32.Aspectabund

288 48 10
                                    

"Aspectabund: Duygularının yüzünden anlaşılmasına izin vermek, hislerini dışarı çıkarmak."

Will koridorun sonundaki aralık kapının önünde durmuş, Abigail'ın odasına nasıl giriş yapacağını düşünüyordu. Onun babasını öldürmüştü ve şimdi karşısına geçip orada olduğunu bildiğini ve ağlamayı bırakıp ona her şeyi anlatması gerektiğini söyleyecekti, son yarım saattir düşündüğü üzere bunu kibar bir şekilde yapmanın bir yolu yoktu. Eğer bugün hatırladığı şeyler olmasaydı Hannibal'ın yanında olurdu ve eğer Abigail'la konuşmak konusunda bir endişesi olsaydı çekinmeden ona anlatırdı.

Ama şimdi Hannibal da gözüne Abigail kadar güvenilmez ve tehlikeli gelmeye başlamıştı, eğer hatırladıkları şeyler doğruysa o gece Will ormanda Hannibal'ı takip ederek cinayet mahaline ulaşmıştı. Hannibal'ın olanları görmemiş olması imkansızdı. Ona en başından beri yalan söylüyordu, belki tüm sabah  orada durup Jack Crawford'la olan konuşmalarını dinlemiş ve işler kızışınca ortaya çıkmaya karar vermişti. Hatırladığında ruhsal olarak biraz daha rahatlayacağını düşünmüştü ama şimdi daha çok deliriyormuş gibi hissediyordu.

Hayatında ilk defa birinin gözlerine bakmış, dudakları onun dudaklarına değdiğinde daha fazlası için yanmıştı. Doğduğundan beri insanlarla arasına koyduğu bu sınırın Hannibal Lecter tarafından öylece geçilmesine izin vermiş, ona zihninde dönen en karanlık imgeleri anlatmıştı. Ona her şeyiyle güvenmiş ve onun yanında güvende hissetmişti ama anlaşılan onun yaptığı tek şey Will'i manipüle etmekti ve bunun sebebini bile bilmiyordu.

Garett Jacob Hobbs cinayeti işlediyse Hannibal neden oraya gitmişti? Neden orada dikilmişti?Will dudaklarını oynatıp ona bir şeyler söylediğini hatırlıyordu fakat her şey çok belirsizdi. Belki Melanie'yi o öldürmemişti ama kesinlikle bunu yapanın kim olduğunu başından beri biliyordu ve Will'in hiçbir şey hatırlamamasından kesin bir şekilde yararlanmıştı.

Will onun için sadece buysa neden ona nazikçe dokunmuştu?

Neden onu öpmüştü?

Neden onunla yemek yapmak istemişti?

Bu soruların cevabını dolaylı yoldan bile olsa ona verebilecek olan tek kişi Hannibal'dı. Will her şeyi tam olarak öğrenene kadar sanki hatırlamamış gibi davranacaktı, Hannibal onu bu konuda acımasızca manipüle ettiyse Will de ona aynısını yapabilirdi.

Sonuçta o bir av değildi, her zaman yırtıcı bir avcı olmuştu.

Abigail'ın aralık kapısından içeri sokuldu ve onun yatağının içerisinde oturduğunu gördü. Kollarını kendisine sarmış ve kilisenin penceresinden şimdi oldukça uzak görünen kasabanın ışıklarını izliyordu. Belki de teyzesi Anna ve Howard'ı düşünüyordu.

Will'in içindeki bir ses bir daha onların yanına asla dönmeyeceğini söylüyordu.

Onun bu çaresiz ve solgun hali Will'e kendi küçüklüğünü hatırlatmıştı. 

Fakir bir balıkçı ailesinde tek çocuk olarak dünyaya gelmiş Will doğduğundan beri kazayla dünyaya geldiğine kendi kendini inandırmış ve asla kendi odasına sahip olmamıştı, sadece yalnız kalmak istediğinde kışlık erzaklarını sakladıkları kiler bile sayılmayacak o küçük boşluğa sığınarak bacaklarını kendine çeker ve sessizce gözyaşlarını dökerdi.

Hannibal onun gözyaşlarından öpene kadar hiç şefkat görmemişti.

Bazı geceler çok fırtınalı olurdu ve annesi bu yağmura aldırmadan kapının önüne çıkar, ufukta görünen herhangi bir kayık var mı diye bakardı. Will bu zamanlarda açlığını dert etmez her zaman bacaklarını kendine çekerek babasının o anlarda fırtına içinde ne kadar zorlu durumda olduğunu düşünmeye çalışırdı. Her zaman onun daha kötü durumda olduğuna kendini inandırırdı çünkü o aç olmasına rağmen fırtınalarla boğuşmazken babası ailesinin karnını doyurmak için daha büyük bir endişe içerisine girerken kendi canını kurtarmaya çalışıyordu.

Lost/HannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin