28.Venery

289 48 10
                                    

"Venery:Kaçma ve kovalanma oyunu,avının peşinden koşmak ve avın pratiğini yapmak."


"Abigail Hobbs."

Hannibal saniyenin neredeyse onda biri sayılabilecek bir zamanda Will'in göz bebeklerinin büyüdüğünü ve tembelliğini kenara bırakıp çok daha hızlı ayağa kalktığını görmüştü.

Onun o gece orada bulunduğunu biliyordu ve cevaplarına ulaşmak için onu kullanacaktı.

"Neden burada olabilir ki?"

"Bunu ona sormalıyız."

En az Will kadar bilgisiz olmak Hannibal Lecter'ın hoşuna gitmemişti.

Planını en ince detaylarına kadar hazırlamıştı fakat Abigail Hobbs onu ikinci kez yanıltmayı başarmıştı, birincisi o gece bir ölüm meleği gibi babasının yanında dikildiğindeydi şimdiyse sanki babasının yanına bu genç yaşında katılmaya hevesliymiş gibi onun yanına geliyordu.

Buradan gideceğini, babasının acısıyla bu kasabada durmayacağını tahmin etmişti fakat Garett Jacob Hobbs'un kiliseye elini kolunu sallayarak girdiğinde kızı için bir şeyler düşüneceğini tahmin etmişti. Will olayların iç yüzünü bilmemesine rağmen en az onun kadar şaşkındı çünkü yataktan çıkarken onunla konuşmayı düşünüyordu. Abigail'ın o gece orada olduğundan babasının ona ölürken söylediği şeyin gerçekliği kadar emindi.

Bir şeyler dönüyordu ve bunu öğrenmek zorundaydı.

"Gidelim."

dedi Hannibal'a doğru. 

Kilisenin merdivenlerinden aşağı doğru inmeye başladıklarında Abigail'ın ayinlerin yapıldığı büyük salonun oturaklarından birinden oturduğunu gördüler, Will de Hannibal'ın Bella için gittiği gün burada oturmuş ve birinin kaburgasını Vikingler'in yaptığı gibi bir kartala benzettiğini hayal etmişti. Bu o da içindeki vahşeti tetikliyor ve dürtülerini rahatsız ediyordu. Belli ki dua etmek için olması gereken huzurun bulunduğu bir yer değildi.

Abigail dudakları ve elleri titreyerek parmaklarını birbirine geçiriyor, etrafa sanki babasının suçlarından onu tutuklamaya geleceklermiş gibi bakıyordu. Buz mavisine yakın bir renkte olan parlak gözleri ağlamaktan ışığını yitirmişti, yüzü yaşını yansıtmayacak bir şekilde çökmüştü. Üzerinde dışarıdaki soğuktan korunmak için atkı ve eldiven vardı. Güneş çıkmasına rağmen henüz gecenin soğuğunu alamamıştı.

Hannibal bu şekildeyken kimse tarafından suçlanmayacağını biliyordu, onun o gece orada olduğunu bilen Will bile onun orada olmasına dair kendi kafasında masum bahaneler uyduracaktı. Kafasından bu gibi düşünceler birkaç kere geçti ama hala neden onun buraya geldiğini anlayamadı.

"Abigail."

diye onun ismini telaffuz etti Will.Onu yavaşça incelemiş ve gözlerine bakmadan amacını anlayabilmek için onu süzmeyi tercih etmişti.

Onun da Hannibal gibi bu ziyaretten dolayı kafası karışıktı.

"Rahip Lecter."

dedi kız onların geldiğini görünce ayaklanmaya çalışarak.

Sonra sanki bedenindeki bütün güç bitmiş gibi gözleri dolarak tekrar oturağa yerleşti, Hannibal ve Will'in ona biraz daha yaklaşmalarını bekledi. Yalnız olmalarını istediği belliydi bu yüzden Hannibal rahibelere keskin bir baş işareti vererek gitmelerini ve kapıyı da arkalarından kapamalarını söyledi. Üçünün konuşacak bir şeyleri varmış gibi duruyordu. Hayatında sadece iki kere gördüğü Will'e karşı bu kadar yakınlık göstermesi garipti, Hannibal onu kasabada her zaman görüyordu ve kimin kızı olduğunu çok iyi bilerek gözlüyordu onu.

Lost/HannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin