1.Mutterseelenallein

1.6K 115 66
                                    

" Mutterseelenallein: Almanca'dan gelen en duygu yüklü kelimelerden biri. Yalnızlıktan daha yanlız olmak anlamında genellikle göçmenler arasında kullanılan bir duygu durum olarak nitelendirilir. "

Gece tüm yırtıcılığının içerisinde Ay ışığıyla dansını büyük bir yavaşlıkla sergilerken kar taneleri bir balo salonundaki avizelerin kristalleri gibi parlayarak yeryüzüne inişlerini gerçekleştiriyordu. Zaman bu bembeyaz örtünün içerisine karışarak kayboluyor, kapkaranlık gökyüzünü tüm bu sonsuz yolculuk içerisinde bir tiyatro sahnesine çeviriyordu. Kum saati her seferinde tersine dönüyor ve birileri için hayat başlarken diğerleri için bitiriyordu.

Her şey mutlak bir sessizliğe gömülmüşken William Graham'in zihninin içerisinde kanlar ve ölü bedenler birbirine karışarak geceyi yırtarcasına haykıran acı çığlıkların sadece beyninde yankılanmasına sebep oluyordu.

Beyninde kopan fırtınanın aksine çevrenin sessiz olması gerçeklikle bağını her geçen saniye daha çok koparmaya niyetleniyordu. Üşüyeceğini düşünürken birden kendini burada bulmuştu. Sanki küçük bir düşünce kıvılcımı ondan izin almadan alevlenmiş ardından Will'i peşinden sürüklemişti.

Gecenin bu saatinde dışarı tek başına dolaşmaması gerektiğinin farkındaydı ama evinde şöminenin başında dururken zihninin içerisindekileri dizginlemesi düşündüğünden çok daha zor hale geliyordu.

 Her şey korkunç bir karanlığa gömülmüşken temiz havanın ve köpeklerinin seslerinin onu daha güvende hissettireceğini düşündüğü için evinde ısınmak yerine saçlarının arasına düşen kar tanelerinin biriktirdiği bembeyaz topakların arasından bata çıka yürümeyi seçmişti. Ayakkabısının altındaki deliği yamamış olsa da hala çıplak ayaklarıyla kara basıyormuş gibi hissediyordu ve bunun dünyadaki en rahat ve en rahatsız edici his olma onurunu aynı anda yaşadığını söyleyebilirdi.

Kalın bile sayılmayacak ceketinin ceplerine ellerini sokarak yürümeyi sürdürürken zihnindeki imgeleri bembeyaz karın içerisine gömmeye çalıştığı için kendini beyazın masumluğunu kirletiyormuş gibi hissetse de zamanında bu sessizliğin kızıl bir örtüyle süslendiğini görmüştü.

Çünkü savaş renk ayırt etmezdi, silahlar kime doğrultulduğunu önemsemeden yere düşen bedenlerin mimarı olmaya devam ederdi. İnsanoğlu kendine en büyük vahşeti bahşeden varlıktı.

Çığlıklar ve kanlı bedenler bu sefer çok daha büyük bir mide bulantısını peşinde getirerek Will'in başına dayanılmaz bir ağrının saplanmasına sebep oldu. Şakaklarını uyuşan parmaklarıyla ovdu ve kendini zihninden soyutlamaya çalıştı. Çoğu insan bunu ortamın kendisinden soyutlanmak ve zihniyle baş başa kalmak için denerdi ama Will bunun olmaması için her şeyi yapabilirdi.

Hayatında kendini bu kadar çukurda ve yalnız hissettiği çok az zaman olmuştu,Winston bacağına sürtünüp sahibini bu düşüncelerden inatla çıkarmaya çalışmasaydı belki bu karanlığın ağırlığıyla yanından geçtiği çam ağacına tutunarak gözlerini kapatmayı seçebilirdi.Titreyen parmaklarıyla Winston'un yumuşak tüylerini okşadı,genzinden çıkarak sıkıntılarının bir kısmını onunla birlikte dışarı atmayı umduğu nefes neredeyse havada donuyordu.Kafasına kaldırdığında okyanus mavisiyle buz mavisi arasında ton değiştiren gözleri gecenin karanlığıyla bütünleşti ve içine işleyen soğuk korkunç gecenin ona sunduğu çam ağaçlarıyla kaplı ormanla birleşirken bir kez daha eve dönmesi gerektiğini hatırlattı.Yüzüne doğru uçuşmaya başlayan kar taneleri şimdi hızlanmış ve rüzgardan güç alarak büyük bir fırtınanın kapılarını aralamıştı.Will nadiren indiği kasaba ziyaretlerinden birini yakın zamanda gerçekleştirdiği için oldukça mutluydu çünkü kar tüm gece boyunca şimdi olduğu gibi yükselen bir hızla yağmaya devam ederse kasabaya giden yol kapanabilirdi.

Lost/HannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin