Tamam, belki de daha önce bahsettiğim kadar sabırlı bir insan değilimdir. Bunu anlamak için Yoongi hyungla imtihan edilmem gerekiyordu anlaşılan. Çünkü şu an sabrım ciddi anlamda zorlanıyordu. Süt beyazı bacaklarını ortaya seren kısacık siyah şortuyla önümden geçip mutfağa doğru ilerlerken sabrım deli gibi zorlanıyordu. Mutfağa girdikten sonra tezgahta kahvaltı için bir şeyler hazırlarken izlendiğini fark etmiş gibi arada bir başını bana çevirip sonra hızla bakışlarını geri çekmesi beni mahvediyordu.
Şirkette yaptığımız son toplantının üstünden neredeyse bir hafta geçmişti ve hepimiz kendimizi biraz daha iyi hissediyorduk. İlgilenecek, uğraşacak şeylerimiz vardı ve bu da kafamızı meşgul ediyordu. Üstümüzdeki ölü toprağı kalkmıştı ve canlanmıştık. Bu süre içinde bir araya gelip kendi aramızda sohbetler edip başka neler yapabileceğimiz hakkında konuşmuştuk. Jungkook, her şeyini tamamen bizim hazırlayabileceğimiz bir albüm önerisinde bulunmuş ve bu hepimizin hoşuna gitmişti. Şu an sadece bir fikir olarak cebimizdeydi. Vaktimiz bol olduğu için aceleye gerek yoktu. O yüzden de kafamız rahattı. Bu süreç içinde her ne kadar işime odaklanmaya çalışsam da bunda çok zorlandım. Çünkü... Yoongi hyungla aramız normal değildi ve bu hiç ama hiç hoşuma gitmiyordu. Bunun sorumlusu bendim bunu farkındaydım ama duygularımın önüne geçemiyordum. O benim için eski "Yoongi hyung" değildi artık, onu sadece hyungum olarak göremezdim. Ondan böylesine etkileniyorken olmazdı. Ona ulaşmak için elimden geleni yaptım, fırsatını buldukça ona dokundum, sarıldım. Eskisi gibi davranıyordum aslında, dışarıdan bakınca garipsenecek bi şey yoktu ama elimin altında kasılan teni, gözlerini kaçırmaları aramızın asla normal olmadığını gösteriyordu. Ona yakın olmak için elimden geleni yaptım çünkü aksini yapamıyordum. Onun o güzel tadını bir kere almıştım, ondan nasıl uzak durabilirdim ki? Ama bana hiç karşılık vermemiş, çoğunlukla tepkisiz kalmaya çalışmıştı. Beni uzaklaştırmaya çalışıyordu. Kendince haklı sebepleri vardı anlıyordum, aynı grubun üyesi olmamız, yıllardır arkadaş olmamız vs vs. Bunu, onu öptüğüm gün gayet açık bi şekilde belirtmişti. Ama bu durumun beni mahvettiği gerçeğini inkar edemezdim. Onu diğer üyelerle gülerken görüp ardından bana ifadesizce bakması, bana karşı tepkisiz kalması canımı acıtıyordu. Ne yapmalıydım artık bilmiyordum. Nereye kadar sabredecektim?
Benim de sabrımın bir sınırı vardı.
Tıpkı şimdi olduğu gibi. Tam şu an Amerikan mutfağın içinde Seokjin hyunga yemek hazırlamasında yardımcı oluyordu ve ben daha fazla sabredemeyeceğimin farkındaydım. Bembeyaz, zarif bacaklarından başlayıp yukarı doğru iyice süzdüm. Tezgahın önünde bir o tarafa bir bu tarafa hareket ediyordu. Salondaki geniş kahverengi koltuktaydım ve kahvaltının hazırlanmasını beklerken telefonumla ilgileniyordum ama şu an telefonum ilgi alanıma girmiyordu. İlgi alanımda bir çift beyaz bacak ve o bacakların sahibi vardı. Ayrıca o kısa şortun içindekini hayal etmekten kendimi alamıyordum. Acaba yine o çamaşırlardan giyiyor mu diye düşünmeden edemedim. Peki ya şu an içinde benim aldığım çamaşır varsa..? Düşüncelerimle karnımdan aşağı doğru inen sıcaklığın farkında varınca toparlandım. O sırada Hoseok hyung salona giriş yapmıştı, etrafa şöyle bi baktı, "Jungkook uyanmadı mı hala?" dedi ve geri dönüp onu uyandırmaya gitti. O çıkınca da peşinden Jimin ve Namjoon hyung geldi. Gözlerimi onlardan çekip tekrar mutfağa baktım. Yoongi hyung ve Seokjin hyung bir şeyler konuşup gülüşüyordu. Seokjin hyungun kahkahası kulaklarıma dolarken Yoongi hyung da damaklarını göstererek gülüyor ve bir şeyler anlatıyordu. Sinirlerimin bozulduğunu hissettim. Tüm iştahım da kaçmıştı zaten. Hiçbir şey söylemeden yerimden kalkıp salondan çıktım ve doğruca odama girdim. Girer girmez kasıklarımdaki sızıyla duraksadım. Eşofmanımın önündeki kabarıklıkla gözlerim açıldı. Aptal, azgın bir ergen gibi davranıyordum şu an. Sadece ona bakmak bile beni sertleştirebiliyordu. Göğsüm hızla inip kalkarken elim önümdeki kabarıklığa gitti. Elimle hafifçe kavradığımda sessizce inledim. Hem fiziksel hem de psikolojik acı çekiyordum. Bir an önce işimi halletmeliydim. Adımlarım odamın içindeki banyoya doğru ilerlerken kapının ardından biri seslendi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinful Love 🔞
RomanceTaehyung, yeni şarkısını göstermek için Yoongi'nin stüdyosuna gider. Ancak Tae görmemesi gereken bir şey görür: Yoongi'nin beyaz, dantelli iç çamaşırını. Ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmaz.