Bir Hediye Sorunu!

2.3K 185 62
                                    

     Otel odamda dakikalardır bir hediye paketiyle bakışıyordum. Yanlış anlaşılmasın, biri bana hediye falan bırakmamıştı. Bu benim bizzat satın aldığım ve paket yaptırdığım hediyeydi. Yoongi hyung için. Başta pek de düşünmemiştim ve ani bir kararla satın almıştım. Ayrıca kimsenin görmemesi için acele etmiştim o an ve işte şimdi paket benimleydi. Ama onu ne yapacağımı bilmiyordum. "Yoongi hyung için almadın mı? Ona versene!" diyen iç sesim önce haklı gelmişti ama verirsem bunun geri dönüşü olmazdı. Paketin içindeki şey, her şeyin tamamen değişmesine neden olacak türdendi.

---------------------------------

     Amerika'ya geleli üç gün olmuştu. Bir sürü performans çekimi yaptık. Mesela dün gece Grand Central'da ON'un çekimlerini yaptık. Şarkı henüz yayımlanmamıştı bile ama önden çekim yapmak her zaman daha iyiydi. Bugün de sabahtan birkaç röportaj çekimi yapmıştık ve şimdi biraz boş vaktimiz vardı. Jimin New York caddelerinde gezmeyi, alışveriş yapmayı teklif ettiğinde kabul etmiştim. Güzel olabilirdi, bolca fotoğraf çekme fırsatım olurdu hem. Yarım saat sonra ikimiz de hazırdık, çıkmak üzereydik ama Jimin aniden arkasına dönerek koridorda koşturmaya başladı.

    "Telefonumu unuttum, sen yürüyedur ben hemen geliyorum."

Otelin çıkışına doğru ağır adımlarla yürürken Jimin geldi ve birlikte arabaya bindik. Şoföre bizi uygun bir yerde bırakmasını istedik ve bizi bir sürü mağazanın olduğu işlek bir caddede bıraktı. menajerimiz gelmemişti. Ona zaten maskeli olacağımızı ve kesinlikle kimsenin bizi tanımayacağına garanti vermiştik.

     Şubat ayının ortalarındaydık, hava buz gibi soğuktu. Üstümdeki kabanıma iyice sarındım. Jimin de titreyerek koluma girdi. Birlikte saatlerce gezdik, kalabalık caddenin bolca fotoğrafını çektim, Jimin alışveriş yaparken ben de etrafta fotoğrafını çekebileceğim şeylere bakınıyordum. Son girdiğimiz mağaza epey büyüktü. Birkaç katlı kocaman bir yerdi. Jimin kıyafetlere bakına bakına ortalıktan kaybolduğunda ne yapacağımı bilemedim. Fotoğraf çekmekten yorulmuştum. O yüzden bende biraz etrafta  gezindim, kıyafetlere falan bakındım. Doğrusu pek alışveriş havamda değildim o an. Güzel parçalar vardı ama almaya elim gitmedi. O yüzden aynaların önündeki puflardan birine oturup Jimin'i beklemeye karar verdim. Etrafa bakınırken gözüm bir yere takıldı aniden. İç çamaşırı reyonu. Kadın iç çamaşırı... O an aklıma bir şimşek çakmış gibi ayaklandım ve o tarafa doğru ilerledim. Tamamen bilinçsizce yürüyordum. Reyona ulaştığımda önce ne yapacağımı bilemedim ama biraz ilerideki dantel detaylı çamaşırları görünce onlara doğru ilerledim. Aklımda tek bir şey vardı: "Yoongi hyunga çok yakışacaktı." Kalbim deli gibi çarparken yanıma mağazanın görevlisi olan bir kadın yaklaştı.

    "Aradığınız bir şey var mıydı efendim?"

O an maskeli olduğuma şükrettim. Tanınmam hiç de iyi olmazdı. 

     "E-evet, şuradakilere bakıyordum."

Aksanlı bozuk İngilizcemle kadını cevapladım. Sesimin titremesinden nefret ettim. Kadın hafifçe gülümsedi ve gösterdiğim ürünlerden birkaç tanesini bana göstermek için eline aldı.

    "Çok harika bir seçim, bunlar özel tasarımdır. Dantel detaylarıyla çok çarpıcı bir koleksiyondur. Ek olarak yanında ince diz üstü çorabı ve jartiyeri vardır. Aradığınız bir renk var mıydı efendim?"

O an Yoongi hyungu düşündüm. Çamaşırı onun bembeyaz teninde hayal ettim. Tıpkı her gece yaptığım gibi. Ona en çok hangi renk yakışırdı? Onu en çok hangi renkle hayal etmiştim? Kalbim boğazımda atarken elim titreyerek toz pembe olana gitti. Kadın hafifçe gülümsedi ama o an ben çok ama çok gergindim. Bunu tam olarak neden satın aldığımı idrak edemiyordum. Sadece içgüdülerim bu çamaşırı almamı söylüyordu ve bedenim benden bağımsız bi şekilde içgüdülerimi takip ediyordu. Kadın beni kasaya doğru yönlendirirken aklıma Jimin gelmişti. Tedirginlikle etrafa bakındım. Görmemeliydi, ona bunun açıklamasını yapamazdım. Ben bile kendime açıklayamıyordum çünkü. O yüzden kasada hızlıca ödememi yapmıştım ama hediye paketi yapılmasını istediğim için işlem bir-iki dakika daha uzamıştı. Gerginlikle etrafa bakarken kasiyer paketi poşetine koyup bana verdi, ben de hemen onu sırt çantama koydum. Tam da o an ileride elinde bir sürü kıyafetle Jimin'in geldiğini gördüm. Derin bir nefes bıraktım çünkü beni kasada bir şeyler alırken görmesi iyi olmazdı. 

Sinful Love 🔞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin