Piramit'e gelmeyi çok istemiştim. Evimde huzurlu değildim, o yüzden burada huzur bulacağımı düşünüyordum. Aslında şu ana kadar hiçbir şey kötü gitti sayılmazdı. Ne kadar alt katta kalsam da buraya geldiğime pişman olmamıştım. Ama şimdi işler değişmişti.
Piramit bizim bildiğimiz gibi bir yer değildi, burası sırlarla doluydu. Bizden saklanan şeyler vardı. Bir gizemi çözmeye çalışırken başka bir gizem çıkıyordu ortaya. Neredeydik biz böyle? Burası neresiydi? Ben böyle bir yer için mi evimi terk etmiştim?
Koruyucu olmak istiyordum. Piramit'e de bu yüzden gelmiştim ama şimdi gizemlerle uğraşıyordum. Gaffar Devran'a ait tablolardan nefret ediyordum. Yaptığı her resim korkutuyordu beni. Lanetli ya da değil, artık bir önemi yoktu. Onun her tablosunda bir acayiplik vardı.
Ses duymuştum. Tablodan!
Bunu birine anlatacak olsam bana hangi deli inanırdı acaba? Mümkün müydü bu? Yoksa kafayı mı sıyırıyordum?
Kendimi geri çekmiş hayretle tabloya bakarken birinin beni dürtmesiyle gözlerimi açtım ve etrafıma baktım. Odamdaydım, uyuyordum. Ah, kabus görmüş olmalıydım. Başucumda Canip vardı. Gözleri üzerimdeyken "Uyan Lila, dövüş teknikleri dersine geç kalacaksın!" diyordu.
Anlamsızca yüzüne bakarken ter içinde kaldığımı fark ettim. Tabii normal bir kabus görmediğimi hesaba katacak olursak bu duruma şaşırmamak gerekiyordu. Belki de dersten önce duşa girmeliydim.
Doğrulup yataktan kalkınca başımın deli gibi ağrıdığını fark ettim. Daha önce hiç bu kadar ağrıdığını hatırlamıyordum. Dersi kaçıracağımı bilmesem biraz daha uyuyabilirdim ama girmem gereken bir ders vardı ve geçerli bir mazeretim olmazsa girmediğim için puan kaybedeceğimi biliyordum. Hıh, gerçi bu artık çok da umurumda değildi. Eva'yla kavga ettiğim için büyük bir puan kaybı yaşamıştım. Yönetici yardımcısı Candar hiç acımadan puanımı kesmişti. Eksi onlarda cirit atıyordum. Diğer koruyucuların puanından haberdar olmadığım için cuma günü açıklanan sıralamada nerede olacağımı bilmiyordum ama az buçuk tahmin edebiliyordum. İşte bu yüzden de şu an hiçbir şeyi umursamıyordum.
Canip'e bir şey demeden banyoya doğru yürürken sesini duydum. "İçeriden çabuk çık, seni dışarıda bekliyor olacağım."
"Sen git, ben derse gelmeyeceğim." deyince şaşırdı. "Ne? Neden?"
"Uyumak istiyorum."
"Puan kaybedersin Lila, Gelmek zorundasın."
"Başım ağrıyor!"
"Revire gider bir ağrı kesici alırız."
"Ne o, beni çok mu düşünüyorsun?" deyince afalladı "O nasıl bir soru? Tabii ki düşünüyorum."
"O zaman neden hemen yanıma gelmedin?" diye sordum kızgınlıkla
"Sinirliydin o yüzden biraz yalnız kal istedim." deyince hızla yanına yaklaştım "Şimdi de gidebilirsin o zaman, yalnız kalmak istiyorum!" Suratıma garip bir şekilde bakarken "Lila, sen iyi misin?" diye sordu
"Değilim, çık dışarı!" diye bağırınca bir adım geri çekildi ve yüzüme bakakaldı. Şu an beni tanıyamıyormuş gibi bakıyordu. "Çık!" deyince bir şey demedi ve hemen dediğimi yapıp oradan çıktı.
O çıkınca dolabımda temiz kıyafetler alıp deli gibi ağrıyan baş ağrımla banyoya girdim. Kısa bir duş alıp nemli saçlarımla banyodan çıktım.
Çıktığımda görüyordum ki Umur ve Canip odamdaydı. Umur yatağımda otururken çıktığımı görüp ayağa kalktı. "Lila?"
Ona bakarken "Vay vay vay, bakın kimler gelmiş! Siz benim yanıma gelir miydiniz Umur Bey?" diye sordum. Ona sevmediği adıyla hitap etmemin yanlışlıkla olduğunu düşünürken "Şans." diye düzeltti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANKU BADİ
FantasiaÇocukluğunu iki dostuyla geçirerek büyümüş olan Lila, o akşam arkadaşının çalıştığı hastanenin morg bölümünde yalnız kalmıştı. Başına geleceklerden bihaber oturmuş cesetlerin bekçiliğini yaparken, bir ölünün canlanmasıyla neye uğradığını şaşırır. G...