Küçükken kurduğum hayallerin gerçek olacağını düşünüp sürekli istediğim şeylerin hayalini kurar, bunu babama anlatırdım. Hayallerim basit şeylerden ibaretti. Bir bisiklet, bilgisayar ya da oyun konsolu...
Hepsi babam tarafından alınıp güzel bir paketlemeyle bana sunulurdu. O zamanlar her şey güzeldi, istediğim şeylere çok kolay sahip olabiliyordum. Bu yüzden kendimi hep şanslı hissederdim. Gerçi bence hala öyleydim. Hayatım ne kadar trajikomik olsa da şansın ne olursa olsun yanımda olduğuna inanıyordum. Bir şeyler yolunda gidiyorsa bu şansım sayesindeydi. Şimdi de şansımın yaver gittiği anlardan birini yaşıyordum.
Bugün Kanku'ların saldırısına uğramadan buradan kurtulacaktık. Buna içimden şükürler ederken eksperlerden birinin kafesi uzaktan kontrol edebilen bir elektronik cihazla yavaşça toprağa geri sokması sayesinde sesli bir nefes verdim. Bitmişti! Kurtuluyorduk!
Kafes tamamıyla toprağa gömülürken bir eksperin el işaretiyle hepimiz Piramit'e doğru koşmaya başladık.
Kafesin etrafındaki Kanku'lar deli gibi hareket ederlerken geri kalan eksperler üzerlerindeki çelik yelekler sayesinde korunup, Kanku'ların yerlerini tespit ederek ateş ediyorlardı.
Orman kısa sürede tam bir savaş alanına dönerken koşmaya devam ettik. Koşarken arkamıza bakıyordum. Bir Kanku'nun peşimizden gelebileceğini düşünüyordum ama yoktu. Arkamızda sadece bizi korumak amaçlı gelen iki eksper vardı.
Bu görüntü beni biraz da olsa rahatlatırken kafamı önüme çevirdim ve o sırada bir Kanku'nun yarım metre kadar önümde durduğunu gördüm. Tam ona çarpacakken son anda yanından geçerek ona çarpmaktan kurtuldum. Kafam anında arkama dönerken Kanku'yu kontrol ettim. Orada öylece durup uzun hortumuyla duygu kokusu almaya çalışıyordu. Aslında fark ettiğim ve ilgimi oldukça çeken bir şey daha vardı. O da sırt bölgesindeki kirpiksiz tek göz işaretiydi.
Eksperler Kanku'ya çarpmadan yanından geçerken kafamı önüme çevirip hızla koşmaya devam ettim. Aklım karmakarışıktı. Düşünmem gereken bir şey vardı ama şu an hiçbir şey düşünemiyordum. İstediğim tek şey Piramit'e gitmekti. Orada düşünmek için bolca zamanım olacaktı.
Yaklaşık on dakika sonra oraya ulaşmayı başardığımızda giriş kapısının önünde üç eksper, Piramit bekçisi Şabi ve yöneticiyle karşılaştık. Yavaşlayıp önlerinde durduğumuzda yönetici sinirle yüzümüze baktı. Sonra kızgın bir ses tonuyla konuştu "İçeri girip üzerlerinizi değiştirin ve sonra odama gelin!"
Ses tonu iyi şeyler olmayacağının göstergesiyken dediğini yapıp içeri girdik ve odalarımıza çekildik. Dolabımdan eşyalarımı alıp kendimi banyoya attığımda üstümdekileri çıkardım. Yavaşça aynaya doğru ilerlerken üstümde sadece göğüslerimi tam kaplamayan sütyenim vardı.
Nefes alışverişlerim hızlıydı. Düşünceler beynimi kemirirken aynada kendi yansımama baktım. Kahverengi gözlerim yorgun görünüyordu. Dudaklarım renksiz, yüzüm de epey solgundu. Sanki bugün yaşadıklarım yüzümden okunuyor gibiydi.
Anlamam gereken bir şey vardı. Ellerim göğüslerimin üzerinde biten saçlarıma gittiğinde geriye atıp dövmemi açığa çıkardım.
Kirpiksiz tek göz dövme modelini incelerken duyduğum tek şey nefes seslerimdi. Bu ses gittikçe yükseliyordu. Göğsüm inip kalkarken gözlerim dövmemin üzerinde takılı kalmıştı. Dakikalardır ona bakıyordum. Sebebi ise merak ettiğim sorunun cevabını bulmuş olmamdı.
Bunun için kendimi rahatlamış hissederken kapının tıklatılma sesiyle irkildim "Lila çabuk olsana, yönetici bizi bekliyor!"
Eva'nın haklı isyanı aynanın karşısından çekilmeme neden olurken kendimi hemen duşa attım. Uyarmasa oradan çekileceğim yoktu. Kısa sürede duştan çıktığımda üzerimi giyip saçlarımı kuruttum. Ben içeriden çıkınca hemen Eva girdi. Onu beklerken düşüncelere dalmıştım. Şu an yöneticiden yiyeceğimiz azarı değil de Umur ve Canip'le bir an önce konuşmam gerektiğini düşünüyordum. Onlara gördüğüm şeyden bahsetmeliydim. Bunu bilmeliydiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANKU BADİ
FantasiaÇocukluğunu iki dostuyla geçirerek büyümüş olan Lila, o akşam arkadaşının çalıştığı hastanenin morg bölümünde yalnız kalmıştı. Başına geleceklerden bihaber oturmuş cesetlerin bekçiliğini yaparken, bir ölünün canlanmasıyla neye uğradığını şaşırır. G...