8.Metanoia

554 76 36
                                    

Metanoia:Birinin düşüncesini ,kendi benliğini ,kişiliğini veya hayata bakışını değiştirmeye yönelik bir yolculuk.

"Sana eşsiz olduğunu söylerdim."

Eşsiz kelimesinin anlamını bildiğini sanan Will şaşkınlığını gizlemeye çalışarak Hannibal'la belki aynı hava zerresini soluyor ve onun düşündüklerini düşünüyordu.Bedeni elektrik çarpmış gibi irkilmiş ve daha sonrasında tekrar sakin konumuna geri dönmüştü.Kilisede olmanın onu manevi açıdan rahatlatması gerektiğini düşünüyordu ama aksine bir etki göstermişti.İnanç zihninde baskın olmasa bile yüce bir varlığın düşüncesi sadece karanlığı kızdırıp ondan daha iyi olduğunu kanıtlamaya çalışmasına sebep oluyordu.

Renkler birbirine karışıyor ve her şey kızıla boyanıyordu.

"Geç oldu William. Yemek yedin mi? Seninle yeterince ilgilenemediğim için üzgündüm ama Jack Crawford'un yanına gittim. Zavallı Bella'ın ruhu içi dua etmeliydim , Tanrı onu daha fazla acı çektirmeden yanına almalı."

Rahibeler nezaketen olan bir tas çorba ve ekmek vermişler ardından yüzüne bakmadan çekilmişlerdi. Will sadece karnındaki gurultuyu duymamak için yemekten hiçbir zevk almayarak elindekileri midesine indirmiş ve tek kelime etmeden kilisenin daha yalnız olabileceği bir yerine yönelmişti. Hayatı boyunca yemeği vakit kaybı olarak gören biri olarak bu tavrının çorbanın yavanlığı ya da ekmeğin bayatlığıyla alakalı olmadığını biliyordu. Hayatsal fonksiyonlarını yerine getirmekten yeterince hoşnut değildi.

"Yedim. Garip bir çorba ve ekmek parçaları."

Neden detay vermeye ihtiyaç duymuştu bilmiyordu ama Hannibal'ın ona olan ilgisini tek bir kelimeyle çöpe atmak istememişti.

Dudaklarını birbirine bastırarak ona az önce bir kadını İsa gibi çarmıha gerip melek olarak kabul edilmesi için kaburgalarını yardığı için bile deli demeyen adamın bu düşüncelerinin hiçbirinden haberi olmayan birilerinin yanında dua ettiğini hayal etti.

Yoksa bu sadece bir tedavi biçimi miydi?

Ona deli demeyerek onu hafifletmeye çalışmak mıydı?

Yoksa ondan korkmadığını veya onu garipsemediğini düşündürerek aralarında bir bağ mı inşa etmeye çalışıyordu?

Üçüncü cümlesi kısmen doğruydu fakat hangi kısmının nasıl doğru olduğunu bilseydi Hannibal Lecter hakkında neler düşüneceğini sadece Tanrı bilebilirdi.Onun sıradan rahiplerden olmadığını anlamıştı sadece, daha fazlasını değil. Bir süre daha elini parmaklarının içerisinden geçirdi ve ona baktığından emin olduğu Hannibal'ın yüz ifadesini düşünmeye çalıştı.

İfadesiz miydi? 

Küçük bir gülümsemeyle onu rahatlatmaya mı çalışıyordu? 

Kafasının içerisinden onun hakkında ne geçiyordu?

"Yemekte sana katılmayı umut ediyordum ama genellikle kilisenin mutfağıyla aram iyi değildir. Mideme aldığım şeylere genellikle dikkat ederim. Yarınki yemekte bana katılmayı arzu eder misin?"

Will ona buna gerek olmadığını ve yemek yemekten haz etmediğini söylemek istedi fakat Hannibal'ın teklifi oldukça zarif bir şekilde karşısına getirilmiş ve bir balo teklifi gibi lanse edilmişti. Dudaklarını düşünürcesine büzdü ve her şeyin lapa çorbadan daha iyi olacağına karar verdi.

Kafasındaki soru Hannibal'la nerede ve nasıl yemek yiyeceğiydi. 

Sonuçta o rahipti,kilisenin mutfağından yemeden her gün dışarı çıkıyor olamazdı. Yaşadığı yer burasıydı. Kafasını kurcalayan bu soruyu sormak istedi çünkü sessizlik daha da rahatsızlık vericiydi. Normalde bundan rahatsız olmazdı ama kafasına aynı görüntülerin gelmesini ve aynı film şeridini tekrar tekrar yaşamayı istemiyordu.

Lost/HannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin