1.9

3.3K 214 44
                                    

Instagram| helly743

"Bende seni seviyorum Çağın da şimdi neden böyle bir şey söyledin?"

Beni anlamak istediği gibi anlamayı tercih ettiği için, bir şey söylemeden kafamı ayak uçlarıma indirerek tuttuğum nefesimi dışarı doğru verdim.

Bir süre boyunca ayakkabımı toprağa sürterek konuşmak için bakışlarımı tekrar Peri'ye doğru döndürdüğümde gülümsüyordu.

"Ben şu evi açıp içeriyi biraz toparlayayım, sende ormandan çalı çırpı topla. Hemen peşinden geliyorum."

Yanından ayrılıp hızlıca adımlarımı evin kapısına doğru götürürken bir yandan da sövüyordum.

"Siktir!"

Anahtarı kapısını deliğine yerleştirerek sert bir şekilde çevirdiğimde bir yandan da kapıdan hıncımı almaya çalışırken söyleniyordum.

"Sanki kız kaçıyor. Hatta ben gördüğüm her kıza böyle asılmaya devam edeyim. Ne güzel fikir!"

"Öyle sakinleşemezsin yalnız. Kaç defa denedim ama işe yaramıyor."

Kapıyı zorlamayı bırakıp gülümseyerek Peri'ye doğru döndüğümde anahtarı elimden alarak kapıyı 2 saniye de açmıştı.

"Yok ya açılmadığı için sinirlendim."

"Eminim."

Tek kaşımı havaya kaldırarak ellerimi önümde birleştirdiğimde, kapıyı ileriye doğru iterek ilk önce benim geçmem için işaret etti.

"Buzdolabında bir şeyler vardır yine. Sen bak ordan al istediğini. Ben çalı toplamaya giderim."

Dudağını büzerek saçlarının önüne düşmesine izin verirken ne diyeceğini öğrenmek için suratına bakmaya devam ettim.

"Çok uzakta mı?"

"Yalnız kalamaz mısın?"

"Kalırım desem korkudan altıma sıçarım. O yüzden kalamam."

Dudağımın kenarı hafifçe kıvrılırken, onun masum bakışları arasında gülümsedim.

"Tamam o zaman sende benimle gel. Hava karardı gibi ama şu çekmecede fener olacak. Onunla idare ederiz."

"Yani sende böyle bir evin var ama odun koyabileceğin bir yerin yok mu? Zenginlik böyle bir şey olmasa gerek!"

Benimle dalga geçtiğine karar verip gözlerimi kısarak kolumu ona doğru uzattım.

"Demek ki senin bildiğin zenginlerden değilim."

Saçlarını bileğinde olan tokayla toplayıp beresini kafasına geçirdiğinde, koluma girmesini beklerken, olduğum yerde kolum havada bir şekilde durdum.

"Tamam o zaman gidelim."

Ormana doğru adımlarımı ilerletirken bir yandan da onun susmak bilmeyen ve asla yorulmayan ağzını çekmek zorunda kalıyordum. Tamam kabul bende eskiden konuşmayı çok severdim ama Peri benden daha da beterdi. Aklına ne gelirse düşünmeden pat diye söylüyor, konudan konuya atlıyordu.

"Peri!"

Uzun bir yol gittiğimizi anlayıp kolumda olan elini aşağıya indirerek, elimle ağzını kapattım.

"İki dakika sussan mı bizde manzaranın, şu güzelim doğanın tadını çıkartsak!"

"Kırıyorsun ama beni. Ben fazla konuşmam ve...her neyse küstüm!"

Elimi ağzından çektiğim de konuşmasıyla sırıttım.

"Ben sana konuşma demiyorum ki! Yani benim bilmediğim şeyleri biliyormuş gibi anlattığın için, deminden beri anlattığın hiçbir şeyi anlamadım."

"Rahatsız ettim kusura bakma!"

Adımlarımı hızlandırarak yanımdan uzaklaştığın da hiç düşünmeden kolundan sıkıca tuttum.

"Ben özür dilerim öyle söylemek istemedim. Gitme!"

Son söylediğim sözcük dudaklarımdan fısıltıyla çıktığında gözlerim dolmuş bir şekilde Peri'ye bakıyordum ki şaşırarak bana doğru yaklaştı.

"Çağın sakin ol! Gidecek halim yoktu heralde. Trip atıyordum."

Söylediğim şeyleri söylememem gerekiyordu ama iki saattir ariyetten sadece o çocuktan bahsetmesi, ona nasıl aşık olduğunu anlatması canımı sıkmıştı. Ayrıntılı bir şeyi anlatmıyordu ama sadece omdan bahsediyordu ve bu huzursuz etmeye yetmişti.

"Seni kaybetmek istemiyorum Peri. Sen benim...tek arkadaşımsın."

"Beni neden kaybedesin Çağın? Arkadaşlar arasında olur böyle kırgınlıklar ama sonra barışırlar."

Onu sevdiğimi söylediğim zaman o da bırakacaktı beni. Kim onu seven birisiyle hala arkadaş olmaya devam ederdi ki?

"Tamam sen üzülme küsmedim bak. Şurada yığılmış olan çalıları alalım. Sonra da geri dönelim."

Dediklerini yaparak adımlarımızı geriye doğru yönelttiğimizde Peri'nin arkamdan gelerek gıdıklamasıyla havaya hopladım.

"Ananı..."

"Ayıp oluyor ama!"

Gözlerimi devirerek yürümeye devam ettiğim de hiçbir şey söylemeden evin olduğu alana gelmiştik.

"Hani ayaklarımız havadan kesilcekti. Hani ay ayaklarımızın altında kalacaktı. Gökyüzü..."

"İleriye doğru git bakalım."

Dediğimi yaparak adımlarını ileriye doğru yönelttiğinde biraz gittikten sonra duraksayarak hızlıca bana doğru döndü.

"Oha! İyi de burası uçurum."

Uçurum dediği yerin hemen altında başka bir alan vardı ama çok fazla ileriye gitmeyen bunu mümkünatı yoktu göremezdi.

Annem bize hamileyken babam anneme sürpriz olarak bu evi satın almıştı ve biz doğduktan sonra babam her hafta birlikte bu eve gelmeyi planlamıştı ama anneme hediye bile edemeden onu kaybetmişti.

Şu an mutluydum ve hiçbir şeyin bu mutluğumu bozmasını istemiyordum. Gözlerimle etrafı süzerek Periye doğru ilerlerken, bana doğru koşup karşımda durmasıyla söylediği şeyle gözlerimi kısarak idrak etmeye çalıştım.

"Sende benimle birlikte Samsuna dön. Hem aynı okula gideriz. Birlikte daha fazla vakit geçirmiş oluru. Belki Çağrıyla ve arkadaşlarınla da barışırsın."

Böyle bir şey asla mümkün olamazdı. Ondan nefret ediyordum ve o benden, ondan nefret ettiğimin kaç bin katı daha fazla benden nefret ediyordu.

Küçük bir ihtimal belkide gerçekten Peri'nin dediği gibi onunla okula gidersem, birlikte daha fazla vakit geçirmiş olurduk.

Söyleyeceklerimi kafamın içerisinde toparlayarak, konuşmak için elimi havaya kaldırdım.

"Bu son 10 yıldır duyduğum en güzel fikir olabilir!"

-Bölüm Sonu-

kitabın en uzun bölümü oldu...❣️

Texting|| Hep AklımdasınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin