-Medya, Rio'nun kış karnavallarından bir görüntü, şarkı ise Bruno'cuğumdan, çok alakasız-
/ / / Ariel / / /
''Hadi Ariel, bunu yapabilirsin'' diye fısıldadım kendi kendime.
Gece, ilk bulduğum spor çantasına birkaç parça yedek giysi, bolca şişelenmiş su ve bir miktar para attım. Sessiz olmaya özen göstererek biraz etrafa göz gezdirdim. Annem yarım saat önce oturma odasındaki bir kanepede sızmıştı. En sonunda onu böylece bırakıp gitmenin biraz acımasızca olduğunu düşünerek küçük bir kağıda yazabildiğim kadar bir şeyler yazmaya çalışarak bir not bıraktım.
Benim için karanlıkta etrafı görmeye çalışmak, çoğu insandan daha zordu. Bu yüzden üzerime, karanlıkta ilk bulduğum şeyler olarak, Sandra'nın aldığı tişörtü, kısa bir kot şortu ve beyaz bağcıklı siyah botlarımı giydim. Bir şey unutmadığımdan emin olup etrafa bir kez daha baktım. Zaten iki gün sonra dönecektim, fazla eşyaya gerek yoktu.
En sonunda sessizce penceremi açtım. Evimiz tek katlıydı, zaten bütün sokak boyunca tüm evler tek katlıydı burada. Burası Sao Paulo'ydu yani Brezilya'nın en sıcak yerlerinden biriydi. Kış mevsiminde olsak bile, bunu bize hatırlatan tek şey takvim yapraklarıydı, çünkü bu ülkede kar namına bir şey göremezdiniz.
Bu yüzden pencereden kaçmak kolaydı. Bir metre yükseklikten, sessiz olmaya çalışarak yere atladım. Hayır, içeriden hala annemin homurtuları geliyordu, bu da demek oluyordu ki annem hala uykunun tatlı kollarındaydı. İlk defa kendimi özgür hissettim. Hiç hissetmediğim kadar iyi hissediyordum. Bu hisin en güzel tarafı da, biraz daha uzun sürecek olmasıydı.
/ / /
''Rua da Estado hava limani, saat sabah 05:30'da bir Rio de Janeiro uçak bileti'' dedim görevli kadına.
Kadın bilgisayarına göz gezdirip çekin işlemlerine baktı. Sonra tek kaşını kaldırıp anlamsızca bana baktı. Sanki, tek başıma gidemeyeceğimi düşünüyor gibiydi. Kafamı iki yana salladım, bu kadar yolu gelmişken vazgeçmeyecektim.
Kimlik kartımı istedi ve uçak biletinin çekin işlemlerini halledip bileti bana uzattı. Uçak biletini elime aldığımda hissettiğim birçok duygu vardı. Heyecan, sevinç, endişe, merak... Bu duyguların hepsini bir kenara bırakarak spor çantasını omzuma taktım ve uçağa binmek için yolcu merdivenlerinin bulunduğu tarafa yöneldim.
Küçük bir çocuk gibi, paytak adımlarla bileti görevliye uzattım ve merdivenlerden çıktım. 21 numaralı koltuk sırasını bulup cam kenarındaki boş koltuğa oturdum ve hevesle uçağın, asfalt pistteki gölgesini izlemeye başladım.
Uçağın kalkmasından birkaç dakika önce yanımdaki iki koltuğun sahipleri geldiler. Bir tanesi, benden birkaç yaş büyük gibi duran siyah saçlı bir çocuktu. Diğeri ise ondan biraz kısa, sarı dalgalı saçları ve gri gözleri olan bir kızdı. Kız bana bir bakış atıp ortadaki koltuğa oturdu, sanırım bunlar sevgili falan... Ben hala hayatımda ilk defa tek başıma bir şey yapmanın sevincini yaşarken kız ve oğlan sessizce konuşmaya başladı. Ne dediklerini duymuyordum, ki umrumda da değildi zaten. Bebeğim, ben karnavala gidiyordum!
''Eh, merhaba'' dedi kız bir süre sonra bana bakıp.
''Merhaba'' dedim bende gülümseyerek.
''Eee, neden Rio'ya gidiyorsun bakalım?'' dedi siyah saçlı çocuk.
''Karnavala katılacağım bebeğim, yiihuuu!'' dedim. Evet, aynen bunu dedim...
Kız ve oğlan sanki onlar için çok önemli bir şey söylemişim gibi gözlerini kocaman açıp bana baktılar. Ne ya, uzaylı falan değilim ki ben sadece sevinç çığlığı attım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hermes'in Kızı 2 |Nico di Angelo|
FanfictionHermes'in Kızı Serisi, İkinci Kitap |Melez İsyanı| İşte karşınızda tekrar Miranda Crawe. Yine mi bu dediğinizi duyar gibiyim ama, elden ne gelir... Neyse. Miranda Crawe diyorduk. Kış mevsiminde eski yetimhanesine gitmek yerine Melez Kampı'nda kalmay...