(26) Sürpriz Ziyaretçiler.

94.9K 9.5K 10.4K
                                    

Medya hayalimdeki Itır. Kafamda karakterlere uyan birileri çıktıkça paylaşırım ama şu ana kadar bu kurgumuzda sadece Itır'ı bulabildim.





Uyuyamıyorum, elimde mektup odanın içinde dönüp dururken geceden beri biçare gözlerime gram uyku uğramamıştı. Aslında sebebi mektup değildi, sebebi son günlerde olanlardı ama ben kendimi mektup ile oyalıyordum. Sabaha kadar kendi sorgumu yapıp durmuştum ben ne yapıyorum diye lakin bulduğum tek cevap bilmiyorum oldu. Burada bir amacım vardı geri dönmek, geri dönmeyi aklıma koymuşken yaşayacağım bir gönül ilişkisinin bende açacağı yaraları tahmin bile etmek istemiyorum. Dahası beş korkunç ilişkiyi geçmişte bırakmak için onlarca terapiye girmişken yeni birisine hazır olduğumu sanmıyorum. Durmam gerekiyordu, işler daha da kördüğüm olmadan duracağım yeri bilmeliyim. Evet kendime son zamanlarda bunu sürekli hatırlatıyorum ama onu görünce her şey aklımda uçup gidiyordu.

Ezber bozan sihirli bir yanı vardı ona karşı başlattığım bu oyunun kurallarını sanki o yazmaya başlamıştı. Çıkış yolunu bulmak için yakınında olmayı kafama koyduğum adam, bana yolu göstermediği gibi yanında tutmanın yollarını bularak beni kendi oyunumda yenmeye başlamıştı. Her şey o kadar karışıktı ki, sanki bir çıkmazdayım. Kalsam da onunla olamazdım gitsem de. Ben bir Oyunbazım hadi burada kaldım diyelim nasıl onunla olurduk ki? İşin içine sevgi girince bu tutkuyu tetikleyecek ve tutku bana açlık olarak dönecekti. Daha elimi tutmaya çekinirken benim yanımda güvende değildi. Ne zaman birbirimize yakınlaşsak ben bir katil rolünde o ise kurban olacaktı. Değer verdiğin birini öldürmek azapların en korkuncu değil mi? Yakınındayken elini bile tutamamak, ona dokunamamak yeterince zor değil miydi? Kalmam bir şeyi değiştirmezdi ki biz yanyana iken bile ayrılığa mahkumduk. Öte yandan kalamazdım geride bıraktığım bir ailem, önemsediğim bir hayatım vardı. Burada beni bekleyen hiçlik kendi dünyamda her şeydi.

Kafamda bu düşünceler kalenin surları arasında yürürken kahvaltıyı çoktan kaçırdığımı biliyorum gerçi aksi olsa bile Zülüf hanım eminim ekmeğin içine bile soğan katar beni aç bırakırdı. Kapımın önünde duran o iki zırhlı asker bana refakat ederken merdivenleri yenilmez bir tavırla iniyordum. Ancak birkaç basamak indikten sonra kendi dünyamda bile peşimi hiç bırakmayan baş ağrısı yine varlığını belli etti. İnleyerek ellerimi şakaklarıma bastırırken arkamdaki nöbetçilerin varlığı bedenimdeki zayıflığı hemencecik gizlememi sağlamıştı. Attığım her adım da güçlü biri gibi görünmeye çalışırken oysaki o kadar halsiz hissediyorum ki, hızlanan soluklarımı saklamaya çalışmak fazla yorucuydu.

Gözlerim bulanık görmeye başlayınca destek almak için ellerim merdivenlerin trabzanlarını aradı lakin korkulukların üzerindeki zehirli çiçeklerin farkına varmak büyük bir hayal kırıklığı. Güçlükle basamakları inince kulaklarımda şiddetli bir basınç belirdi ve başımdaki ağrı çoğaldı. Her şey etrafımda dönerken daha fazla devam edecek gücüm kalmadığı için kolonlardan birine tutarak kendimi toparlamaya çalıştım. "Siz iyi misiniz?" Arkamdaki nöbetçinin sesiyle çok fazla dikkat çektiğimi anlayınca destek aldığım kolondan uzaklaştım. "Ev-evet." Titreyen sesim beni ele verirken derin nefesler eşliğinde gülümsedim. "Küçük bir soğuk algınlığı yaşıyorum, Araftaki sert havaya uyum sağlamak zor." Aslında onlar da farkındaydı direndiğim lanetimin beni öldürmeye başladığını. Evet bu doğu etrafımdaki herkes bu gerçeğin farkındaydı.

Ruhlarla beslenmeyi ısrarla reddediyorum.

Yemek salonuna kadar gelmeyi başardım lakin bu benim için hiç kolay olmadı. Nöbetçiler benim için kapıları açınca son kez kendime çeki düzen verdikten sonra içeri girdim. Salona girince benimle işleri biten nöbetçiler geri dönerken herkesin masadaki yerini aldığını gördüm. Varlığım küçük bir sessizliğe sebep olunca onlara doğru yürürken masanın yakınlarında durdum. "Günaydın." Herkese kuru bir sesle bu şekilde küçük bir selam verirken kardeşime dönerek gülümsedim. "Günaydın Itır." Bacaklarımı hafif bükerek ona selam verince tebessüm ederek ayağa kalktı. "Günüm varlığınız ile aydınlandı leydim." Yumruğunu sol göğsüne bastırarak önümde eğilirken yanındaki boş sandalyeyi oturmam için çekti.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin