Akşam yemeğini kızlar tek başlarına yediler. Christian çalışma bahanesiyle yemeğe inmedi. Lillian ise olanları Catherine'e anlatmadı. Onunla ilgili her şeyi içine attığı gibi bunu da kendisine sakladı. Yemekten sonra iki kız bir süre ertesi gün yapacaklarını planladılar ve daha sonra odalarına çekildiler.
Lillian odasına girdiğinde kendisini bekleyen yeni yakıldığı belli olan şömineye yaklaştı ve birazcık ısınmaya çalıştı. İçindeki titremenin geçmediğini, bunun yeterli olmadığını görünce sabah Christian'ın aldığını gördüğü içkiden bir bardak almak üzere aşağıya indi.
Salon boştu. Bu yüzden rahatladı ve gidip büfenin önünde eğildi. Kapaklardan birini açıp içinden bir bardak aldı. Sonra da içkileri gözden geçirmeye başladı. Son derece seçkin markaların ürünlerinden bir stokla karşı karşıyaydı. Şu anda içini ısıtabileceğini düşündüğü tek şey viskiydi. Bardağını ağzına kadar doldurarak ayağa kalktı.
Odasına geçmek üzere kapıdan çıkarken Christian ile karşı karşıya kaldı. Christian önce Lillian'a, sonra elindeki dolu bardağa, sonra tekrar Lillian'a bakarak,
"İyi akşamlar Leydim," dedi.
"İçki içmek için geç bir saat değil mi?"
Lillian önce cevap vermeden yukarı çıkmayı düşündüyse de sonra kendisini zorlayarak karşılık verdi.
"İstediklerimi yapabileceğimi düşünüyordum. Tabi makul oldukları sürece... Bunda yanlış olduğunu düşündüğüm bir şey yok, Lordum. İzninizle odama çıkmak istiyorum."
Christian geri çekildi.
"Tabi... Buyurun." dedi.
Ve Lillian arkasına bile bakmadan merdivenlerden yukarı çıktı.
Christian o son basamağı da çıkana kadar arkasından baktı. Elbisesinin dar kesiminin saklayamadığı şekilli kalçalarının salınışını iç çeke çeke seyretti. Tamamen gözden kaybolunca ise salona gidip kendisine bir içki doldurdu ve o da odasına döndü.
Lillian gün aydınlanırken geniş penceresinden içeri sızan güneş ışınları ile huzurlu uykusundan uyandı. Uyuyamayacağını düşünmüştü ama gözlerini kapattığı anda hemen uykunun kollarına teslim olmuştu. Uykusunu tamamen almıştı ve dinç hissediyordu. Yine de henüz kimsenin uyanmadığını düşündüğünden yatağından ayrılmadı. Biraz daha tembellik yapmanın kimseye bir zararı dokunmazdı. Zaten bugün yeterince yorulacağı için şimdi dinlenmeliydi.
Catherine ile birlikte terziye gidip davetlerde giymek üzere birkaç yeni elbise siparişi vereceklerdi. Bu iş oldukça zaman alıcıydı. Provalarla geçecek bir günün ardından ayakta durmak bile zor olurdu. Kendisi için değil ama Catherine için mutluydu. Eğer o bu kadar istekli olmasaydı Lillian bu sezon Londra'ya gelmezdi. Üstelik Christian ile de yüz yüze olmak zorunda kalmazdı.
Güneş iyice yükseldikten sonra Lillian'ın kapısı usulca açıldı. Elinde sıcak su taşıyan bir hizmetçi içeri girdi. Lillian'ın uyanmış olduğunu görünce utanarak başını önüne eğdi.
"Günaydın Leydim," dedi titreyen bir sesle.
"Banyo yapmak isteyeceğinizi düşündüm. Sizin için küveti hemen hazırlarım."
Lillian kızın kendisinden bu kadar çekinmesine şaşırdı. Bu küçük kıza biraz güven aşılayabilmek için sıcacık gülümsedi.
"Çok teşekkür ederim. Buna memnun olurum. Bu arada adını öğrenebilir miyim? Sana hitap edebilmem için bir isme ihtiyacım var, değil mi?" dedi ve yine gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGARLA GELEN
Ficción históricaLillian Bennet, sosyetenin en havalı ve en olaylı Leydisi idi. Bir erkek kadar serseriydi ama içinde kimsenin bilmediği, derin yaralar gizliydi. Aşkı onun hem kaderi, hem de lanetiydi... Damien Christian Maine ise aile yadigarı zekası ve yakışıklılı...