Beyaz Dantelli Çamaşır

4.5K 218 118
                                    

     "Jimin ahhh!! Jimin ahhh!!! Siyah kol saatimi gördün mü?

Bir yandan saatimi ararken diğer yandan Jimin'e sesleniyordum. Ama cevap alamıyordum. Salonun neredeyse her yerini aramıştım, koltukların arasına bile bakmıştım ama hiçbir yerde yoktu. Oysa saati daha iki gün önce taktığımdan emindim. 

   "Jimin ahhhhhhh!!!"

   "Ne var Taehyung Allah aşkına?"

Odasının kapısını açıp cevap vermişti. Saçları hafifçe nemliydi, demek ki daha yeni duş almıştı.

   "Saatimi bulamıyorum, sen gördün mü?"

   "Hangi saatin?"

   "Hani geçen gün röportajda taktığım, siyah kemerli olan."

Jimin saçlarını elleriyle havalandırırken düşünüyordu. O düşünmeye devam ederken ben de zaten daha önceden baktığım yerleri bir daha arıyordum.

    "Gördüğümü sanmıyorum Taetae, hyunglara sordun mu?

    "Sormadım, onlar da görmemiştir ki!"

    "Odanı iyice aradın mı?"

Onaylarcasına başımı salladım. Aramadığım hiçbir yer kalmamıştı. 

Saat yakın bir arkadaşımdan hediyeydi. Çok beğenerek kullandığım bir aksesuarımdı. Şu an kayıp olmasına gerçekten çok üzülmüştüm.

    "Merak etme çıkar bir yerlerden."

Jimin teselli edercesine söylemişti. Hafifçe başımı salladım. O sırada Namjoon hyung içeri girmişti. Üstünde rahat bir kot pantolon ve mavi renk bir bluz vardı. Bir elinde telefonu, diğer elinde de deri çantası vardı. Çantasını omzuna asarken sordu:

    "Ben şirkete geçiyorum, gelen var mı?"

Saati aramakla vakit kaybetmenin bir anlamı yoktu. Şirkette tamamlanmayı bekleyen bir şarkım vardı ve onu bir an önce tamamlamalıydım. Namjoon hyungu onayladım. Üstüme montumu aldım ve birlikte şirkete doğru yola çıktık. 

    Şirkete yaklaşmıştık. Namjoon hyung telefonundan bir şeylere bakarken ben de camdan dışarıyı seyrediyordum. Saatim hala aklımı kurcalıyordu. Dayanamayıp sordum:

     "Hyung, röportajda taktığım siyah saatimi bulamıyorum. Evde aramadığım yer kalmadı, sen gördün mü?

Namjoon hyung telefonundan başını kaldırdı ve bir süre düşündü. Eli çenesini okşuyordu.

    "İki gün önceki röportajı mı diyorsun? O gün röportajdan sonra eve geçmeden önce şirkete uğramıştık. Üstümüzü falan orada değiştirmiştik. Şirkette unutmuşsundur."

Haklıydı. Bu ayrıntı aklımdan tamamen çıkmıştı. O sırada araba şirketin otoparkında durmuştu. Hyungla arabadan inip şirkete giriş yaptığımızda Namjoon hyung doğruca stüdyosuna ilerledi. Ben bir süre ayakta dikildim. Sonra giyinme odasına doğru ilerledim. Namjoon hyungun dediği gibi muhtemelen o gün üstümüzü değştirirken burada unutmuştum. Kapıyı açıp ışığı yaktım. Boştu. Etrafa biraz bakındım, makyaj masalarının üzerini kontrol ettim ama saatimi yine de bulamadım, yoktu. Nereye bırakmış olabilirdim ki? Etrafa son kez bakıp düşünceli bir şekilde odadan çıktım. Pes ediyordum. Jimin haklıydı, nasıl olsa bir yerlerden çıkardı.

     Küçük stüdyomda şarkım üzerinde çalışıyordum. Kaç saattir çalıştığım hakkında bir fikrim yoktu. Saate baktığımda akşam üzeri olduğunu gördüm. Namjoon hyung muhtemelen eve dönmüştü bile. Sandalyemde iyice gerindim. Terliklerimi giyip koridora çıktım ve Namjoon hyungun stüdyosuna doğru ilerledim. Kapısını açacağım sırada Yoongi hyungun sesini duydum.

Sinful Love 🔞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin