-Medya, Valerie-
/ / / Ariel / / /
''Por que você está me seguindo?''
''Ariel?''
''Meu Deus! O que eu fiz?''
''Ariel, telaşlandığında Portekizce saçmaladığının farkında mısın?''
''Percy, por que deveria?''
''Ariel ne demek istediğini anlamıyorum. Ben New York'luyum'' dedi Percy en sonunda yüksek bir sesle.
''Oh, özür dilerim'' diye mırıldandım. Telaşlandığım için Brezilya'nın ana dili olan Portekizce'yi kullandığımı bile fark etmemiştim.
Percy, Posiedon kulübesinde bir ileri bir geri yürürken beni durdurdu ve hafifçe yatağa oturttu. Bir ayağımı ritmik bir şekilde yere vurmaya başladığımda bana ters ters baktı. Sanki Biraz hareketsiz duramaz mısın? der gibiydi. Tamam, iyi hoş ama bende DEHB üst düzeyde. Üstelik şu anda cidden ürküyordum.
''Sorun nedir Ariel?'' dedi Percy yumuşak bir sesle.
Kafamı iki yana salladım. Söylese miydim ki? Bilmiyordum. Karasızdım.
''Ariel, hadi ama! Biz kardeşiz sonuçta. Bana anlatabilirsin...'' dedi Percy yanıma oturup.
''Percy...'' diye başladım. ''Birisi beni takip ediyor''
Percy bunu duyunca gülmemek için yanaklarını şişirdi. Ama daha fazla kendini tutamamış olacak ki kahkahayı bastı.
''Hıı hıı tabi. CIA de benim Twitter hesabımı ele geçirmişti geçen ay. Üstelik bir Twitter hesabım bile yok, hadi neyse. Nedir bu Poseidon çocuklarının çektiği?'' dedi Percy kahkahalarının arasında nefes almaya çalışırken.
''Percy dalga geçme! Ya ben çok paranoyağım ya da Grey adındaki sahipsiz melez beni takip ediyor''
''Ben oyumu Çok paranoyaksın şıkkından yana kullanıyorum'' dedi Percy gülerek.
''Ya sana dalga geçme dedim! Lütfen ya, sana burada güvenip bir şeyler anlatıyorum değil mi? Neden benle dalga geçtiğini anlayamıyorum. Zaten kızın garip bir tipi var, beni ürkütüyor. Off, neden ben?''
''Hoop yavaş yavaş ya! 11. kulübedeki Liz konuşuyor sandım birden. Sakin ol Ari...'' dedi Percy sakince.
''Haha, demesi kolay zaten!'' dedim sert bir sesle ve kollarımı önüme bağladım.
Birkaç dakikalık sessizlikten sonra Percy huzursuzca kıpırdandı ve ''Bana o şekilde bakmasana ya!'' dedi.
''Sana bakmıyorum bile Percy''
''Sarı gözün bana bakıyor, ürkünç...'' dedi Percy bebek gibi.
Derin bir nefes aldım. ''Percy, o gözüm görmüyor bile, saçmalamayı kes''
''Ahh, doğru Alex bahsetmişti'' dedi Percy bir şeyi hatırlamış gibi. ''Ama neden ki?'' dedi sonra bana dönüp.
''Ne neden ki?''
''Neden sağ gözün görmüyor?''
''Off, boşver...'' diyerek geçiştirmeye çalıştım ve ayağa kalktım ama Percy kolumu tutup gitmeme engel oldu.
''Ben abinim ve bana anlatmalısın'' dedi son derece ciddi bir sesle. Onun ciddi olduğu zamanlar çok nadirdi sanırım...
''Pekala...'' diyerek bir nefes aldım. ''Hephaistos kulübesindeki küçük Barney'i tanıyor musun?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hermes'in Kızı 2 |Nico di Angelo|
FanfictionHermes'in Kızı Serisi, İkinci Kitap |Melez İsyanı| İşte karşınızda tekrar Miranda Crawe. Yine mi bu dediğinizi duyar gibiyim ama, elden ne gelir... Neyse. Miranda Crawe diyorduk. Kış mevsiminde eski yetimhanesine gitmek yerine Melez Kampı'nda kalmay...