-Medya, yine olası bir Miranda-
/ / / Miranda / / /
''Hey, sen iyi değilsin sanırım, ne oldu?'' dedi Valerie içtenlikle.
Bir yandan da deminki kart oyununda kazandıklarını iki koluyla kucaklamış, yerden almaya çalışıyordu. Ronald ve Liz ise bana meraklı gözlerle bakıyordu. Daniella'nın bakışları ise benden çok elimdeki tişörte kaymıştı. Sanırım sadece o neler olduğunu tahmin edebiliyordu.
''Sonra konuşsak olur mu? Canım şu anda hiç istemiyor'' dedim titreyen bir sesle ve tişörtü tutan elimi daha da sıkılaştırdım.
''Hep böyle diyorsun ama! Sen bize anlatmazsan sana nasıl yardım edebiliriz ki?'' dedi Ronald asabi bir tavırla.
''Bak, zaten bu konuda bir şey yapa-...''
''Sorununu anlatmazsan tabi ki bir şey yapamam!'' dedi Ronald sözümü keserek.
''Senin sandığın gibi bir şey yok!'' diyerek itiraz ettim.
Nihayet Ronald'ın da gözleri Nico'nun tişörtüne kayınca her şeyi anlamış bir ifade belirdi yüzünde. ''Sorun Nico mu?''
''Bu seni ilgilendirmiyor!''
''Ne yaptı sana? Miranda, söyle!''
''SANA SENİ İLGİLENDİRMEDİĞİNİ SÖYLEDİM! ŞİMDİ BENİ RAHAT BIRAK!'' diye bağırdım ve kendimi yatağıma attığım gibi tekrar uykuya dalmaya çalıştım.
Henüz birkaç saat önce uyanmış olsam bile en azından bir süreliğine bu dünyada kopmak istiyordum çünkü buna ihtiyacım vardı...
/ / /
Sabah, iğrenç kahvaltı borusunun sesiyle uyandım. Cidden sinir bozucu ve insanı direkt karamelli dondurma gibi şeyleri yediği müthiş rüyalarından ayıran bir sese sahipti bu boru! Sonra da melezler neden hep sabahları sinirli oluyor, değil mi?
''Ben sabahları kahvaltı yapmam. Bu yüzden beni kahvaltıya çağırman çok saçma, anlıyor musun? Genellikle yapmam, çünkü çoğu ölümlü annelerin dediği bir lafın yanlış olduğunu çok iyi biliyorum. Bakın, kahvaltı günün en önemli öğünü değildir, hatta tam bir saçmalık ve vakit kaybından ibarettir. Sabahları, günün ilk saatleri olduğundan o saatlerde karnınızın tok olması size zihin açıklığı vermez. Aksine, sabahları zihninizin iyi çalışmasını istiyorsanız hiçbir şey yemeyin. Çünkü insan, karnı açken daha mantıklı düşünür. Bunu kanıtlamak için kahvaltı yapmadan bir sürü yıl harcadım ben. Kahvaltı yerine, mevcutsa bir paket peynirli cips, eğer o da yoksa sadece bir bardak su için. O bile yeterli...''
''Sen kiminle konuşuyorsun?'' dedi Liz, yere eğilmiş ayakkabısının bağcıklarını bağlarken.
''Kahvaltı borusunun iğrenç sesine, beni sabahları boşu boşuna uyandırdığını çünkü kahvaltı yapmadığımı açıklıyorum'' dedim son derece ciddi bir ifadeyle.
''Delirdin mi?'' dedi Liz şüpheyle bana bakarak.
''Liz, bu, şu ana kadar senin hayatında kurduğun en kısa cümleydi, fark ettin mi?'' dedim aynı şekilde gözlerimi açıp ona bakarak.
''Ah, hayır bu değil. Bir keresinde de Glassy ile antrenman yaparken ondan su istemiştim. Bunun için de sadece tek kelimelik bir emir kipi olan bir cümle söylemiştim. Ve Glassy de bana matara-...''
''Tamam, anlıyorum. Hadi sen kahvaltıya git, bana da gelirken tuzlu bir şey getir, örneğin cips gibi'' dedim Liz'e ve Liz de kulübede son kalan Hermes kampçısı olarak aceleyle kahvaltıya gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hermes'in Kızı 2 |Nico di Angelo|
FanficHermes'in Kızı Serisi, İkinci Kitap |Melez İsyanı| İşte karşınızda tekrar Miranda Crawe. Yine mi bu dediğinizi duyar gibiyim ama, elden ne gelir... Neyse. Miranda Crawe diyorduk. Kış mevsiminde eski yetimhanesine gitmek yerine Melez Kampı'nda kalmay...