12.Desbunda

431 62 13
                                    

Desbunda: Utangaçlık hissinden kurtulup rahat hissetmeye başlamak.

Will ve Hannibal yol boyunca hiç konuşmamışlar ve sanki bu konuda sessiz bir anlaşma yapmış gibi doğrudan Hannibal'ın büyük ve ferah odasına çıkmışlardı. Will üzerindeki paltoyu sıcak odaya girdikten sonra çıkarmak istedi fakat bir şekilde üzerinde kalması onu daha rahat hissettiriyordu.

Hannibal garip kokuyordu, sebebinden emin değildi. Onun muazzam bir koku alma yeteneği olduğunu bildiğinden bunu çok sorgulamadı. Tahminen adını bile bilmediği maddeleri sayacak ve onu ağzı açık öylece bırakacaktı. Burnu konusunda iddialı asla olmamıştı. Onun için garip olan kokular Hannibal için oldukça normal gelebilirdi ve Hannibal'a bunu dile getirerek utanmak istemiyordu.

Sabah olanlardan sonra konuşmaları gereken konunun bu olduğundan emin değildi.

Sessiz bir iç çekerek kasabadan uzak kulübesinde Winston ve diğer köpekleriyle geçirdiği zamanı düşündü.

Winston birden o küçük kafasını havaya dikerek garip tıslamalar çıkarır ardından havlayarak kokuyu aldığı yöne koşmaya başlardı, bunun sonucu bazen korkmuş bakışlarla geri çekilen balıkçılar olur bazense Winston gerçekten ölmüş bir hayvan bulurdu. Her seferinde gür bir şekilde havlayarak geri döner ve her şeyden çok sevdiği sahibini peşinden sürüklemeye çalışırdı.

Will o her koşup gittiğinde öldürmeyi hayal ettiği gibi vahşice parçalanmış fakat tuhaf bir şekilde yaşadıkları halinden çok daha sanatsal görünen cesetlerden birini bulacağını düşünür ve sanki onu almaya geleceklermiş gibi tetikte beklerdi. Hayallerinden dolayı onu şeytanın ele geçirdiğini düşünecekler ve kollarından tutup götüreceklerdi.

"Şeytan yanı başında duruyordu ve onu ele geçirmiş değildi. Henüz."

Dolaptan sargı bezi çıkaran Hannibal'ı yorgun bakışlarla izledi. Tüm gece uyuduğunu sanıyordu fakat bu doğru olmamakla birlikte olsa bile uzun sürenin yorgunluğunu üzerinden atması imkansızdı.

Will'in gelişiyle birlikte uğraşmak zorunda olduğu olaylardan şikayetçi durmuyordu, ona nezaketli davranmak ve durumu olabildiğince kolay hale getirmek için elinden geleni yapıyordu. Soğuk havaya rağmen kendi paltosunu alıp onun üstüne örtmek konusunda bir an bile bir tereddüt yaşamamıştı ve bundan da önemlisi ona kafasını daha da karıştıracak tek bir soru sormamıştı. Ne yaptığını ya da yapmadığını bilmesine rağmen onun cinayeti işlemediğinden emin olduğunu söylemişti.

Sabah yaşananlarla yüz sene daha yaşlanmış gibi hissediyordu. Gözünü ovuşturmaya başladığında gözüne saplanan keskin bir ağrıyla içine resmen gömüldüğü koltuğunda rahatsız şekilde kıpırdandı.

Üzerindeki paltoyla koltuğa yayılmış bir biçimdeyken oldukça acınası göründüğünden emindi. 

Saçları dağılmıştı ve titreyen parmaklarını gizlemek için elinden geldiğince çaba sarf ederken son enerjini de buna harcayacak olmanın verdiği rahatsızlık eklemlerini sarıyordu. Gözü korkunç bir şekilde ağrıyor ve uykuyla uyanıklık durumu arasında anlık gidip geliyordu.

Dirseğinden destek alarak gömüldüğü yerden çıkmak istedi fakat Hannibal'ın paltosu sıcaktı.

Olması gerektiğinden daha sıcaktı.

Belki kilisedeki yatağından bile daha sıcak.

Mavi gözleri birkaç saniye odağını kaybetti.

Uyku onu tekrar kollarına almak isterken bir ses onu yarı yoldan döndürdü. 

Uykuyu ona dokunmasını istemeyen bir biçimde kovaladı.

Manevi bir sahiplenme belki.

Belki çok daha azı.

Lost/HannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin