"Dudaklarını İstiyorum Taehyung-ah"

2.8K 150 41
                                    

      Yanımdaki hareketlilikten dolayı irkilerek uyandım, odanın içi hala karanlıktı demek ki daha güneş doğmamıştı. Yan tarafıma döndüğümde Yoongi hyung'u yatağında kenarına oturmuş pantolonunu giyerken gördüm. 

"H-hyung-"

Sesim uykudan yeni uyandığım için çatallı ve hırıltılı çıkmıştı. Uyandığımı fark eden Yoongi hyung başını bana çevirdi. Yüzündeki ifadeden uyanmamı beklemediğini anlamıştım. Şaşırmıştı.

"Hyung nereye gidiyorsun? Gitme."

"Şşşşş! Odama dönmeliyim Taehyung-ah. Çocuklar geceyi burada geçirdiğimi anlarsa..." Sessizce konuştu.

Lafının devamını getirmeyip giyinmeye devam etti. Haklı olduğu için sesimi çıkaramadım. Pantolonunu giydi ve elleriyle dağınık saçlarını düzeltmeye çalıştı. Başını tekrar bana çevirdi. Uykulu gözleri şişmişti ve yanakları her zamankinden daha tombul görünüyordur. Gitmesini hiç istemiyordum, tekrar ona sarılıp uyumak istiyordum. Gözlerimi açık tutmakta zorlandığım esnada Yoongi hyung yaklaşıp fısıldayarak konuştu,

"Hadi uyu güzelce."

Kendimi uykuya teslim ederken onun odadan çıkıp arkasından kapıyı sessizce kapamasını hayal meyal duydum.

-----------------------------

Sabah kısa bir duş alıp yatağımı toparlarken aklıma gece yaşadıklarımız düşüp duruyordu ve gülümsemekten kendimi alamıyordum. Hala bir hayal gibi geliyordu. Sanki o anları ben yaşamamışım da dışarıdan seyretmişim gibi. Ama gerçekti, her şeyiyle gerçekti. 

Daha fazla oyalanmadan salona gittim. Seokjin hyung ve Jungkook çoktan kalkmış mutfakta bir şeyler hazırlıyorlardı. Onların yayına doğru ilerleyip Jungkook'un omzuna doğru asıldım.

"Günaydın, ne yapıyorsunuz?"

"Sence ne yapıyor olabiliriz Taehyung-ah, tabii ki kahvaltı hazırlıyoruz!"

Seokjin hyung  ters bi şekilde cevaplayınca kaşlarımı çattım, yüzü asıktı ve sinirli bir şekilde Jungkook'a bakıyordu. Jungkook'a baktığımda onun da aynı şekilde sinirli olduğunu gördüm. Seokjin hyung asabi bi şekilde yumurtaları çırparken sordum:

"Sizin neyiniz var sabah sabah?"

" Hyung özür diledim ya işte niye uzatıyorsun?!"

"Jungkook-ah kaç kere dedim sana, arkamdan gizlice gelip beni korkutma diye. Beni hiç dinlemiyorsun ki!"

Onlar tartışmaya devam ederken göz devirdim. Her zamanki tartışmalarıydı. Sofrayı hazırlamak için salona ilerledim. Ortadaki geniş sehpanın üzerini toparlarken içeri Jimin geldi. Saçları dağılmıştı ve çok... suratsız görünüyordu. Gönülsüzce günaydın dedi.

"Sana da günaydın daaaa Jimin bu halin ne?" Merakla sordum. 

"Ne varmış halimde? Yok bi şeyim." Somurtarak cevapladı beni. Bir şeyim yok derken bile aslında iyi olmadığını anlıyordum ve sebebini de gayet iyi biliyordum. Daha gideli bir gün olmasına rağmen Hoseok hyungun yokluğu onu çok etkilemişti. Jimin yalnız kalamazdı, yanında mutlaka Hoseok hyung olmalıydı. O olmayınca odada kendini çok yalnız hissediyordu ve şimdi de görüldüğü gibi modu düşüveriyordu. Omuzlarımı silktim. Jungkook ve Seokjin hyung hazırladıkları yiyecekleri sehpaya koydular. Seokjin hyung şöyle bir bakındı:

"Yoongi nerede? Ahh uyuyor mu hala? Jungkook sen kalan pankekleri pişiredur, ben Yoongi'yi uyandırıp geleyim."

Jungkook başını sallayıp mutfağa giderken Seokjin hyung da Yoongi hyungun odasına çıktı. Gece olanlar aklıma dolunca alt dudağımı dişledim. Hala gerçekliğini sorguluyordum. Ona dokunmuştum. Bana kendi isteğiyle gelmişti ve ona dokunmama izin vermişti. Koltuğa çöktüm ve sırıttım. 

Sinful Love 🔞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin