Zihnimizde neyi imgelersek gerçeğe o yansır. Bu her insana bahşedilmiş bir tür özel güçtür aslında. Hayali gerçeğe dönüştürmekse, insanın kendine olan inancına bağlıdır.
Hayatta annemi bulmaktan daha büyük bir hayalim hiç olmamıştı. Zaten her şeye sahiptim. Her şeye sahip bir insan hayattan çok bir şey istemezdi.
Hayır, hayır aslında isterdi.
Mutlu olmayı...Evet, her şeye sahip bir insan mutlu olmak isterdi. Hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olamamıştım. Hayatımda hep bir şey eksikti. Eksik bir yanınız varsa mutluluk da eksik oluyordu. Yarım bir mutluluk yaşıyordunuz. Yarım gülüş, yarım heyecan, yarım hayat...
Tam anlamıyla mutlu olmak için hayatın bana sunacağı o güzel anı sabırla bekliyordum. Annemi bulacaktım. Onu bulduğumda artık her şey yarım olmaktan çıkıp, en iyi haliyle yaşanacaktı. Aslında çok sabırsız biriyim. Sadece bu konuda sabır ediyorum. Çünkü sabır etmenin mutlulukla taçlanacağını biliyorum.
Dayanıklılık testinden sonra herkes gibi ben de testin düzenlendiği odada beklerken burada neden bekletildiğimizi düşündüm. Test bitmişti. Odalarımıza dağılmamız gerekirken yarım saattir burada öylece bekliyorduk. Bir açıklama da yapılmamıştı. Belki başka bir test için bekletiliyorduk. Şayet öyle bir şey varsa o testte de başarılı olmam gerektiğini biliyordum. Haftaya en üst katta olmak için elimden geleni yapacaktım. Bu defa yenilgi yoktu. Ben orayı çoktan hak etmiştim.
Canip Devin'le bir şeyler konuşurken Umur benim yanımda durmuş kazandığım için mutlu olduğunu her konuşmasında belli ediyordu. Bunu nasıl başardığımı sormamıştı. Dayanıklı olduğumu düşünüyordu muhtemelen ama gerçek öyle değildi. Bana çok mantıksız gelen bir şey fark etmiştim. Bunu arkadaşlarıma söyler miydim bilmiyordum. Belki öyle bir şey yoktu, ben öyle zannediyordum Sadece gerçekten emin olana kadar bekleyecektim. O zaman her şeyi öğreneceklerdi.
"Haftaya seni Muhteşem Dörtlü'de hayal ediyorum." Umur bana bakarak konuşunca hafifçe gülümsedim. "Hayal etmek... Belki de gerçek olur."
"Ben bundan eminim." deyip kolumu sıvazladı. O sırada yanımıza Mina gelmişti "Şans!"
"Mina?" dedi Umur şaşırmış gibi. Onun yanımıza gelmesini beklemiyordu sanırım. Ne diyeceğini merakla beklerken Mina yüzündeki o tatlı tebessümle konuştu "Tebrik ederim, yüksek puan alanlardan birisin." Umur'a karşı yoğun duygular beslediği o kadar belli oluyordu ki bunu gözlerinden okuyordum. Ona bakarken gözleri parlıyordu resmen. Umur'un da kendisine karşı bir şeyler hissettiğini öğrense dünyalar onun olacakmış gibi bir hali vardı. Umur'la çıkmadığımızı öğrendikten sonra çok mutlu olmuştu. Eminim kafasında onunla ilgili hayaller kuruyordu. Bu hayallerin gerçek olmasını en çok ben istiyordum. Çünkü Umur'u mutlu görmek istiyordum.
Umur samimi bir şekilde "Sağ ol." deyince Mina bana doğru döndü "Seni de tebrik ederim Lila."
"Teşekkür ederim." diyerek gülümseyince başka hiçbir şey söylemedi ve biraz çekinerek Umur'a baktı. "Serbest bırakıldığımızda hobi odasına gidelim mi?"
Umur sorusuyla afallamış gibiydi. "Ee... Üzgünüm Mina, Lila'yla konuşmamız gereken bir konu var." Böyle bir şey uydurmuş olmasına şaşırırken ona baktım. Onun gözleri Mina'nın üzerindeydi. Onu kırmaktan korkuyordu sanırım çünkü gözlerinde belirgin bir korku görüyordum.
Mina buna alınmış ya da kırılmış gibi görünmüyorken anlayışla kafasını salladı "Peki, daha sonra gideriz o zaman."
Umur onu onaylayınca tebessüm etmeye devam ederek yanımızdan ayrıldı ve arkadaşlarının yanına gitti. Onun haline üzülüyordum. Umur'un kendisine karşı bir şeyler hissedebileceğini düşünüyordu. Aslında olabilirdi ama Umur buna izin vermiyordu. Oysa Mina tam ona göre bir kızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANKU BADİ
FantasíaÇocukluğunu iki dostuyla geçirerek büyümüş olan Lila, o akşam arkadaşının çalıştığı hastanenin morg bölümünde yalnız kalmıştı. Başına geleceklerden bihaber oturmuş cesetlerin bekçiliğini yaparken, bir ölünün canlanmasıyla neye uğradığını şaşırır. G...