Bir yerde okumuştum, anne zürafalar ayakta doğum yaptıkları için bebek zürafalar hayata yere düşerek başlarlarmış. Ama yeterince büyük oldukları için bu düşüşten olumsuz etkilenmezlermiş. Şu an resmen o yavrulara imreniyordum. Ben bir yavru zürafa gibi değildim. Annem tarafından terk edildiğim gün yere düşmüş, bundan olumsuz etkilemiştim. Çünkü yeterince güçlü değildim. Zamanla güçlenmiştim. Acım beni güçlendirmişti.
İnsan acı çekmekten korkar ama şunu bilmez; her acı güçlenmek için iyi bir sebeptir aslında.
Yıllarca acı çektiğim için fazlasıyla güçlenmiştim. Artık kolay kolay yıkılmazdım. Ne yaşarsam yaşayayım, ne öğrenirsem öğreneyim hiçbir şey beni yıkamayacaktı. Ben, Lila Erez'dim. Kendimi güçle inşa etmiştim. Yenilmezdim. Her kim olursa olsun savaşmaya hazırdım. Peşimde beni isteyen kötü niyetli insanlar olsa dahi.
Umur'un çalıştığı kafede oturmuş dün gece gördüğüm rüyayı düşünürken çok dalgındım. Öğrenmek istediğim şeyleri bana bir tablo söylemiş, merakımı gidermişti. Buna hala inanamıyordum. Rüya yoluyla Piramit'teki tabloyla konuşmuştum. Ne garip şeyler oluyordu böyle. Artık şaşıramıyordum bile. Bünyem alışmıştı. Benim asıl düşündüğüm şey, şu Piramit'teki Gözcü'nün kim olduğuydu. Kendisinin muhtemelen benden haberi yoktu ama tablo beni bulacağını söylüyordu. Nasıl bulabilirdi ki? Bir Kanku Badi olduğumu ortalık yerde söyleyecek değildim. Umur'la Canip'ten başka da kimseye güvenmediğim için oradaki hiç kimseye özel olarak küçük sırrımdan bahsetmezdim. Bunu bir tek onlar bilecekti. İkisine de sonsuz güveniyordum. Bu yüzden tüm olup biteni onlara anlatmıştım. Dangi'den bile haberdarlardı. Onlardan bunu saklayamazdım. Ben ne biliyorsam onlarda bilecekti. Bundan sonra bir şey saklamak yoktu.
Biz şu ana kadar her şeyi üç kişi halletmiştik. Tek başıma bir şey yapmak yoktu. Ne yapıyorsak üç kişi yapacaktık. Şu Gözcü'yü de üçümüz bulacaktık.
Sıkıntıyla nefesimi dışarı verirken Canip bana baktı "Üzülme Lila, bulacağız o Gözcü'yü!" Onu onaylar gibi başımı salladım. Elbette bulacaktık. Eğer biz bulamazsak o beni bulacaktı çünkü. Bunun olmaması için önce bizim onu bulmamız gerekiyordu. Aslında şüphelendiğim iki kişi vardı. Biri Onat, öbürü Eva.
Onat'ın farklı biri olduğu kesindi. Duvarın içine girebiliyordu. Belki Gözcü'lerin özelliklerinden biriydi bu. Onlar hakkında hiçbir şey bilmediğim için emin olamıyordum. Eva ise benim için başlı başına bir sorundu. Piramit'e geldiğimden beri aramızdaki o negatif elektrik sürekli kendini koruyordu. Bana onun kadar itici gelen başka kimse yoktu. Belki de bu onun Gözcü olduğunu gösteriyordu. Hissediyor olabilirdim. Bilemezdim.
"Sizce o kim?" diye bir soru sorduğumda Umur direkt "Bence Onat." dedi. Onun da benim gibi düşündüğüne şaşırmazken Canip'e baktım. "Sence?"
"Bilmiyorum, aklımda bir isim yok." deyince düşünmeye devam ettim. Başka kim olabilirdi? Ben dalmış onun kim olabileceğini düşünürken Umur "Peki sence kim?" diye sordu.
"Eva." dedim birden. Onat dersem Umur'un ona karşı iyice kışkıracağını biliyordum. Sanki o olduğuna eminmiş gibi sürekli onu izleyecek, başka kimseyi umursamayacaktı. Buna izin veremezdim.
"O ne alaka?" deyince dudaklarımı büktüm "Bilmiyorum, bir garip. Baştan beri beni sevmiyor, belki Kanku Badi olduğumu hissediyordur ve yakınlık kurmamaya çalışıyordur."
"Sanmam." dedi Umur eminmiş gibi
"Bir de şey var." deyince "Ne?" diye sordu merakla.
"Eva sabunlarla bir şey yapıyor. Piramit'e ilk geldiği gün bir poşet dolusu kalıp sabunu vardı. Geçen gün baktığımda çok az sabunu kalmıştı. Belli ki bu sabunlar onun bir işine yarıyor. Gözcü'lükle bir alakası olabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANKU BADİ
خيال (فانتازيا)Çocukluğunu iki dostuyla geçirerek büyümüş olan Lila, o akşam arkadaşının çalıştığı hastanenin morg bölümünde yalnız kalmıştı. Başına geleceklerden bihaber oturmuş cesetlerin bekçiliğini yaparken, bir ölünün canlanmasıyla neye uğradığını şaşırır. G...