Lillian uyandığında güneş tepedeydi ve vücudunun her yanı sızım sızım sızlıyordu. Christian'ın sözlerinin ne kadar doğru olduğunun farkına henüz varıyordu genç kız. Yine de yaptıklarından pişman değildi. Hayatında hiç tadamayacağı müthiş bir zevki paylaşmıştı onunla. Şimdi önlerindeki tek sorun birlikte geçirecekleri diğer tüm anlarda aralarında geçenler hiç yaşanmamış gibi davranmak olacaktı. Bu da aşılamayacak bir problem değildi. Christian her zamanki pislik tavırlarını devam ettirecek ve Lillian da buna karşılık altta kalmayacaktı ve sorun kendiliğinden çözülecekti. Lillian mutlu bir şekilde gerinerek gülümsedi ve yatakta doğruldu.
Pencere kenarındaki koltukta oturan Christian'ı görünce korkuyla küçük bir çığlık attı ve örtüleri tutup üstüne çekti.
"Senin burada ne işin var?" diye sordu sinirle. Christian alayla gülümseyerek cevap verdi.
"Ah, lütfen Lillian... Seni bütün gece çıplak görmemişim gibi davranma. Yoksa unuttuğunu varsayacağım."
"Bak... Hiçbir şeyi unutmuş değilim. Ama gündüz vakti odama böyle dalamazsın. Herkesin bilmesini istiyorsan o ayrı konu tabi. Seninle bir anlaşma yaptık biliyorum, ama şu anda bunu istiyor olamazsın. Öyle değil mi?"
Son sözü eklerken tereddütlüydü. Hafifçe kaşlarını çatarak sorması Christian'ın bunu anlamasına sebep oldu. Kocaman bir kahkaha attı. Ama çok kısa sürdü. Hemen kendisine gelip yanıt verdi.
"Ah Lilly... Ben bunun için her zaman hazırım canım. Bunu sen de anlayacaksın. Ama şimdi endişelenmene gerek yok. Bunun için burada değilim. Şu anda odana kimse gelmeyecek ve benim burada olduğumu kimse bilmiyor. Sana elimi kesme numarasının işe yaradığını söylemek için gelmiştim. Ama kendi çapımda değişiklikler de yaptım. Belki bilmek istersin?"
Lillian endişeyle Christian'ın yüzüne baktı. Ondan gelebilecek her türlü tehlikeye açık konumdaydı.
"Nasıl değişikliklerden bahsediyoruz?" diye sordu tereddüt ederek.
Christian gülümseyerek,
"Elimi bardağın camıyla senin kestiğini ve benim de burada kurban durumunda olduğumu söyledim." dedi.
Lillian yataktan fırladı. Christian'ın karşısına dikildi.
"Sen ne yaptım dedin?" diye sordu sinirle.
"Sana söyledim Lillian. Beni senin kestiğini söyledim."
Christian şimdi açık açık sırıtıyordu. Lillian Christian'ın yüzünün ortasına çakma güdüsüne hâkim olamadı ve yumruğunu kaldırıp ona doğru hamle yaptı. Ama Christian hızlıydı. Yumruk kendisine değmeden önce onu durdurmuştu ve kızı kendisine çekmişti.
"Lillian... Buna gerçekten de inandın mı? Senin bunu yapıp sağ kurtulamayacağını bu evdeki herkes bilir. Yani... Seni kandırdım." dedi Christian gülerek.
"Alçak herif!" dedi Lillian kısık sesle. Sonra da hala Christian'ın kolları arasında durduğunu fark edip sıyrılmaya çalıştı. Ama Christian izin vermedi. Lillian kaşlarını kaldırıp Christian'a baktı.
"Senin derdin ne? Eğer beni şimdi bırakmazsan bütün gücümle bağırırım ve tüm evi ayağa kaldırırım. Beni anlıyor musun Christian?"
Christian cevap vermedi. Bunun yerine dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Lillian anında karşılık verdi. Olabilecek en hararetli şekilde öpüştüler ve bunun bir şekilde sona ermesi gerektiğini hatırlayan Lillian sonunda zorla da olsa Christian'ın kollarından sıyrıldı.
"Christian bu şekilde olmaz. Gündüz birilerine yakalanma riskimiz oldukça yüksek. Gerçekten... Buraya ne için geldin?" dedi nefes nefese. Tek elini göğsüne koymuş kendisini yatıştırmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGARLA GELEN
Historical FictionLillian Bennet, sosyetenin en havalı ve en olaylı Leydisi idi. Bir erkek kadar serseriydi ama içinde kimsenin bilmediği, derin yaralar gizliydi. Aşkı onun hem kaderi, hem de lanetiydi... Damien Christian Maine ise aile yadigarı zekası ve yakışıklılı...