2.4

2.7K 181 118
                                    

Instagram| helly743

💌

Gözlerimi kırpıştırarak elimi kalbimin üzerine yerleştirdim. Ceren yaşıyorda ne demekti? Böyle bir şeyin mümkün olması olası değildi. Mümkün olmayı bırak ihtimali bile yoktu. Onun cenazesine gitmiştim. Günlerce ağlamıştım. Eğer o yaşıyorsa, ben her gece kimin mezarının başında ağlamıştım.

Koltuktan destek alarak Peri'ye döndüğümde uyuduğunu gördüm. Onu seviyordum. Ama Ceren'i de seviyordum. Ne yapacağımı bilemez halde önüme döndüğümde. Nefes almaya çalışarak pencereyi açtım. Gözlerimden düşen yaşlara engel olamıyordum. Böyle bir şey nasıl olabilirdi? Telefonun kilidini açarak, az önce mesaj atan kişiye hızlıca yazmaya başladım.

Çağın: Kendine eğlence çıkartacak başka konu bulamadın mı?

Çağın: Ceren öldü ve böyle bir şeyin söz konusu bile mümkün olamaz!

0523*: Ben özür dilerim ama gerçek bu.

0523*: Kimsenin bu durumdan haberi yok o yüzden lütfen şu anlık kimseye bir şey söyleme.

0523*: Sana her şeyi anlatacağım ama şimdi değil.

Çağın: Kimsin?

0523*: Kim olduğumun bir önemi var mı?

Çağın: Yok amk çünkü sana gökten vahiy indi sende bana aktarıyorsun.

0523*: Çok güldüm bak!

Çağın: Sana yemin ediyorum eğer benimle oyun oynuyorsan, seni bulduğum an hiç iyi şeyler olmaz.

0523*: Ölüm tehditi mi aldım ben az önce?

0523*: Yoksa öldürmem süründürürüm mü diyorsun?

Çağın: Defol, beni rahat bırak.

Telefonu ters çevirip arkama yaslanırken gözlerimi sıkıca yumdum. Onun yaşaması için günlerce, haftalarca hatta aylarca Allah'a yalvarmıştım ama şu an ne yapacağımı bilemez halde, sadece onun yaşama ihtimalini düşünüyordum. Saçları, gözleri, kokusu ve kusursuz yüzü gözlerimin önüne gelmişti. Ben böyle birisi değildim. Ben bu değildim.

Taksinin bizim evin önünde durduğunu görerek etrafıma bakındım. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Gözlerimden akan yaşlara engel olamayarak elimi kapının kulpuna götürüp hızlıca kendimi dışarıya attım.

"Çağın geldik mi?" Gözleri yarı açık bir şekilde sorduğu soruya karşın, konuşmasına izin vermeden pencereden çıkarttığı başını içeriye geri soktum.

"Sen bekle. Ben 5 dakika eşyalarımı toplayıp geliyorum." Düşünmeden geri yaslanıp uykusuna kaldığı yerden devam ettiğinde, hızlıca apartmandan içeriye girip merdivenlere oturdum.

Ağlıyordum. Hemde deli gibi kendimi durduramadan, sadece hıçkırıklarım yankılanıyordu merdiven boşluğunda. Kendimi durdurmaya çalışıyordum ama her nefes aldığımda her şeye daha da kötü oluyordu.

Peri'nin şüphelenmemesi için ayağa kalkıp tutunarak evin kapısna varabilmiştim. Anahatarı deliğe yerleştirip açtığım da, hayatımda hiç bu kadar berbat bir his yaşadığımı hatırlamıyordum. Evet, Ceren beni bırakıp gitmişti ama bunu kendi isteğiyle yapmamıştı. Şimdi ise eğer kim olduğunu bilmediğim kişin yazdıkları doğru ise, beni kendi isteğiyle bırakmıştı ve bu çok iğrenç bir duygu karmaşasıydı.

Bavulu yatağın altından çıkarıp kışlık kazaklarımı, pantolonlarımı, hırkalarımı ve birkaç parça daha eşyalarımı koyarak tıka basa dolan bavulu hızlıca kapattım. Eğer Ceren yaşıyorsa, ben ne yapacaktım? Bilgisayarımı ve tableti sırt çantama yerleştirip etrafı toparlayarak hızlıca kendimi dışarıya attım. Saçım başım dağılmış bir haldeydi, gözlerimi artık ağlamaktan açamıyordum.

"Sonunda geldim Çağın! Gel arkaya, yanıma otur." Peri'nin kapıyı açarak yana kaydığını görünce, bavulu bagaja koyup yanına yerleştim. Gözlerimi kaçırıyordum ama yanıma yaklaşıp eliyle çenemi tutmasıyla, sadece nefesimi tuttum.

"Ağladın mı sen?"

"Hayır."

"Ağlamışsın işte Çağın niye yalan söylüyorsun?" Ne diyebilirdim? Ceren aslında yaşıyormuş. Ben seni çok seviyorum ama Ceren ne olucak mı? Sakince kafamı yana çevirerek gözlerimi kaçırdım.

"Peri saçmalama! Yüzümü yıkadım ondan öyledir. Hadi gidelim abi." Sorgulamadan geri çekildiğinde üstelemesini istemiştim ama bir şey söylememeyi tercih edip geri yerine gitmişti.

Yol boyunca ikimizde konuşmamıştık. Samsun'a geldiğimizi anladığımda sadece ona dönüp bakmıştım ne yapıyor diye. O da hiçbir şey söylemeden yol boyunca dışarıyı seyretmişti. Bunu ona nasıl söyleyecektim? Babama gidersem ne tepki verceğini hiç kafamda tartıp bir plan yapmamıştım. O evde Çağrı da yaşıyordu ve önceden onu seçmişti. Ben bütün gururumu ayaklar altına alarak yanlarına gidiyordum. En fazla kovulurdum. Beni bir kez reddetmişti, yine etse canımı bir öncekinden fazla acıtamazdı.

"Abi sana tarif edeceğim yere gidelim."

"Bende mi geliyorum?"

"Evet yanımda kal. Eğer kötü bir şey olursa artık dayanabileceğimi sanmıyorum." Kafasıyla onaylayarak bana bakmaya devam etti. Bense gözlerimi tekrar yola çevirdim.

Geldiğimiz anlayınca kalbimin hızlanma ritmine engel olamıyordum. Sanki bütün organlarım bedenime hakim olmuş, hiçbirini kontrol edemiyordum.

"Sakin ol." Peri taksiden inerek elini bana doğru uzattığında, uzattığı elini sıkıca tutup 1 yıldır adım atmadığım sokağın kaldırımına, nefes almaya çalışarak bastım.

"Sana teşekkür ederim."

"Ne için?"

"Bana tekrar yaşam sevinci kazandırdığın için. Bana kendimi değerli hissettirdiğin için. Ve..."

"Çağın biz neyiz?" Bir anda sorduğu soruyla afallamıştım.

"Ark...arkadaşız Peri."

"Peki neden ben arkadaşmışız gibi hissetmiyorum. Neden bana sürekli farklı davranıyorsun. Aklımı karıştırıyorsun?

Saçlarını kulaklarının arkasına iliştirerek gözlerini kaçırdığında, bakışlarımı yere doğru çevirdim.

"Peri ben..." Birkaç dakika sonra yüzleşeceğim ailemin(!) evinin kapsında durduğum da ondan hiç beklemediğim bir adım atmıştı.

"Çağın ben seni seviyorum."

-Bölüm Sonu-

Anammm bölümü yazarken öldüm öldüm dirildim, umarım okurken sıkılmıyorsunuzdur🙊

Şimdi sorum geliyor....Öhöm Çağın'ın yerinde olsanız siz ne yapardınız, kimi seçerdiniz?

💓

Texting|| Hep AklımdasınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin