Normalde sabırlı biriyimdir. Cidden, bir şeylere sabretmek konusunda şimdiye kadar iyi iş çıkardım. Grubumuz çıkış yapmadan önce sabrettim, ilk büyük ödülümüzü alana kadar sabrettim, ilk şarkımı yazarken sabrettim...
Ama şimdi? Şimdi neden bu kadar sabırsızım? Yoongi hyungdan bir tepki, bir işaret beklerken neden bu kadar sabırsızlanıyorum? Günlerdir benden kaçıyordu ve beni çileden çıkarıyordu. Acaba paketimi önemsemedi mi diye düşünmeden edemiyordum ve bu bana kendimi rezil hissettiriyordu. Sürekli kendi kafamda bir şeyler kuruyor ve ondan bir işaret bekliyordum. Ama onun tepkisizliği günlerce sürdü.
Ta ki bugüne kadar!
Sabah uyandığımda yataktan hemen kalkmamış vücudumu esnetiyordum. O anda telefonuma gelen bildirimle elim komodinin üstündeki telefonuma gitmişti. Gelen mesajı açtığımda Yoongi hyung olduğunu gördüğümde yatakta aniden doğruldum. Kalbim güm güm atarken mesajı okudum. "Şirkette misin?" yazıyordu. Ellerim titreyerek "Hayır değilim." yazıp gönderdim. Gerginlikten bacağımı hızlı hızlı sallarken bir yandan da tırnağımın kenarlarını kemiriyordum. 1 dakika bile geçmeden cevapladı, "O zaman çabuk şirkete gel. Stüdyomdayım." Telefon ekranındaki saate baktım, saat 8'i çeyrek geçiyordu. Ne ara şirkete gittiğine anlam veremediğim gibi beni neden şirkete çağırdığına da anlam veremedim. Ama yine de "Tamam" diye cevap verip hemen hazırlanmaya başladım. Belirsizlik içinde hazırlanırken aklımda Yoongi hyungun beni ne için çağırdığı vardı. Hızla dişlerimi fırçalayıp üstümü değiştirdim ve salona geçtim. Bir tek Namjoon hyung kalkmıştı. Ona günaydın dedim. Kahvesinden bir yudum alıp sordu:
"Günaydın. Hazırlanmışsın, şirkete mi gidiyorsun?
"Evet hyung."
"Ben de şirkete gidecektim, kahvaltıdan sonra birlikte geçerdik."
"Iııı erken çıkmam lazım hyung, biliyorsun mixtape için çalışmam lazım. Şu ara çok boşladım."
Ona yalan söylemek istemiyordum ama o an buna mecburdum. Üyeler sürekli bana Yoongi hyung ile aramda bir şey mi olduğunu sorarken Namjoon hyunga beni Yoongi hyungun çağırdığını söyleyemezdim. Anında sorgulardı ve konusu açılırdı. O yüzden ona veda edip evden hızla çıktım. Üstümdeki kabana sarıldım, hava epey soğuktu. Arabaya atlayıp şirkete doğru sürdüm. 10-15 dk sonra şirketten içeri adımımı attığımda içerisinin sıcaklığıyla derince bir ohhhh çektim. Doğruca stüdyoma geçip üzerimi çıkardım ve ısınmayı bekledim. Ama ısınmak bahaneydi, bunun farkındaydım. Yoongi hyungun yanına gitmeye çekindiğim için zaman kazanıyordum. Ama daha fazla beklemenin bir anlamı yoktu. Onunla bir şekilde yüzleşmeliydim artık. Bunun üzerine ayaklandım ve stüdyomdan çıktım. Bomboş koridorda ilerlerken kalbimdeki çarpıntının an be an güçlendiğini hissediyordum.
Nihayet onun stüdyosunun önüne geldiğimde bir süre bekledim. Kapıyı tıklatmadan önce ellerimle siyah dalgalı saçlarımı düzelttim. Ardından derince nefes alıp kapıyı üç kere tıklattım. Birkaç saniye sonra içeriden onun kapının şifresini girdiğini duydum. Ardından kapı, kilidin mekanik sesiyle açıldı. Yoongi hyung kapıyı araladı, gözlerimi ona çevirdim ama bana bakmıyordu. Kapı kolunda çok ilginç bir şey varmış gibi gözlerini oraya dikmişti. İçeri doğru adımlarken Yoongi hyung arkamda kaldı ve kapıyı kapattı. Kapı yine o tanıdık metalik sesle otomatik kilitlenirken Yoongi hyunga döndüm. O hala kapının önünde duruyordu. Bana bakmamasından cesaret ederek onu inceledim; altında her zamanki yanları beyaz şeritli siyah eşofmanı ve üstünde siyah geniş kazaklarından biri vardı. Siyahla tamamen zıtlık oluşturan teni her zamankinden daha beyaz görünüyordu. Gergin görünüyordu, dişleriyle alt dudağına işkence ediyor avuçlarını eşofmanına sürüp duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinful Love 🔞
RomanceTaehyung, yeni şarkısını göstermek için Yoongi'nin stüdyosuna gider. Ancak Tae görmemesi gereken bir şey görür: Yoongi'nin beyaz, dantelli iç çamaşırını. Ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmaz.