2 Hafta sonra
Beklediğimiz gün gelmişti. Bugün 9 Kasım'dı. Piramit'e gideceğimiz günün tarihi.
Artık hiçbir şeyin geri dönüşü yoktu. Bir hafta önce bu eğitimden vazgeçmeyeceğimize dair belgeleri imzalamış, eğitim sırasında başımıza gelecek tüm kötü şeylerden kendimizin sorumlu olacağını kabul etmiştik.
Gün güneşli bir gündü. Her şey yolunda gidiyordu. Bu evden kurtulacak olmam beni sevindirirken öğle yemeği için mutfağa gidip masaya oturdum.
Hafta içi olmasına rağmen babam bugün beni yolcu etmek için evdeydi. Zor olmuştu ama Eflal sayesinde Piramit'e gitmeme sonunda ikna olmuştu. Tabii ki bunu hafta sonları eve gelmem karşılığında kabul etmişti. Karşı koymaya kalksam da babamın inadını bildiğimden kabul etmek zorunda kalmıştım. En azından hafta içi Eflal'in yüzünü görmek zorunda kalmayacaktım. Bana bu bile yeterdi.
Plakta çalan klasik müzik içimi huzurla doldururken gözlerimi yanımda oturan babama çevirdim. Gidecek olmama üzülürken sesini çıkarmadan bana bakıyordu. Eflal ve Alisa ise tam tersi mutlu görünürlerken gözlerimi onlara doğru çevirip imayla konuştum. "Ne o, çok sessizsiniz. Gidecek olmama mı üzülüyorsunuz yoksa?"
Eflal önce babama bakıp kendisine baktığından emin olduktan sonra yüzünü bana çevirip sahte bir üzüntüyle konuştu "Sensizlik bizim için zor olacak Lilacığım."
Yapmacık bir şekilde güldüm "Tahmin ederim."
Babam Piramit'e gidecek olduğum için dertli görünüyordu "Orada kendine çok dikkat et. Sakın yemek yememezlik yapma, zaten çok zayıfsın daha fazla zayıflamanı istemiyorum." Haklıydı. Bu evde fazla bir şey yiyemediğim için kırk dokuz kilo kalmıştım. Sebebi Eflal'dı. Genelde sevmediğim yemekleri yaptırıp aç kalmam için uğraşıyordu. Bunu bana gıcıklık olsun diye yaptırdığı kesindi. Çünkü bundan fazlasıyla haz alıyordu.
"Merak etme baba, yerim." dediğimde Eflal babamın masadaki elini tuttu. "Affan böyle şeyleri takma. Lila genç bir kız, zayıf olması gerekiyor zaten."
"Lila haddinden fazla zayıf Eflal, hastalanmasından korkuyorum."
Eflal tam bir şey diyecekken salatamı önüme koyan yardımcılarımızdan birine bakıp salatayı işaret ettim. "Bu ne?"
"Tavuklu kinoa salata."
Kaşlarım anında çatıldı "Dalga mı geçiyorsunuz? Vejetaryen olduğumu bilmiyor musunuz?" Yardımcı kadın ne diyeceğini bilemezken yutkunup Eflal'e bakarak konuştu "Eflal Hanım menüde bu salatayı istedi." Kafamı ona çevirdim ve sinirle bağırdım "Bana gıcıklık olsun diye mi yapıyorsun?"
Babama bakıp onun bu duruma kızıp kızmadığını kontrol ettikten sonra bana çevirdi bakışlarını "Lilacığım beni çok yanlış anlıyorsun. Ben sadece iyi beslenmeni istediğim için bu salatayı seçtim. Vejetaryen olduğun tamamen aklımdan çıkmış."
"Beş yıldır birlikte yaşıyoruz, nasıl aklından çıkabilir?" Bunu bilerek yaptığını biliyordum. Hep bana gıcıklık olsun diye uğraşıyordu. Daha öncede yumurtaya alerjim olduğunu bilmesine rağmen çikolatalı keke yumurta koydurup bunu unuttuğunu dile getirerek hastanelik olmama neden olmuştu. Gerçekten katlanılması zor bir kadındı.
Babam Eflal'e bakarken kızmış görünüyordu. "Lila haklı Eflal, bu evde kimin ne yiyip ne yemediği nasıl aklından çıkabilir? Menüyü sen seçiyorsun, biraz dikkatli ol lütfen."
Eflal'in yüzü anında düşerken Alisa kızgınlıkla konuştu "Anneme neden kızıyorsunuz? Herkesin işine koşturmaktan yoruluyor belli ki, unutması gayet normal." Alisa'nın onu savunma şekline gülmemek için kendimi zor tutarken "Bu evde herkesin işine koşturan annen değil Alisa, yardımcılarımız. Annenin yaptığı tek şey eve cemiyetten arkadaşlarını davet edip piyasaya sürülen yeni yüz maskeleri hakkında fikir alışverişi yapmak." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANKU BADİ
FantasiaÇocukluğunu iki dostuyla geçirerek büyümüş olan Lila, o akşam arkadaşının çalıştığı hastanenin morg bölümünde yalnız kalmıştı. Başına geleceklerden bihaber oturmuş cesetlerin bekçiliğini yaparken, bir ölünün canlanmasıyla neye uğradığını şaşırır. G...