| 2.8 |

1.5K 125 80
                                    

Bir karar vermeliydim.
Aslında gitmeyi daha çok istiyordum.
Paris anılarla dolu bir şehir olmuştu benim için.
Kafamı nereye çevirsem orada bir anım kafamda canlanıyor ve bu beni pekte mutlu etmiyordu.
Kalıpda kendime daha fazla acı çektirmek istemiyorum.
Ama Kara kedi'nin yazdığı mesaj ile tekrardan düşünme kararın aldım.
Gerçi onun bir sözü ile burada kalmam aptallık olurdu.
Bir çabası yoktu.
Zaten onun için pekte önemli değildim.
Gitmem ona bir travma yaratmayacaktı.
Evet gitmeliydim sadece bir kez olsun kendimi düşündüğümde gitmem tek yolumdu.

Pencerem tıklandığında kafamı yastığımdan kaldırıp oraya baktım.
Kara kedi parlayan yeşil gözleri ile bana bakarken şaşkınlıkla ayağa kalkıp pencereye doğru ilerledim.
Pencereyi açtığımda Kara kedi gülümseyip el salladı.

"Naber Prenses?"

Derince nefes alıp sorgulayan bakışlarımla ona baktım.

" Ne oldu Kara kedi?"

Gülümseyen yüzü söndüğünde gözlerini yere indirdi.

"Konuşabilir miyiz Marinette?"

Şaşkınlıkla ona bakarken geriye çekildim.
Ne diyecekti ki?

"Peki konuşalım."

İçeri girdiğinde pembe koltuğuma oturdu. Ben ise sandalyeme oturup ona baktım.
Umarım beni vazgeçirmek için çabalamaz. Ki böyle bir şeyi yapacağını pek zannetmiyorum.

"Marinette, ben uzunca düşündüm ve bir karar aldım."

Ne diyeceğini merakla bekliyordum o ise söylemekte zorlanıyordu.
Bir süre gözlerini kapatıp gülümsediğinde ne düşünüğünü merak ediyordum.

"Ne kadar arkadaşım desem bile Marinette benim için gerçekten ayrı bir yerin vardı. Sana aşık olmayı hiç bir zaman aklımdan geçirmedim çünkü o süreçlerde Kagami'yi seviyordum.
Seninle vakit geçirmeye fırsatımız dahi olmadı. Ne olursa olsun beni destekledin beni özel hissettirdin bu bile benim için değerliydi.
Gitmeni istemiyorum, biraz daha kalsan ve vakit geçirsek belki de sana karşı olan hislerim değişebilir. Yani ben denemek istiyorum seni sevebilmek istiyorum Marinette."

Söylediği sözler karşısında ne yapacağımı bilmeden ona bakıyordum.
Derince nefe alıp başını kaldırdığında benden bir cevap bekliyordu.
Bu olayın gerçekliğine inanmak istiyordum, belkide sırf zamanımız olmadığı içindi.
Ona bir şans vermeli miydim?
Yoksa red edip gitmeli miydim.
Düşünmeden karar vermek istemiyordum.
Yoksa pişman olabilirdim.

"Bana düşünmem için zaman ver Kara kedi."

"Tabii öyle hemen cevap vermeni istemiyorum. Ama sana bir şey daha diyecektim."

Bunu demesi üzerine düşüncelerimi bir kenara itip ona baktım. Daha ne diyebilirdi ki?
Ayağa kalkıp yanıma doğru gelmeye başlayınca şaşkınlıkla ona baktım.

"Paris Eiffel kulesine gidelim mi?"

"Neden?"

Yanıma geldiğinde ayağa kalkıp ona baktım.
Her şey çok ani gerçekleşiyordu.
Onu bu karara iten neydi?
Yoksa vicdan azabı mı çekiyordu?

"Düşünmende yardımcı olur, hem ilk defa baş başa kalmış oluruz."

Şaşkınlıkla ona bakarken geriye çekildim. O kesinlikle vicdan azabı çekiyordu. Sahte sevgiden nefret ederim.

I Don't Love You〝Marichat〞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin