13

2K 232 186
                                    

agalar kitaplara sınır koymaya karar verdim ehehe belirli bir sınırım yok ama okuyun ve bol bol yorum yapın yorumlarınızı okumayı seviyorum 🥺🥺

Sabaha kadar manken olup olmadığı belirsiz korumam hakkında gizli bilgilere ulaşmaya çalışmaktan uyuyamamıştım. Doğal olarak yüzüm bir karış uyanmıştım, gardırobumum aynasından görebiliyordum.

Oflayıp hiçbir şey yapmadan sadece yatağımdan kalktım ve tuvaletime girdim. İşlerimi hallettikten sonra tekrar aynada kendime bakıp yüzüme tekrardan bir su çarptım ama uykusuzdum, etki bile etmedi.

Bugün okula gitmek istemiyordum hiçbir şey kaldıramazdım. Kelimenin tam anlamı ile 'hiçbir şey'.

Huysuzca odamdan çıkıp isteksizce merdivenlerden inmeye başladım. Her an düşecekmiş gibi inip tekrar düzleşiyordum, inene kadar böyle devam etti.

"Ah, bebeğim uyanmış. Günaydın."

Annem giydiği mavi takım ve aldığı mavi çantayla güzel gözüküyordu. Hiçbir zaman onun moda anlayışını sorgulamamıştım çünkü yaşına göre çok güzel ve şık giyiniyordu.

İşinin bir parçası da buydu zaten. Vakfın yapılandırmak istediği okul için bağışların bir kısmı yeni açtığı moda evindeki satışlarından çıkıyordu.

Ona gülümseyip sarıldım. Uykusuzluğumun verdiği yorgunluk yüzünden bu sarılma beni daha da yorgun hale getirmişti.

O da karşılık verip yanağıma bir öpücük kondurup ruju geçince eliyle silmek zorunda kaldı.

Gülüp önemli olmadığı göstermek için elini çektim.

"Bu yüz ne böyle? Uyumadın mı?"

"Uyuyamadım ya, bugün okula gitmesem olur mu?"

Onaylar şekilde kafasını sallayıp yanağımdan bir makas aldı. Hemen sonra da eliyle masayı gösterip geçmemi istedi.

Babam da masaya getirilen kahvaltılıkların yerleştirilmesine hafif hafif yardımcı oluyordu.

Hayret, Hyunjin ortalıkta görünmüyordu. Etrafa biraz daha bakındıktan sonra sandalyeme oturup babama bakmaya başladım.

"Baba, ben dün gece pek uyuyamadım. Bugün okula gitmesem olur mu? Cidden çok yorgunum."

İzin verecekti, biliyordum çünkü daha önce de yaşanmıştı.

"Tamam, kalabilirsin. Hasta mısın?"

Göz ucuyla yüzümü turlayıp önündeki yumurtalı ve domatesli omleti kesmeye devam etti.

"Hayır, uyuyamadım. Keyif yapmak için kahve içmiştim ondan oldu sanırım."

Kafasını sallayıp çatal ve bıçağını düzgünce yana yerleştirip salon girişinin hemen yanında duran çalışanlardan birisini çağırdı.

"Hyunjin'i buraya çağırabilir misin?"

Kız hemen kafasını sallayıp eğildi ve buradan ayrıldı.

Neredeydi ki?

"Evde değil mi?"

Babam omletini yerden annem araya girdi.

"Bu sabah bir arkadaşıyla kahvaltı yapmaya gitmek istediğini söyledi. Az önce gelmiş."

Kafamı sallayıp yemeğime devam etmeye çalıştım ama uykusuzluğum buna engel oluyordu.

"Bay Lee, beni çağırmışsınız. Kusura bakmayın geç dönmek zorunda kaldım."

Anında önümde beliren korumama bakıp iyice süzdüm onu.

Bugün içine gömlek yerine v yaka basic beyaz tişört giymişti. Üstüne de siyah blazer ekleyip kumaş pantolonla yakıştırmıştı.

Pekâlâ, şıktı.

"Ah, ondan değil. Felix bugün evde kalacak. Uykusuzmuş, ona göz kulak ol diyecektim."

Gülümseyip bana döndüğünde kafamı yemeğime gömüp onu izlemeyi kestim.

Tanrım, Seungmin neden böyle bir film izlersin ki?

Hatalı olan bendim ki, of!

"Öyle mi? Neden uykusuzsun Felix? Biliyorsun ki uyku insan sağlığı için en önemli şeylerden bir tanesi. Uykunu engelleyen ne olmalı?"

Kafamı kaldırıp baktığımda yandan sırıtmasını gördüğüm an gözlerimi kapatıp elimdeki çatalı sıktım.

Sikeyim, biliyordu.

Sabaha kadar onun hakkında bir şeyler bulmaya çalıştığımı biliyor olmalıydı.

Nerede iz bırakmış olabilirdim ki? Elimden geldiğince onun ve arkadaşlarının yaptıkları, sevdikleri şeyleri stalklamaya çalışmıştım.

Şu an elimde hiçbir şey olmadığı için salağa yatmak tek çözümdü.

Gülümseyip tekrardan ona döndüm.

"Kahve içmiştim herhalde ondandır."

Kafasını sallayıp tekrar babama döndü.

"Felix ile elimden geldiğince ilgileneceğim, Bay Lee. Şüpheniz olmasın."

Babam gülümseyip kendisiyle gurur duyarmış gibi göğsünü gerdiğinde Hyunjin eğilip salondan ayrılmıştı.

Normalde ben yemeğimi bitirene kadar beni izlemesi gerekmiyor muydu?

"Felix, Hyunjin ile iyi anlaşıyor musun?"

Kafamı Hyunjin'in çıktığı kapıdan çekip babam döndüm ve boğazımı temizledim.

Nasıl bir cevap vermeliydim?

"Bil-"

"Ah, gerçi anlaşamasan bile bu pek umurumda olmaz çünkü onu bu evden ayırmacağım. Felix, şu an bir sorun yok fakat çıkacağı an ona güvenmeni istiyorum. Sahip olacağın en iyi koruma o ve ben tek değerli varlığımın kılına zarar gelsin istemiyorum."

Babam söyleyeceğim şeyi ağzıma tıkarak masadan kalktı ve omzumdan sıkıp annemle bana veda etti.

Sonra annemle birbirimize bakmaya başladık. Ağzına zeytin atarak saçlarımı okşamaya başladı. Ardından gülümsedi.

"Bu konularda babana kulak vermeye çalış olur mu?"

Kafamı sallamakla yetinmiştim. Kimse beni dinlemiyordu ki.

Onun da kalkmasıyla masada yalnız başıma kaldım.

Hep olduğu gibi.

aaaa sonraki bölüm 😌😌 huncin felix kawga dowuj

black Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin