Jihope - Özel

1.2K 60 15
                                    

     Jimin yatağının kenarında soyunuyordu, alt pijamasını giydikten sonra üst pijamasını da üstüne geçirdiği esnada kapı açıldı. Gelen Hoseok'tu. Hoseok odaya adım atarken Jimin'e baktı ve ışık hızıyla gözlerini kaçırdı. Jimin'in görmediğini düşündü fakat Jimin görmüştü. Günlerdir kendisinden kaçtığının farkında olduğu gibi bunun da farkındaydı. Diğerlerinin yanında kendisine yakın davranmaya devam ederken odaya girdikleri andan itibaren Hoseok'un sessizleştiğinin farkındaydı. Jimin her şeyin farkındaydı ve kendi suçu olduğunu biliyordu. Onu öpmemeliydi. Aptal gibi davranmıştı. Ani ve plansız hareketi Hoseok'u şoka uğratmıştı ve aralarındaki her şeyi değiştirmişti. Onu öptüğü günden beri Jimin ona yaklaşmamıştı bile fakat artık konuşmaları lazımdı. Daha ne zamana kadar hiçbir şey olmamış gibi davranacaklardı?

"Hyung...?"

Hoseok bir şey demeden Jimin'e baktı. Ardından tekrar gözlerini kaçırdı.

Jimin artık dayanamıyordu. Sevdiği adamın ona bu şekilde davranmasından nefret etmişti. Haksız da sayılmazdı gerçi. Hoseok için şok edici bir durumdu sonuçta.

"Hyung, ne olur konuşalım. Bak... özür dilerim, seni öylece öpmemeliydim. Çok saçma davrandım."

Jimin beklentiyle ve bir şeyler demesini umarak Hoseok'a bakıyordu.

"Hyung, seni rahatsız hissettirmek istememiştim. Ben sadece... sadece- tanrım! Unutalım hyung, hiç olmamış gibi düşünelim."

"Unutamıyorum Jimin!"

Jimin onu ani çıkışıyla irkildi. "Unutamıyorum tamam mı? Beni neden öptün?" daha kısık bir sesle konuştu Hoseok.

Hoseok'un aklı karma karışıktı. Küçücük bir öpücük onu darmadağın etmişti. Onca yıllık arkadaşlıkları gözlerinin önünde geçmişti. Şimdi ne olacak diye durmaksızın düşünmüştü. Kaç yıllık oda arkadaşı değil miydi o? Ufacık bir öpücüğü aklından çıkaramıyor olması normal miydi? Bunca yıllık dostlukları ne olacaktı? 

"Hyung, ben- yemin ederim sana kendini kötü hissettirmek istemedim. O an düşüncesizce davrandım." sonra başını eğdi ve daha cılız sesle devam etti,  "seni çok özlemiştim."

Hoseok bunun üstüne hiçbir şey demedi ve yatağına girdi. Jimin'i karmakarışık bırakmıştı. Tıpkı kendi gibi...


---------------------------------------


     Jimin ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Ona kendini nasıl açıklayabilirdi başka? Hoseok'un korktuğunun farkındaydı ama o unutmaya hazırdı. Gerçekten unutabilirdi o dudakları. Yeter ki eskisi gibi olsunlardı. Ama Hoseok şans vermiyordu. Tüm gün üyelerleyken rahat tavırları odalarına girdiklerinde yok oluyordu. Jimin onun iyi bir oyuncu olduğunu düşündü. Kimseye bir şey belli etmemek için özel bir çaba harcıyor gibiydi fakat Jimin içten içe kahroluyordu. Üstüne mi gitmeliydi? 

Öpücüğün üstünden haftalar geçmişti ve değişen hiçbir şey yoktu. Jimin elindeki son kozunu oynayacaktı. Kendini daha iyi ifade etmek istiyordu. Konuşmak hiçbir işe yaramamıştı. Hoseok'un tavırlarında hiçbir şey değişmiyordu. Ona yeniden istediği her an sarılabilmeyi, istediği her an onun yatağına atlamayı, istediği her an onunla gülmeyi istiyordu. 

Keşke hiç öpmeseydim diye düşündü fakat iş işten geçmişti. Aralarının eskisi gibi olmaması onu delirtiyordu. Bir şeyler yapmalıydı.



      Şirketin ana salonundaki masada yemek yiyorlardı. Özellikle Hoseok'un yanına oturmuştu ve hemen yanında oturan adamın diğer üyelerle şakalaşmasını izliyordu gülümseyerek. Çıtır tavuğundan bir parça daha ısırdı ve lokmasını çiğnerken masanın altından sessizce Hoseok'un bacağına uzattı elini. Sadece dokundu, hareket ettirmedi bile fakat Hoseok'un bacağının kasıldığını fark etti. Hoseok aniden başını kendisine çevirdiğinde ona dönmedi. Hiçbir şey yokmuş gibi içeceğini yudumluyordu. Hoseok'un keskin bakışlarını üzerinde hissediyordu. Elini aşağı yukarı doğru yavaşça hareket ettirdi. Başını çevirdiğinde Hoseok'un yemek yemeyi bıraktığını gördü. Nefes alışverişleri hızlanmıştı ve bakışları masanın üstündeydi. 

Sinful Love 🔞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin