29.Mauvais

281 46 8
                                    

"Mauvais: Kötü, lanetli."

"Teşekkür ederim. Söylediklerinizi en kısa sürede toprağımda deneyeceğim."

dedi Bedelia sıcacık bir gülümsemeyle gübreyle saksıyı ona ileten kadının elindekini almak için çantasını diğer koluna atarak.

Yalnız yaşamanın en büyük faydalarından biri de buydu, kimseye ne zaman nereye gittiği konusunda hesap vermek zorunda değildi bundan da önemlisi biriyle birlikte yaşamanın hükümlülüğünü üzerinde hissetmediğinden kendini çok daha fazla odaklanabiliyordu.

Bahçe işleri kısa sürede meyvesini vermeye başlamıştı, Bedelia eskiden buraların çok çorak olduğunu ve hiçbir şeyin yetiştirilemeyeceğini düşünürdü ama bu doğru değildi. Doğru gübre ve doğru sıcaklıkta burada bile bahçesini donatmayı başarmıştı. Şimdi salatasını yapmak için havuçlarını toplayabiliyor ve eğer şanslı olursa buna birkaç sebze daha ekleyebiliyordu. Kendi hasat ettiği şeyleri yemenin tadını bir kez alınca tat alma duyusunun biraz daha hassaslaştığını ve seçici olmaya başladığını hissedebiliyordu.

Sabah yapacak işleri fazla değildi bu yüzden birkaç bağış meselesi konusunda Jack Crawford'la konuşmuş ve Bella'yı ziyaret etmiş ardından Hannibal'ın ondan istediği notu Litvanya'ya göndermişti. Hannibal'ın kökeninin oradan geldiğini biliyordu ama notu gönderdiği Chiyoh hakkında hiçbir şey bilmiyordu, mesaj şifreli olduğundan ne söylemesi gerektiğini de anlamamıştı. Yakında bu kasabada fırtınanın kopacağı kesindi bu yüzden Hannibal her ihtimali düşünüyor ve hepsine karşı hamlesini yapıyordu. Mason Verger kız kardeşini almak için elinden geleni yapacaktı. 

Bu onun için kız kardeşinden çok daha fazlasına dönüşmüştü, Hannibal Lecter'ı alaşağı etmek için elinden geleni yapacaktı. Kimin kazanacağını ya da bir kaybeden olup olmayacağını bile bilmiyordu tek bildiği kan döküleceği, katliam olacağıydı.

Tepede tek başına soğuk bir şekilde dikilen evine geldiğinden saksıyı yavaşça yere koydu ve çantasının içerisinden anahtarını aramaya başladı, anahtarı eline alıp kapıyı açmak için ağırlığını oraya verdiğinde zaten açık olduğunu gördü. İçini buz gibi bir his kapladı ve kısa süre önce aldığı silahın sapını kavramayı başardı. Elleri belirgin bir şekilde titriyordu ama kendini sakin tutması gerekiyordu, evine kimin girdiğini öğrenmeliydi.

Kapıyı iterek içeri girdi ve silah elinden düşecek gibi oldu. Bunun için fazla çaba harcamasına gerek kalmamıştı çünkü Mason Verger oldukça kibar bir görünümde koltuğuna yerleşmiş ve ona bakıyordu. Yüzündeki yılışık hiç değişmemişti ve Bedelia ona hiç düşünmeden silahını doğrulttuğunda alaycı gülümsemesi kulaklarına kadar genişledi. Onu vurmayacağını biliyordu, belki vuramayacağını.

"Bedelia du Maurier."

dedi bozuk bir Fransız aksanıyla.

"Umarım doğru telaffuz etmişimdir. Üzgünüm Fransızcam düşündüğüm kadar iyi değildir."

Bedelia'nın silahını hala indirmediğini fark ettiğinde kafasıyla bir işaret verdi ve Bedelia'nın arkasında beliren dev cüsse Cordell Bedelia'nın kollarından tutarak silahı elinden aldı. Kafasından onu koltuklara doğru itekledi ve sendelemesini sağlarken Mason ona derin fakat sahte bir üzüntüyle bakıyordu. Hannibal'ın kadın seçimleri epey ilginç olmaya başlamıştı, Will'i görmek için sabırsızlanıyordu.

"Bunu sanırım tezgahınıza koymalıyız."

dedi Cordell kapının önündeki saksıyı alıp kapıyı yavaş bir şekilde kapatırken.

Bedelia onun dokunduğu yerlerin morarmaya başladığını hissetmişti, Mason amaçlarını yerine getirmeye çalışırken gerçekten kimseye acımıyormuş gibi görünüyordu. Kafasında bir palmiye gibi alnına dökülen kumral saçlarıyla dikdörtgen gözlükleri onu ciddi biri gibi göstermiyordu ayrıca Bedelia onun böyle bir endişesi olmayacağından neredeyse emindi. Mason yaşını bilmese bile genç ve pervasız görünüyordu, Hannibal'ın dediğine göre babasının ona milyarlar kazandıran şirketini çok erken bir yaşta devralmıştı ama onca para bile berbat moda anlayışının iyileşmesine yetmemişti.

Lost/HannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin