(66) Ansızın Gelen Teklif.

85K 7.8K 19.8K
                                    

Yemek beklediğimden daha iyi gidiyor diyemem, daha kötü gidiyor da diyemem. Aslında tam da beklediğim gibi bazen gergin bazen keyifli geçiyordu. Ara ara bana yöneltilen sorulara kısa cevaplar veriyor ve kaldığım yerden sessizlik içinde masadakileri incelemeye devam ediyordum. Şu ana kadar edindiğim bazı gözlemler beni düşündürüyordu. Mesela Asil yemeğin başından beri zor çocuğu oynuyordu. Doğa, Cansu'yken zavallı çocuğu yerden yere vurduğu için şimdi onun intikamını alıyordu. Doğa'nın ona attığı yalvaran bakışların farkındaydı fakat umursamaz takılıyordu. Yanındaki Hafız ile koyu bir sohbete girmiş gibi görünebilir fakat Doğa'nın pişman bakışlarını üzerinde hissettiği için ruhu keyiften dört köşeydi. Bakalım yalnız kaldıklarında da bu kararlılığını sürdürecek miydi? Hiç sanmıyorum bence anında yelkenleri suya indirirdi. Doğa onun sadece zaafı değil aynı zamanda zayıflığıydı. Başımı çevirip Gediz'in cephesinde işler ne âlemde diye baktım. Gediz tabağındaki yemeğe hiç dokunmadan Itır'ı izliyordu. Itır ise bir barbar gibi kabaca yemeğini yerken bir kez bile Gediz'in olduğu tarafa bakmıyordu. Fazla rahat takılıyordu lakin kardeşimin ruhundaki gerginliği soluyorum. Gediz tarafından izlendiğini bildiği için huzursuzdu. İkinci hayatında Gediz'e olan sıcak yaklaşımını hatırlatıkça daha çok bocalıyor gibiydi.

Itır su içmek için elini uzattı ama sürahi ondan uzaktı. Gediz onun karşısında oturduğu için sürahiyi ona uzattı. Başını kaldıran kız onunla göz göze gelince yutkundu. Gözleri Gediz'in uzattığı sürahi ve onun arasında gidip geliyordu. En sonunda bakışlarını kaçırdı ve bana dönüp, "Ben erken uyuyacağım Elzem," dedikten sonra masadan ayrılınca Gediz kaşlarını çatmıştı. Evet, Itır ondan kaçıyordu.

Keyfim yerine geldiği için başımı sol tarafa çevirdim ve gözlerimiz Mara'yla buluşunca tüm keyfim kaçmıştı. İkimizde hemen önümüze döndük. Lânet olsun, yirmi dört yılımı bu kızıl cadıyla yakın arkadaş olarak geçirdiğime inanamıyorum. Bu kaderin bana kötü bir oyunu olmalıydı. "Kendimi bu duruma düşürdüğüme inanamıyorum!" diyerek kısık sesle kendime lânetler okudum. Şimdi işin yoksa Mara ile köşe bucak saklambaç oynayıp dur. Ona baktıkça utanıyorum!

Masada dikkatimi çeken bir diğer ikili ise Kırım ve Meliz olmuştu. Birbirlerinin olduğu yöne bir kez olsun bakmıyorlardı. Gece boyunca ikisinin aklında olan tek şey birbirlerine olan özlemdi fakat buna rağmen göz temasından kaçıyorlardı. Üstelik Kırım'ın parmağında gördüğüm yüzük de canımı sıkıyordu. Aynı yüzüğü Meliz taşımadığına göre o yüzüğün diğer eşini kim takıyordu? Nişanlanmış olabilir miydi? Yokluğumda bu aptal kadın ilişkisini nasıl bir çıkmaza sokmuştu acaba? Cevaplanması gereken çok fazla soru vardı.

Meliz'in sorunuyla daha sonra ilgilenmeye karar vererek kendimi piyanonun sesine bıraktım. Piyanoyu çalan adam bu konuda çok yetenekliydi. Keng kralı ve Savcı'nın olduğu tarafa hiç bakmıyordum. İkisi de masanın başlarında karşı karşıya oturuyordu. Özellikle mi yer seçimini böyle ayarladılar diye düşünmeden edemedim. Hafız'a bakıp kısık sesle, "Dans edelim mi?" dedim. Masadaki sohbet beni sarmadığı için eğlenceli bir şeyler yapmak istiyorum. Daha doğrusu Savcı'nın cadı anneleri tekrar beni kızdıracak bir şey söylemeden kaçmak istiyorum. Sürekli anılarımı nasıl geri aldığımı sorup duruyorlardı. Neyse ki buraya gelmeden önce zihnimi mühürlemiştim. Masadaki zihin hırsızı Muhafızlara malzeme vermek istemiyorum.

Hafız ne dediğimi anlamadığı için dudaklarını oynatıp, "Ne?" deyince tekrar konuşacağım esnada Savcı'nın, "Dans etmek mi istiyorsun?" diyen sesini duydum. Neden bu kadar yüksek sesle bunu söyledi ki! Hafız yakınımda olmasına rağmen anlamamıştı ama Savcı beyimiz gece boyunca gözlerini üzerimden ayırmadığı için hemen anlamıştı!

İçimden Savcı'ya küfrederek başımı kaldırdığımda yanlış bir şey yapmışım gibi herkesin bana baktığını gördüm. Kısık sesle, "Ağzımdan çıkan her kelime nasıl böyle dikkat çekiyor aklım almıyor," diye homurdanarak derin nefes aldım. Nezaketimden ödün vermeden masadakilere baktım. "Neden bana öyle baktığınızı sorabilir miyim?" dedim ama içimden hepsine ana avrat saydırıyordum. Diğer küfürbaz Elzem'den kurtulmak hiç kolay olmayacak ama üstesinden gelebilirim.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin