3.9

2.2K 145 88
                                    

💌

Yalnız kaldığım her an gözyaşlarımı silmesi için bir kurtarıcı beklemiştim. Bunun en büyük nedeni de en kırık noktam, annemin yanımda olmamasıydı. Çok güzel bir çocukluk geçirmiştim. Rüya gibiydi her şey, istediğim her şeye anında sahip oluyordum. Sonra bir şey oldu; beni aydınlıktan karanlığa götürecek bir şey, ve ben büyüdüm. Ben düştüğümde beni kaldıracak bir annem olmadı. Bekledim, yıllarca bekledim ama gelmedi. Yıllar sonra rüya gibi birisiyle tanıştım. O gerçek olmayacak kadar mükemmeldi. Mutluydum ama yine göz yaşlarımı kendim siliyordum. Çünkü bir kurtarıcı beklemenin ne kadar saçma olduğunu anlamıştım. Beni ancak ben kurtarabilirdim, her şeyi fark etmiştim. Gözlerimin içi parıldasa da içimde ki boşluk kapanmıyordu. Sonra o boşluk yerini daha da büyüttü. Kalbim her geçen gün sevdiğim kızın yokluğuyla yandı tutuştu. Kendimi suçladım aylarca, ölmek istedim. Bir rüyadan başka bir rüyaya atladım, yavaş yavaş kapandı o boşluklar. Peri masalı gibiydi her şey, ben iyileşiyordum, tamamen iyileşiyordum ama izin vermediler. Mutlu olmama onlar izin vermediler.

Herkes bir gün öldürür sevdiğini demiş Tunce Kurtiz. Doğru söylemiş, öldürdüm sevdiğimi. Yıllarca içimdeki boşluğu kapatmaya çalışan sevgiyi de ben öldürdüm.

Şimdi ise nefes alamadığımı hissediyordum. Kalbim sıkışıyordu, gözlerim kararmak üzereydi ama şu an olmazdı. Şu an güçlü olamıydım. Gözlerimi hızlıca yumarak geri açtım. Duyduğum şeyin yalan olmasını istiyordum ama Ceren konuşurken o kadar ciddiydi ki birkaç saniye sonra yakasına yapışarak bağırmaya başladım.

O yapmıştı. Kıskanmıştı onu ve ona zarar vermişti. Beni o terk etmemiş gibi bana acı çektirmek istiyordu. Bana yaşattıkları yetmezmiş gibi her şeyin daha da fazlasını istiyordu. Gözüm o an hiçbir şey görmüyordu ve deli gibi bağırıyordum.

"Ne yaptın ona? Nereye götürdün!"

"Ben hiçbir şey yapmadım."

"Yalan söyleme!"

"Çağın ben gerçekten bir şey yapmadım yanımdayken tuvaleti geldiğini söyledi ve ileride ki ormana doğru gitti. Onu görüyordum yani çok uzakta değildi. Ben bekledim ama gelmedi. Bir çığlık sesi duydum..."

Ceren hıçkırıklarla konuşmaya çalışırken yakasındaki ellerimi gevşeterek o tarafa doğru koştum. Issız bir yerde değildik. Yıllardır buraya geliyordum ve bir kez böyle bir olayla daha önce karşılaşmamıştım, kimse karşılaşmamıştı. Kim neden Peri'ye zarar vermek isterdi. Yalan söylüyordu bal gibide Ceren yapmıştı. Kıskançlık gözünü kör etmişti.

Koşarak ormanlığa doğru girdiğimde Çağrı'nın polisi aradığını görünce nefesimi dışarıya doğru verdim. Sakin olmaydım. Belkide bir hayvandan korkmuştu ve çığlık atmıştı. Evet, ona birisi zarar vermiş olamazdı. O kimseyle kavga bile etmezdi. Kim ona neden zarar vermek isterdi ki?

"Peri!" Sesim tüm ormanda yankılanırken geri cevap gelmeyince deli gibi etrafı arıyordum ama yoktu.

Sanki hiç olmamış gibiydi. Bu zamana kadar ne zaman istesem ona ulaşabilmiştim ama şimdi ne aradığımda cevap geliyordu ne de mesaj attığımda. Öylece kaybolmuştu. Sakin kalmaya çalışarak Ceren'in yanına doğru ilerledim.

"Sen emin misin...Peri'nin sesini duyduğuna?"

Sakin kalmalıydım.

"Bir ses duydum. Bir çığlık sesi koşarak o tarafa doğru gittim ama kimseyi göremedim."

"Polisi aradım geliyorlar." Çağrı sakin bir tavırla telefonu çevirirken tireyen vücudumla birlikte olduğum yere oturdum.

Gücüm kalmamıştı, konuşmak istiyordum, deli gibi bağırmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu.

Her zamanki gibi.

Sadece şu an Periye sarılmak ve onu alıp burdan gitmek istiyordum. Onu, bir daha kimsenin bizi rahatsız edemeyeceği bir yere götürmek istiyordum. Sakin kalmaya çalışarak nefes alamaya çalıştım.

Dönmeyeceğini biliyordum. O gidecekti. Kuşlar aynı ötecekti, güneş gülümsemeye devam edecekti, kötü olan her gün aynı olmaya devam edecekti ama ben gitgide ölecektim.

Bazı geceler Peri'nin beni neden sevdiğini saatlerce düşünürdüm. Huysuzdum, sürekli mutsuzdum ve halimden memnun değildim. Ben olsam benim gibi birisini sevmek istemezdim. Her ne kadar böyle düşünsemde Peri benim gibi olsa bile onu yine aynı şekilde severdim. Gözlerimin içi aynı şekilde ona bakardı ama onu bir daha göremeyecek olma düşüncesi aklıma geldikçe kendimi hiç olmadığı kadar kötü hissediyordum.

Uzun süre orada öylece Peri'nin gelmesini beklerken polisin siren seslerinin kulaklarıma ulaşmasıyla var gücümle ağaçlardan destek alarak ayağa kalktım. Ne yapmam gerektiği, nasıl bir yol izlemem gerektiğini bilmiyordum. Tek bildiğim bir an önce Peri'yi bulmalarıydı.

"Çağın sakin ol!" Çağrı'nın konuşmasıyla tiksinilecesine suratına baktım. Eğer Peri'ye bir şey olduysa onu asla affetmezdim. Her türlü affetmeyecektim onu ama ihtimalini bile yol ediyordu. Bu, kendime yapacağım en büyük kötülük olurdu.

Gözyaşlarımı silerek koşar adımlarla bize doğru gelen polislere doğru bir adım attım. Bacağım titriyordu ama dayanmak zorunda olduğumu bildiğim için umursamıyordum.

Polisler birkaç soru sorduktan sonra etrafı aramaya başlamışlardı ve her olumsuz anlamda başlarını sakladıklarında içimden bir parçayı bırakıyordum.

"Bunu ilerideki kayalıklarda bulduk. Arkadaşınız Peri'ye mi ait?" Polislerden birisinin elinde tuttuğu kolyeyi elime alarak var gücümle bağırdım.

Gitmişti işte! Beni öylece tek başıma bırakıp gitmişti. Şimdi üşüdüğüm gecelerin sabahında daha da üşüyerek uyanacaktım. Yemekler boğazıma dizilecekti. Nefes almakta güçlük çekecektim ama yıllardır bilinen yalan devreye giriyordu değil mi? Unutursun...o yolda bata çıka yürürsün ama her şeyi unutursun. İnsan neleri unutuyor.

Gerçekten unutacak mıydım yolsa alışacak mıydım? Yoksa ikisini de mi reddecekti düşüncelerim. Ama hissediyordum bundan sonra bütün geceler bana haram olacaktı.

Peri masalından uyanıp, gerçek dünyaya dönmüştüm ve hayat bir kere daha yanıltmamıştı.

....

💔

Texting|| Hep AklımdasınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin