DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

3K 175 18
                                    


Arabada Christian kendi başına otururken kızlar karşısına oturmuştu. Lillian anlaşıldığı kadarıyla Catherine'e bir şeyler anlatıyordu. Catherine de bundan çok keyif alıyormuş gibi gülüyordu. Christian ne konuştuklarını duyamıyordu. Duyabilse bile dinlememesi gerektiğini biliyordu. Ama elinde olmadan merak ediyordu. Bu kızın hakkında konuştuğu ve kardeşinin bu kadar eğlendiği konu ne olabilirdi? Düşünmemeye çalıştı. Düşünmek istemiyordu. Daha düne kadar bu kızın rahatsız edici varlığını unutmuştu ve şimdi Lillian isimli büyük sürpriz, hayatının orta yerine pat diye inivermişti. Böyle olmaması gerekiyordu. Yanlış olan bir şeyler vardı bunda.

Bir saat sonra uyuşan bacaklarını açmak ve ihtiyaçlarını karşılamak üzere mola verdiler. Kızlar hana girerek dinlenmek istediler. Christian da bunu kabul etti. Onlar handa otururken kendisi de dışarıda atların bakımı ile uğraşan uşağın başında bekliyordu.

Aynı babası gibi o da atları seviyordu. Belki de babasından genetik mirasın yanında kişilik özelliklerini de almıştı. Evinde kendisine ait çok küçük de olsa bir ahırı vardı ve burada üç tane iri, güçlü ve güzel atı vardı. Bunları kazandığı ilk para ile almıştı. O yüzden her biri kendisi için çok değerliydi. Her şeyleri ile özellerdi. Cinsleri, renkleri, muazzam güçleri...

Atlar hazır olunca kızları arabaya davet etmek üzere hana girdi. Kızlar bir masada oturmuş, teneke maşrapalardan buradan henüz göremediği bir şeyler içiyorlardı. Ama ne içtiklerini anlaması çok uzun zamanını almadı. Yaklaştığında sürahinin içindeki altın rengi sıvıyı gördü. Görmesi ile sinirlerinin tavan yapması bir oldu. Kızlar bira içiyorlardı ve gözlerindeki ışığa bakılacak olursa bunu bir süredir yapıyorlardı. Yanlarında ise yılışık tipli bir herif vardı. Adam Lillian ile konuşmaya çalışıyor, kız ise bariz bir ilgisizlikle tüm çabalarını geri çeviriyordu. Adamın burnunu kırmak için güçlü bir istek duydu Christian.

Uzun adımlarla masaya yanaştı ve adamın üzerine doğru eğildi.

"Bir sorun mu vardı acaba?" diye sordu.

Işıldayan gözlerini Christian'a diken Lillian adamın yerine cevap verdi.

"Herhangi bir sorun yok Christian. Biz de bu genç beyefendiyle sohbet ediyorduk sadece."

Christian kızgınlığını belli etmeyerek,

"Bu beyefendi ile daha önceden tanışıyor muydunuz Lillian?" dedi.

Kız cevap verirken eğleniyordu.

"Hayır, burada tanıştık. Bu beyefendiyi daha önce hiç görmedim hayatımda."

Bu cevap genç adamın tavan yapmış sinirlerini daha da yükseltti. Hangi düşüncesiz daha yeni tanıştığı bir adam ile itibarını tehlikeye atarak aynı masada oturup içki içer ve sohbet ederdi ki? Bunu ancak Lillian gibi bir kız yapardı. Bu kadar umursamaz olan tek kişi ancak oydu.

Genç adam masada oturan tanımadığı adamı kolundan tutarak kaldırdı ve sertçe kapıya doğru ittirdi.

"Buradan hemen defol, git! Yoksa başına geleceklerden sadece sen sorumlu olursun."

Catherine doğrularak abisinin kolunu tuttu.

"Christian sen ne yapıyorsun? Zavallı adam sadece bize eşlik ediyordu. Kaba davranmak için hiçbir sebebin yok!"

Catherine bu kadar telaşlı iken Lillian'ın kılı bile kıpırdamıyordu. Hatta gözlerinde eğlendiğini gösteren yıldızlar parlıyordu. Bu Christian'ı daha da sinirlendiriyordu.

Kız kardeşine dönerek öfke ile ona çıkıştı.

"Sen kendi işine bak! Bu adam burada oturamayacağının gayet farkında! Sizin soylu olduğunuzu anlamak işten bile değil. Sizin itibarınızı tehlikeye attığını da biliyor ve siz buna yol veriyorsunuz. Üstelik ucuz bir handa bira içip sarhoş oluyorsunuz. İkiniz de dayağı hak ediyorsunuz. Şimdi buradan kalkın ve arabaya gidin. Beni bekleyin."

RÜZGARLA GELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin