Ve ben anladım ki yanlış kalplerde sevgi bile uzun süre saflığını koruyamazmış.
Bir zamanlar her şeyim olan insana sesleniyorum. Ben aslında seni hiç sevmedim... Sevemedim.
14 Yıl Önce.
Gittikçe değişiyordum. Kendimdeki değişikliğin farkındayım ama bu değişimi yanlış bulmadığım için sorun etmiyordum. Eskisine göre daha katı kuralları olan ve her şeyi kontrol etme arzusuna sahip birine dönüşüyordum. Bu değişim tıpkı bir salgın gibi bedenime yayılıyor ve bana ait her şeyi alıp götürüyordu. Artık aynaya bakınca sadece içimdeki canavarın karanlığını görmüyordum. Aynaya bakınca kendi yansımamın dışında bir kişiyi daha görüyordum... Anneannem. Ona mı dönüşüyordum yoksa o mu beni kendisine benzetiyordu bilmiyorum, ama eski Elzem büyük bir hızla ölüyordu. O Elzem'i öldürüyorlardı ve ben buna seyirci kalıyordum. Canavar onun mezarını kazmış, anneannem ilk kurşunu sıkmış ve benden bir zamanlar olduğum Elzem'i gömmemi istiyorlardı. Öyle de yaptım... Kendi cesedimin üzerine ilk toprağı atan ben oldum. Şimdilerde olduğum kişi bana bile yabancı, ama şikayetçi değildim. Çünkü dönüştüğüm kişi daha az hata yapıyor ve acı çekiyordu. Tüm hataların bir cezası olduğunu bana öğretmişlerdi ve artık hataları karşısında ceza alan biri değildim. Aynı şekilde bana yapılan hatalar konusunda da cezalandıran kişiydim.
Bir tek Itır'ı bütün bunlardan muaf tutuyordum. O hata yapsa bile ne benim tarafımdan ne de bana zarar verenler tarafından cezalandırılmamalı. Itır, benim gibi hatalardan korkmadan büyümeliydi. Düşe kalka her şeyi öğrenerek olması gerektiği gibi bir hayat yaşamalıydı. Bende ki değişimin en büyük sebebi Itır'dı, çünkü daha güçlü olursam onu herkesten koruyabilirim. Şimdi Mara ile bahçede top oynuyordu. Ben ise oturduğum çardakta yüzümdeki tebessümle kardeşimi izliyordum. Neden bu konaktan gitmiyor ki? Neden babam ve oğulları onu yanına almak için ısrar etmiyordu? Itır'ın buradaki varlığı elimi kolumu bağlıyordu çünkü anneannem beni onunla tehdit ederek her istediğini yaptırıyordu. Itır'a olan sevgim her geçen gün beni daha fazla incitiyordu.
Topu kaleye göndermek için çok hızlı koştuğu için düştüğünü gördüm. Yaz aylarında olduğumuz için yine askılı bir atlet ve kısacık bir şort giymişti. Düştüğü için diz kapağı yere sürtündü ve acıdı. Tam ona doğru koşacaktım ki, anneannemin terasta izlediğini görünce yeniden ödevlerime döndüm. Itır'a karşı olan bu nefretinin sebebini anlayamıyorum ama bu tavrı hiç hoşuma gitmiyordu. Kardeşime karşı olan davranışı hatalıydı ve onun da cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum.
"Anne!" Aradan sadece on dakika geçmişti ki, Mara'nın ağlayan sesini duydum. Başımı kitaplardan kaldırınca bu seferde Mara'nın yere düştüğünü gördüm. Kolunu tutarak ağlıyordu ama Itır hiç ağlamamıştı. "Anne çok acıyor!" Küçücük bir yara için feryatlar kopararak ağlayan kızıl şeytan, yine çok abartıyordu. Arada Berna Hanım olmasaydı bu kızı hemen konaktan atardım. Her fırsatta benimle kavga eden hadsiz biriydi.
Bana karşı bir kıskançlık içindeydi ama neyse ki kardeşimle daha iyi anlaşıyorlardı.
"Anne Itır beni yere itti!" Ağlayarak bağırınca izlemek dışında müdahale etmedim. Hangi sıfatla Itır'a adıyla hitap ederdi? Itır bu konağın hanımlarından biriydi ve Mara, sadece bir hizmetçinin kızıydı. Kardeşimle oynamasını bile doğru bulmuyorum ama konakta Itır ile oynayacak tek çocuk oydu.
"Ben mi seni ittim?" Itır, yumruklarını sıkarak yerdeki kızın üzerine yürüdü. "Şimdi seni dövdüğümde yalan söylemek neymiş görürsün!" Bu kadar şiddet canlısı olması hiç hoşuma gitmiyordu.
"Ona elini bile sürmeyeceksin Itır." Kalemi masaya bırakıp arkama yaslandım. "Bu kadar oyun yeterli. Eve gir ve sana banyo yaptırması için Fidan Hanım'ı bul."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)
FantasyElzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu...