BEŞ EYLÜL
Morrel'in daha azını beklediği sırada Thomson ve French firmasının temsilcisi tarafından tanınan üç aylık süre zavallı adama, yazgının artık onun üstüne çullanmaktan vazgeçtiğini haber veren beklenmedik değişikliklerden biri gibi göründü. Aynı gün, başına geleni kızma, karısına ve Emmanuel'e anlattı, ailede biraz umut uyandı denmese de, rahatlama oldu. Ama ne yazık ki Morrel sadece kendisine karşı bu kadar iyi davranan Thomson ve French firmasıyla iş yapmıyordu. Söylemiş olduğu gibi ticarette dostlar değil, iş yapılan kişiler vardı. Derinlemesine düşündüğünde Mösyö Morrel Thompson ve French firmasının kendisine karşı bu cömert davranışını anlayamıyordu bile; bunu kendi kendine ancak, firmanın yaptığı çok akıllıca bir bencillik olarak açıklayabiliyordu: bize yaklaşık üç yüz bin frank borcu olan bir adamı iflas ettirip, anaparadan yüzde altı ya da sekiz yitirmek yerine, ona destek olup üç ayın sonunda üç yüz bin frankı geri almak daha iyi olur.
Ne yazık ki ister kinden ister düşüncesizlikten Morrel'in iş yaptığı tüm firmalar aynı davranışı göstermediler, hattâ birkaçı tam tersi bir davranış sergiledi. Morrel tarafından imzalanmış poliçeler kılı kırk yaran bir titizlikle kasaya getirildi ve İngiliz'in tanıdığı süre sayesinde açık kalan büroda Cocles tarafından ödemeleri yapıldı. Cocles her zamanki sakinliğini koruyordu. Sadece Mösyö Morrel, aym 15'inde Mösyö de Boville'e elli bin frank ve ayın otuzunda da otuz iki bin beş yüz franklık poliçe borcunu ödemek zorunda kalsaydı bu ay mahvolmuş bir adam olacağının farkındaydı. Neyse ki hem hapishane müfettişinin alacağı hem de poliçe borçları için ek bir süre almış bulunuyordu.
Tüm Marsilya tüccarlarının görüşü art arda gelen tersliklerden sonra Morrel'in ayakta kalamayacağıydı. Bu nedenle ay sonunu her zamanki titizliğiyle kapattığını gördüklerinde şaşkınlıkları çok büyük oldu. Yine de bu durum insanlara pek güven vermedi ve hep birlikte zavallı armatörün gelecek ay sonundaki dökümünü beklediler.
Tüm ay Morrel'in tüm kaynaklarını toplamak için yaptığı olağanüstü çabalarla geçti. Eskiden olsa hangi tarihli olursa olsun senetleri güvenle alınır hattâ istenirdi. Morrel doksan gün sonraki senedini kırdırmak istedi ve tüm bankaların yüzüne kapandığını gördü. Neyse ki Morrel'in güvenebileceği birkaç alacağı vardı: bu alacakları aldı: Temmuz ayının sonunda Morrel yine, yükümlülüklerini yerine getirebilecek durumda bulunuyordu.
Zaten Thomson ve French firmasının temsilcisi bir daha Marsilya'da görülmemişti; Mösyö Morrel'i gelip görmesinden bir ya da iki gün sonra ortadan yok olmuştu: zaten
Marsilya'da sadece belediye başkam, hapishane müfettişi ve Mösyö Morrel ile ilişkisi olduğu için, gelip geçmesi, bu üç kişide kalan farklı anılar dışında bir iz bırakmamıştı. Fi-ravun'un tayfalarına gelince, onlar da başka bir iş bulmuş gibiydiler, çünkü onlar da görünmez olmuşlardı.
Kaptan Gaumard kendisini Palma'da alıkoyan rahatsızlığı geçtikten sonra dönmüştü. Mösyö Morrel'in karşısına çıkmakta kararsızdı: ama Morrel onun gelişini öğrendi ve gidip onu buldu. Soylu armatör, Penelon'un anlattıklarından, kaptanın tüm bu felaket sırasında gösterdiği cesur davranışı önceden biliyordu ve kaptanı avutmaya çalışan Morrel oldu. Kaptan Gaumardin gidip almaya asla cesaret edemeyeceği ücretim ona verdi.
Morrel merdiveni inerken, yukarı çıkmakta olan Penelon'a rastladı. Penelon, parasını iyi kullanmış gibi görünüyordu, çünkü yepyeni giysiler içindeydi. Armatörünü fark eden onurlu dümenci çok sıkılmış göründü; sahanlığın en uzak köşesinde durdu, şaşkın gözlerini devire devire ağzındaki tütünü bir sağa bir sola geçirdi ve Mösyö Morrel'in her zamanki dostluğuyla ona uzattığı elini utangaç bir biçimde sıktı. Mösyö Morrel Penelon'un sıkıntısını giyiminin seçkinliğine yordu: zavallı adama böyle bir lüksü karşılayacak kadar para vermediği kesindi; kuşkusuz başka bir gemiyle anlaşmıştı ve utancı, eğer böyle söylenebilirse, Firavunun yasım daha uzun süre tutmamasından kaynaklanıyordu. Belki de Kaptan Gaumard ile iyi talihim paylaşmaya ve yeni patronunun önerilerini ona bildirmeye gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monte Kristo Kontu
General FictionDumas klasik romanın kilometre taşlarından biri olan bu yapıtında, Doğu'ya, klasik mitolojiye ve insan psikolojisine duyduğu tutkulu ilgiyi coşkun bir anlatıda, ustalıklı diliyle harmanlıyor. "Dumas kitlelerin tutkularını paylaşmayı ve doyurmayı diğ...