım.
Hala Minho'yu bekliyordum. O gelmeden bilincimin kapanmasını istemiyordum. Bilincimi açık tutmak için kendimi zorluyordum.
Chan Hyung ve kucağındaki Minho'yu görünce bir an kötü oldum. Ona ne olduğunu anlatan Chan Hyungun sözlerinden sonra kendimi tutmayı bıraktım.
.
.
.Seungmin'den
Her şey birbirine girmişti. Hızlıca birisi müdürden izin aldı ve topluca okuldan çıktık. Ailelerimizi aramıştık, ambulans aramak sıkıntılı gelmişti.Ailelerimiz ile birlikte hastaneye gittik. Jisung ve Minho Hyungu ayrı odalara almak istemişlerdi.
Bizde Jisung'un anksiyetesine en iyi gelenin Minho Hyung olduğunu bildiğimiz için ayrı odaları istememiştik.
Şuan ikisine de serum vermişlerdi. Minho Hyung yavaşca uyanmaya başlamıştı.
Uyanır uyanmaz "JİSUNG" diye bağırdı. Hızlıca yataktan kalkıyordu ki Chan Hyung onu durdurdu.
Öylece kalksaydı serum koluna zarar verirdi.
"Minho sakin ol Jisung burda, yavaşca kalk kolundaki serum sana zarar vermesin tamam mı?"
Chan Hyung bunları diyince Minho Hyung istemese de onu onaylamıştı.
Minho Hyung yavaşca kalktı ve seruma dikkat ederek Jisung'un yanına ilerledi. Yanağını, saçlarını okşuyor ve okşadığı yerlere öpücük koyuyordu.
"Sungie özür dilerim, gitmemeliydim. Benim suçum, seni yalnız bırakmak tam bir aptallıktı."
Hyung ağlayarak bunları derken içim acımıştı. Jinnie'nin koluna kafamı gömdüm. Halimi anlamış gibi saçımı okşayıp "sakin ol." diyordu.
Sungie gözlerini açmaya başlamıştı.
"Minmin neden ağlıyorsun, ağlama noldu?"
"Benim yüzümden bu geldi başına Sungiem ben aptalım, aptal."
"Minmin böyle deme, saçmalıyorsun. Sarıl bana, yeter o."
Sıkıca sarılıyorlardı. Cidden mutlu olmuştum onlar için.
Dışarı çıktık hep birlikte. Chan Hyung ailelerimizin yanına gitti.
"Şikayette bulunmalıyız, hem Seungmin'i taciz ettiler telefon ile hemde Sung'a yaptıkları..."
Herkes onaylarcasına ona bakıyordu. O mesajları ve Jisung'un o halini hatırlayınca kötü olmuştum.
Hyunjin beni kendine çekti. "Geçti, bir daha böyle bir şey olmayacak Minniem."
O cidden benim en büyük hediyemdi. Her an beni rahatlatabiliyordu.
"Biz zaten polis çağırdık. Önce sizin ifadelerinizi alacaklar sonra işlemleri başlatacaklar."
Sakince onları onayladık.
.
.
.Polis gelmiş hepimizden ifadeleri alıp gitmişti. Daha rahatlamış hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koi No Yokan
FanfictionKoi No Yokan: Biriyle ilk kez karşılaştığında yaşadığın, bir gün ona aşık olacağını hissettiğin, olağanüstü duygu. Yalnız Seung artık dayanamayacak raddeye gelmişti... "Im ilk öpücük düşündüğümden daha güzelmiş, yoksa senin çilek dudakların yüzünden...