11.BÖLÜM: DANGİ

2.8K 339 293
                                    

Her insanın koruyucu meleği vardır. Bana korunmam için, bir de dost gönderilmişti yaradan tarafından. Umur'du o. Her zaman yanımda olmuş, başıma gelen belalardan korumuştu. Peki ya şimdi? Beni bir gölgeden de koruyabilir miydi? Ah, hayır. Umur'un gücü buna yetmezdi. Herkesten, her şeyden koruyabilirdi ama Onat'ın kılığına bürünmüş bir varlıktan koruyamazdı. 

İnsan kendi gölgesinden korkmazdı. O gölgeden sonra kendi gölgemden bile korkacağımı biliyordum. Tıpkı Kanku'ları öğrendikten sonra ağaçlardan korkmam gibi...

Bilincim yavaş yavaş yerine gelirken bazı konuşma sesleri duyuyordum.

"Onu nasıl bırakırsınız? Bir şey olsaydı kime nasıl hesap verecektiniz?" Bu Umur'un sesiydi. Öfkeliydi yine. Bağırdığı kişilerin kim olduklarını tahmin ederken Canip'in sesi duyuldu. "Şans Lila'yı biliyorsun aklına koyduğu şeyi yapar. Gitmek istedi, onu nasıl durdurabilirdik?"

"Durduracaktın Canip, görüyor musun  şimdi ne halde?"

"Sakin ol bir şeyi yok, ayılıyor işte." dedi Eva. O da buradaydı. Gözlerim yavaşça açılırken suratıma doğru tutulan telefon ışığına baktım. Açmakta zorlandığım için ışık yüzünden daha bir zorluk yaşıyordum. Sert ve soğuk bir yerde yattığımı hissederken gözlerimi açmayı başarıp etrafıma baktım. O sırada herkes başıma toplanmıştı 

"Neredeyim ben?"

"Çamaşır odasında." dedi yanıma çömelen Umur. Bu beni hem sevindirmiş hem rahatlatmıştı. O yerden çıkmıştım. Buradaydım çünkü, muhtemelen kamera olduğu için beni odama taşımamışlardı. En azından o yerden çıktığıma şükür ediyordum. Sanki her şey bir kabus gibiydi ama gerçek olduğunu görmek bana epey ilginç geliyordu.

"Kapıyı nasıl açtınız?" dedim şaşkınlıkla. En çok bunu merak ediyordum şu an. Doğrulup Umur'un yardımıyla yavaşça ayağa kalkarken onun söylediklerini dinliyordum. "Aslında ben de bilmiyorum. Kapıyı açmak için bir şeyler aramaya gitmiştim ki geri döndüğümde Onat'ın seni odadan çıkardığını gördüm. Kucağındaydın!" Bunu sinirle anlatmasına şaşırmazken Onat'a baktım. Muhtemelen duvarın içinden geçip bana ulaşmıştı ve beni öyle çıkarmıştı içeriden. Ona minnetle bakarken onun da gözlerinin bende olduğunu gördüm. Bakışlarını birkaç saniye üzerimde tutup çekince Umur'a bakıp ona uydurduğu yalanı söyledi  "Sana olayın nasıl olduğunu anlattım. Kapıya tüm gücümle yüklendiğim için birden açıldı ve Lila'yı çıkardıktan sonra kendiliğinden kapanıp tekrar kilitlendi."

"Sana hiç inanasım gelmiyor!" dedi Umur şüpheyle. Başka bir şey olduğunu anlamıştı. Devin ve Yalım imayla birbirlerine bakarken Onat sinirle konuştu "Bu senin sorunun!"

Umur onu umursamazken Canip olayı anlamaya çalışıyordu "İçeride neden bayıldın Lila?"

"Ben... bilmiyorum. Korkudan sanırım." dedim aklım karışmış bir şekilde.

"Kilitli kaldın diye mi korktun yoksa?" diye sordu Devin. "Şey ben... içeride bir şey gördüm." deyince herkesin merakla bana baktığını gördüm. "...Gaffar Devran'a ait bir tablo. Onun Timya isimli eserini."

"Piramit'in yapımında esinlenilen tablo değil mi bu?" dedi Yalım Onat'a bakarak. Sorusunu Onat'ın cevaplamasını beklemeden konuşmaya devam ettim. "Evet o. Tabloda Piramit'in kapısında bir gölge görünüyor. İnsan gölgesi değil, bir varlık ama ne olduğunu bilmiyorum. Sadece insan kılığına büründüğünü biliyorum. Bir de duvarlarda gezdiğini."

"Nereden çıkarıyorsun bunu?" dedi Eva saçmalıyormuşum gibi. Muhtemelen bana inanmıyordu. Haklıydı. Kimsenin o gölgeden haberi yoktu, inanmaması çok doğaldı. 

KANKU BADİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin