-Medya, @LarissaMoren adlı kullanıcının tasarladığı kapak-
/ / / Miranda / / /
''Nico! Sağ tarafa kay, bir mızrak çıkacak!'' diye bağırdım ama Nico beni duymamıştı bile.
İkimiz de tırmanma duvarına tırmanıyorduk ve Nico tuzaklardan hep kıl payı kurtuluyordu. Çünkü sürekli diğer kampçıları düşürmekle uğraşıyordu ve gelen tuzaklara dikkatini veremiyordu. Ve şu anda Nico hemen yanındaki bir Athena çocuğunu da duvardan düşürmeye çalışıyordu. İnsanları yüksekten düşürmek başlıca hobisi falan sanırım. Bende hemen üstümde, duvara tırmanmakta olan kampçıya baktım. Bu çocuk Hephaistos'un oğlu olan Leo'ydu. Onu belindeki alet kemerinden tanımıştım. Bir dakika! Onun alet kemeri vardı!
''Leo!'' diye bağırdım. ''Bana bir ip ver!''
''Tamam'' dedi Leo ve alet kemerinden çıkardığı normal boyutlarda, hasır bir ipin bir ucunu bana doğru sarkıttı.
''Sakın ipin ucunu bırakma, Nico'yu sağ tarafa itmeye çalışacağım yoksa göğsüne bir mızrak saplanacak da'' dedim düz bir sesle ve ipi iki elimle sıkıca tuttum.
Tarzan'ı kıskandıracak bir şekilde ipe asıldım ve Nico'ya doğru hızla savruldum. Olanca gücümle Nico'ya çarptım ve onu tam zamanında sağ tarafa iterek mızrağın göğsüne saplanmasından kurtardım. Yüzümüzün bir santimetre ilerisinde mızrak duvardan fırladığı gibi yere düştü.
''Birazcık dikkatini tuzaklara versen de, insanların düşmesi için çabalamayı boşversen'' diye çıkıştım ona.
''Bir dakika'' dedi Nico ve yumruğunu duvara geçirdi.
Nico duvara vurunca hemen üstümüzdeki bir kampçı, duvardan çıkan bir boks eldiveniyle çarpıştı ve bağıra bağıra aşağı düştü. Bak bu cidden komikti işte, hele o suratı...
Nico ve ben buna kahkahalar atarak gülerken Leo tırsmış gözlerle bize bakıyordu. En sonunda hala ipi tuttuğumu fark ettim ve,
''Sağol Valdez'' diyerek ipin ucunu ona doğru attım.
''Sorun değil'' dedi Leo dalgın dalgın ve zirveye tırmanışına devam etti.
Bende Nico'nun yanından duvara tırmanmaya devam ettim. Bu kez hiçbir tuzağa yakalanmadan tepeye varmaya kararlıydım. Önceki tırmanışlarımda başıma hep kötü şeyler gelmişti. Mesela, en sevdiğim tişörtüm lavlar yüzünden yanmıştı, başka bir sefer de saçlarımın yarısını bir balta doğramıştı. Neyse ki Afrodit kulübesi bana saç uzatıcı krem vermişti de ortada asi bir Black Sabbath fanı gibi gezmek zorunda kalmamıştım.
Bu sırada Nico bir Demeter melezinin ayağını çekti ve çocuk dengesini kaybedip aşağıya düştü. Nico çocuğun arkasından el salladı ve yüzünde pis bir sırıtışla tırmanmaya devam etti. Yaklaşık on dakika boyunca lav, balta, mızrak ve çeşitli tuzaklara yakalanmadan en tepeye doğru tırmandık ve en sonunda da oraya tek parça halinde ulaştık. Tek sorun Leo'nun bizden daha önce gelmiş olmasıydı!
''Hay aksi şey'' deyip somurttum ve oyun bittikten sonra lav duvarının kenarına getirilen merdivenden aşağıya inmeye başladım.
''Başka zamana artık'' dedi Leo sırıtarak ve keyifle merdivenlerden inmeye başladı.
Nico ile aşağı indik ve akşam yemeği için açık hava gazinosuna doğru ilerlemeye başladık. Kış geldiği için çoğu kampçı evlerine gitmişti, ama tabi ki benim gidecek bir yerim olmadığı için kışı da burada çıkaracaktım herhalde. Yani en azından bir kış idare edebilirdim, sonrasında başımın çaresine bakmanın bir yolunu bulurdum herhalde. Bestmiles'e geri dönmemeye and içmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hermes'in Kızı 2 |Nico di Angelo|
FanfictionHermes'in Kızı Serisi, İkinci Kitap |Melez İsyanı| İşte karşınızda tekrar Miranda Crawe. Yine mi bu dediğinizi duyar gibiyim ama, elden ne gelir... Neyse. Miranda Crawe diyorduk. Kış mevsiminde eski yetimhanesine gitmek yerine Melez Kampı'nda kalmay...