-Medya, Lola-
/ / / Nico / / /
''Üç saat...'' diye mırıldandım tekrar. Yattığım yerden doğrularak ayağa kalkmaya çalıştım ve sendeledim.
Lola, yere düşmeme engel olmak için koluma girdi ve benim bir sandalyeye oturmama yardımcı oldu. Etrafa bakındım, hala güneş ışınları hakimdi etrafa. Bu da bana hipnotize melezlerin hala etrafta olmadıklarını açıklıyordu. Gözlerimi kapatıp başımı ellerimin arasına aldım. Ne demek üç saat! Miranda'nın başına ne gelmişti! Neredeydi, nasıldı? Kafamda o kadar çok soru vardı ki... Ve bunlara cevap verememek beni deli ediyordu. Emin olduğum tek şey, Miranda'nın şu anda zor durumda olduğuydu. O ölmek üzereydi, ve benim ona yardım etmem lazımdı! Dişlerimi sıkıp ağlamamaya çalıştım, şimdi hiç sırası değildi...
''Nico...'' dedi Lola yumuşak bir sesle. Elini omzuma koydu. ''İyi görünmüyorsun, sorun nedir?''
''Sana güvenebilir miyim?'' dedim kafamı kaldırıp çökük gözlerimi Lola'ya dikerek.
Lola benim karşıma bir sandalye çekti ve sandalyeye oturdu. ''Gumball'ın Darwin'e güvendiği kadar çok güvenebilirsin bana''
''Ne?'' dedim. Ne dediği hakkında bir fikrim yoktu.
''Demek istediğim, tabi ki bana güvenebilirsin. Biz arkadaşız, unutma'' dedi ve gülümsedi.
''Pekala...'' dedim ve bir nefes aldım. ''Kız arkadaşım...'' diye söze başladım ama sesimin titrediğini fark edip sustum.
Lola bunu fark edince yanımdan ayrıldı. Birkaç saniye sonra geri geldiğinde bir elinde içi su dolu bir bardak, diğer elinde de bir fincan kahve vardı. Bardağı bana uzattı ve gülümsedi. Gözlerimi kırpıştırarak bana uzattığı bardağı aldım ve bir yudum su içtikten sonra durdum. Derin bir nefes aldım. Resmen bir rüya sayesinde kalan bütün psikolojim bozulmuştu.
''Ne oldu Miranda'ya?'' dedi Lola kaşlarını çatıp ve kahvesinden bir yudum aldı. Bu onun dinlemeye hazırlanma pozisyonu oluyordu.
''Bir rüya gördüm, onunla ilgiliydi. Lola, şu bez bebeği görüyor musun?'' dedim yerde duran, buz kalıbının içinde hapsolmuş bebeği işaret edip. Suyu içtikten sonra sesim düzelmişti biraz.
''Evet, bir vodoo bebeği. İlk bakışta anlaşılıyor'' dedi Lola buz - bez bebeğe bir bakış atıp.
''Onu, sanırım bana platonik olarak aşık olan Hekate kızı Avery yaptı. Sırf Miranda'dan ayrılabilme sebebim olsun diye. Beni Miranda'ya zarar vermekle tehdit etti, ve bende kabul etmek zorunda kaldım. Miranda'ya bir şey olmaması için ondan ayrılıp Avery'nin dediklerini yapmaya başladım. Ve Avery geçen günlerden birinde bez bebeği göle fırlattı''
Lola bunları sessizce dinledikten sonra oturduğu yerden kalkıp bez bebeğin yanına gitti. Eğildi ve bebeği çevreleyen buz kalıbının yüzeyine dokundu. Sonra suratını asıp bana döndü.
''Bu nasıl oldu? Yani, vodoo bebeklerini iyi bilirim ve...'' Lola birden aklına bir şey gelmiş gibi durmuştu. ''Devam et Nico''
Sesimin kırılmasını ve titremesini önlemek için ikinci kez suyu yudumladım. Bardağı Büyük Ev'in ortak salonundaki bir masaya bıraktım ve söyleyeceklerime devam ettim.
''Bez bebeği gölden çıkaramadım. Miranda'nın boğulduğunu ve öldüğünü düşündüğüm için kıyıda oturup saatlerce...'' dedim ve bir süre sustum. ''Ağlamıştım. Sonra Percy bez bebeği gölden çıkardı, onu bir hava balonuna almış. Bu şekilde Miranda hala yaşıyor. Ama şu an, her ne olduysa, neredeyse bilmiyorum ve bir tuzağa düşmüş durumda. Bir buz odacığına hapsedilmiş, soğuktan donmak üzere, ölüme terk edilmiş'' diyerek buz kalıbının içindeki bez bebeğe tekrar baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hermes'in Kızı 2 |Nico di Angelo|
FanfictionHermes'in Kızı Serisi, İkinci Kitap |Melez İsyanı| İşte karşınızda tekrar Miranda Crawe. Yine mi bu dediğinizi duyar gibiyim ama, elden ne gelir... Neyse. Miranda Crawe diyorduk. Kış mevsiminde eski yetimhanesine gitmek yerine Melez Kampı'nda kalmay...