Bazı hayaller vardır gerçekleşmesi mümkün olan, bazıları ise mümkün oldurulan.
Koruyuculuk benim mümkün oldurduğum bir hayalimdi. Evden kaçmak amacıyla geldiğim bu yer daha ilk günden bana zor gelmiş, büyük bir pişmanlık yaşatmıştı. Ama pes etmek yoktu. Hep hayata güçlü başladığım için güçlü devam etmek zorundaymışım gibi hissetmiştim. Annem bizi terk ettiğinde bile güçlü kalmaya çalışmış, yıkılmamıştım. O lanetli günde her şey tepetaklak olsa da dimdik ayakta kalmayı başarmıştım. Her zaman başarırdım. Güç beni arzuladığım bir şeydi. Yokluğuna tahammülüm yoktu.
Burada da aynı güçle devam edecektim. Herkes rakibimdi. İyi olanlar üstte kötü olanlar ise bu katta, benim tabirimle cehennem katında kalacaktı. Şimdi daha güçlü olma zamanıydı. Hiç olmadığım kadar güçlü olacak, yenilgiye uğramayacaktım. Özellikle bizim hikayemizdeki kötü karakterin yenilgisine...
Sinir bozan uyan sesini kulağımın dibinde çalıyormuş gibi hissederken homurdanarak yerimden doğruldum ve Eva'ya baktım. O çoktan kalkmış atış dersi için eşofmanlarını giymişti. Yatağını toplamakla uğraşırken bana bakmadan konuşmaya başladı. "Bir an hiç uyanmayacaksın sanmıştım. Hadi kalk da yatağını topla. Birazdan sayım olacak."
Bir şey demeyince dönüp yüzüme baktı "E hadi!"
Yatağımdan yavaşça kalkarken bakışlarımı olabildiğince sertleştirdim ve ona doğru yaklaştım. "Bir daha bana sakın emir vermeye kalkma! Burada ne yapıp ne yapmayacağımı sana sormayacağım."
"Sen benim badimsin. Yaptığın her şeyden ben de sorumlu olacaksam seni uyarmalıyım."
"Uyarını emir vermeden yap o halde!"
"Dün rahat uyuyamadın galiba, bugün fazla gerginsin."
"Aptal aptal orada burada biri olduğunu söylersen uyuyamam tabii!" deyip dolabıma doğru yürüdüm ve oradan yedek göz bandımı alıp Eva'ya doğru fırlattım. "Uyurken göz bandı kullansan iyi olur, bir şey görmezsin o zaman."
Bandı tutup bana şaşkınca bakarken ona inanmamı ister gibi konuştu. "Odada gerçekten biri vardı."
Onu umursamazken "Halüsinasyon görmüş olmalısın." deyip üzerimi değiştirmek için banyoya girdim. Dün o gölgeyi görüp odama geldikten sonra ben de halüsinasyon gördüğümü düşünmüştüm. Gerçek olamazdı zaten. Burada öyle bir şey olsa üst birlikler tarafından uyarılırdık. Uyarılmadıysak ya bu gerçekten bir halüsinasyondu ya da kimsenin o gölgeden haberi yoktu. Emin olamadığım için şu an kimseye bir şey dememeyi tercih ediyordum. Bizimkilere bile. Canip zaten korkağın tekiydi, ona söylesem Piramit'i terk etmeye kalkardı. Umur ise bu işin peşine düşüp ne olduğunu anlamak için her gece gölgenin izini sürerdi. Şu an bunu göze alamazdım. Önce ben ne olduğunu anlayacaktım. Şayet bu bir halüsinasyon değil de gerçek bir şeyse işte o zaman ne yapacaktım onu bilmiyordum.
Banyoda işim bitince sayım için Eva'yla birlikte kapının önünde bekledik. Umur hemen yanımdaki odada olduğu için onunla konuşabiliyordum. Üzerinde tıpkı benimki gibi eşofman vardı. Aradaki tek fark onunkinin siyah olmasıydı. Erkekler siyah giyiyordu. Siyahı sevdiğim için onlarınki gözüme daha güzel gelirken beklemeye devam ettim. Herkes hazır bir şekilde kapılarının önünde beklerken üst birliklerden mutluluk hissini kaybetmiş olan adam sayımı başlattı. Sıra bana gelince 312 numaralı oda 1. acemi dedim. Eva da 312 numaralı oda 2. acemi dedikten sonra diğer acemilerde sayımı devam ettirdi. Sonunda bu iş bitince hep birlikte kahvaltı yapmak için yemekhaneye gittik. Bu sırada görüyordum ki herkes kırmızı kol bantlarını takmıştı.
Şu an herkes kırmızı takıyordu ama cuma günü puanlar belirlendikten sonra haftaya işler değişecek, bazılarımız yeşil ve sarı bant takacaktı. Onlardan birinin ben olacağımı düşünürken keyifle yerime oturup kahvaltı tabağıma baktım. Yine kurutulmuş yiyecekler vardı. Yumurta, sigara böreği, peynirli tost, patates ve bir avuç kadar kuru yemiş çeşitleri. İçecek olarak portakal suyu tercih edilmişti. Kahvaltının akşam yemeğinden daha iyi göründüğünü düşünürken aç kalmamak için eli mahkûm katır kutur patatesten yemeye başladım. Yumurtaya alerjim olduğu için o hariç her şeyi yemeyi düşünüyordum. Yerken evde bir daha yemek seçmeyeceğime yemin ediyordum. Yediklerim kağıt gibi bir şeydi. Tadı yoktu. Sadece karnımı doyuruyordu. Hal böyle olunca da insanın yeme zevki kaçıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANKU BADİ
FantasiaÇocukluğunu iki dostuyla geçirerek büyümüş olan Lila, o akşam arkadaşının çalıştığı hastanenin morg bölümünde yalnız kalmıştı. Başına geleceklerden bihaber oturmuş cesetlerin bekçiliğini yaparken, bir ölünün canlanmasıyla neye uğradığını şaşırır. G...