ON ALTINCI BÖLÜM

2.2K 133 9
                                    

Lillian ve Catherine gelenleri karşılamak için antreye çıktı. İkisi de gelenlerin Belford'dan olduğunu biliyordu. Lillian içinde hafif bir rahatsızlık hissederken Catherine kendi adına seviniyordu. Christian ile yüzleşmesi belki de tamamen yarım kalmıştı. Araya girecek evlilik ve düğün işleri Christian'ın aklını yeterince oyalarken Catherine'den uzak kalmasını sağlayabilirdi. Ayrıca bu konuşmayı ailesinin yanında yapmayacağını umuyordu. Bu yaptığı ile onların önünde yüzleşmek istemiyordu. Onları utandırmak üzere olduğunu onların öğrenmesine gerek yoktu.

Lillian ve Catherine antreye çıkarken Christian'da merdivenlerin başında göründü. Lillian ile göz göze geldiler ve ikisi de başını yere eğdi.

Hampton kapıyı açtığında Christian daha aşağıya varmamıştı bile. Kapının önünde bekleyen dört meraklı ve şaşkın yüz, kapı açıldığında daha da merakla doldu. Özellikle de Elizabeth ve Alice'in yüzündeki merak görülmeye değerdi. İçeri alındılar ve arkalarından da birkaç uşak bavullarını taşımak için dışarı çıktılar.

Christian sorumlu bir ev sahibi olarak onları çok iyi karşıladı.

"Hoş geldiniz." diyerek her biriyle tek tek kucaklaştı. Lillian da bu evin müstakbel hanımı olarak aynı ilgiyle Christian'ın yanında yerini aldı. Sanki şimdiden evlenmişler gibi davranmak Lillian için çok doğal ve doğru gelmişti. Catherine'in muzip bakışlarla kendisini izlediğinin de pekâlâ farkındaydı. Ona akıllı durmasını öğütleyen bir bakış attı. Catherine ise omuz silkerek annesine koştu. Onu çok özlemişti ve şimdi burada olduğu için bunun tadını çıkarıyordu. Sonra annesinden ayrılıp babasına bir bakış attı. Belford Dükü kızına tek kaşını kaldırmış gülümseyerek bakıyordu. Catherine annesinden ayrılıp babasına da aynı sıcaklıkla sıkıca sarıldı. Bu karşılamadan sonra Christian herkesi salona davet etti.

Bir süre Christian'ın işleri ve Belford ile ilgili sohbet ettikten sonra asıl konuya geldiler.

"Aslında buraya bize bugün gönderdiğiniz not üzerine geldik." diye açıklama yaptı Belford Dükü. Diğer hepsi de başını salladı. Christian babasının gözlerine baktığında orada her şeyi bildiğini anlatan bir ifade yakaladı ve bakışlarını üst üste attığı bacaklarına indirdi. Bu konuda ne söyleyebilirdi ki?

"Biz de zaten geleceğinizi tahmin etmiştik." dedi. Lillian Christian'ın bu konuda sıkıntı çektiğini anlayarak kontrolü kendi ellerine almaya karar verdi. Zaten Christian'dan yaptığı hatanın arkasında durmasını beklemek kadar yanlış bir şey olamazdı.

"Bu kadar çabuk geldiğiniz için teşekkür ederiz. Notta da belirttiğimiz gibi Christian ve ben evlenmeye karar verdik. Sizin de izninizi alacağımızı umarak bunu kısa süre içinde halletmek istiyoruz. Fazla hazırlığa gerek yok. Fazla kalabalık ve şatafatlı olmasını da istemiyoruz. Sizinde bunun böyle olmasını isteyeceğinizi düşündük."

Konuşmasına ara verip Christian'a bir göz attı. Christian ile ikisi adına konuşuyordu fakat bunların hiçbirini daha önce aralarında konuşmamışlardı. Hepsi kendi düşüncelerinin özetiydi. Christian suskun kalmaya devam ediyordu.

Alice dayanamayarak içinde kalan soruyu sordu. Aslında herkesin aklındaki soru buydu.

"Peki ama neden bu kadar acele ediyorsunuz? Ve birbirinize karşı ateş püskürtürken birden bire ne oldu da evlilik gibi ciddi bir kararın eşiğindesiniz?"

Lillian yine Christian'ın konuşmayacağını bildiğinden cevap verdi.

"Anne... Bunun bir önemi var mı? Eğer bir açıklama istiyorsan ben Christian'ı kendimi bildim bileli sevdim. Burada kaldığımız süre içinde birlikte anlaşabileceğimiz bazı konular bulduk ve... Ve şimdi evlenmek zorundayız. Lütfen... Lütfen daha fazla konuşmayalım."

RÜZGARLA GELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin