Balkondan içeriye kolunda Lillian ile birlikte girince kendisine ilgi gösteren, hatta ağzının içine düşmek için can atan kadınlar bakışlarını üzerlerine dikti. Sosyetede pek çok skandalla adı duyulan ve hiçbirinde kendisini kötü hissetmeyen Lillian bile bu yoğun bakışların etkisi ile utandı. Gözlerini yere dikerek kimse ile yüz yüze gelmemeye çalıştı. Ama er ya da geç birilerinin yollarına çıkacağı açıktı ve ilk yanlarına gelen Slavery oldu. Christian ile bakışmamaya çalışarak Lillian'ın önüne geçti.
"Leydim sizinle ilgilenmeme izin verir misiniz lütfen? Bu gece için sizin özel uşağınız olmaktan büyük zevk duyacağım." dedi. Aklınca az önceki yerini geri alma niyetindeydi. Christian içinden aptal herif diye söylendi. Lillian'ın cevap vermesine bile izin vermeden söze kendisi atıldı.
"Nişanlımla ben devralana kadar ilgilendiğin için teşekkür ederim Slavery! Fakat artık gözden kaybolsan iyi olur. Çünkü seni onun yanında bir daha görmek istemiyorum!"
Bu çıkışı üzerine hem Lillian'ın hem de Slavery'nin gözleri fal taşı gibi oldu. Slavery kendini toparlayabildiğinde konuşmaya çalıştı.
"Ni-ni-nişanlı mı dediniz?"
Lillian da yüzünü Christian'a döndü.
"Evet, nişanlım dedim Slavery! Bunda anlaşılmayacak ya da şaşılacak ne var? İki insan birbirini sever, uygun olduğunu düşünür, nişanlanır ve evlenir! Bundan daha doğal ne olabilir ki?"
Adam yüzüne sahte olduğu her halinden belli olan bir umursamazlık maskesi yerleştirdi.
"Haklısınız, Lordum. Sanırım kabalık ettim. İlk tebrik eden ben olmak isterim. Lütfen mutluluk dileklerimi kabul edin." dedi.
Christian sadece başını sallamakla yetindi. Slavery acıyla bakan gözlerini Lillian'a çevirip elini dudaklarına götürdü. Küçük bir öpücük kondururken,
"Leydim," diye mırıldanabildi. Sonra da arkasına bile bakmadan yanlarından ayrıldı. Adamın hayalleri birkaç dakika içerisinde yeniden inşa edilmemek üzere yıkılmıştı.
Yine yalnız kaldıklarında Lillian öfke ile Christian'a döndü.
"Demek insanlar birbirini sever, nişanlanır ve evlenir öyle mi?"
Christian omuz silkti.
"Bizim durumumuzda bu sadece tek taraflı işliyor canım ama yine de daha uygun bir açıklama yapılamazdı değil mi?"
Lillian Christian'ın kolundan elini çekti.
"Kendine bu kadar fazla güvenmesen iyi olur. Nefret ve sevgi arasındaki çizgi çok incedir ve benim sana olan duygularım inan sevgi çizgisini çoktan aşarak nefrete döndü. Yani bu durumda hangi yöne dönersen dön bu kural bize işlemiyor!"
Christian yine omuz silkti.
"Bu da sorun değil. Evlilik için buna da gerek yok. Bazı insanlar birbirlerini tanımadan, bilmeden evleniyorlar. Bizim de onlardan biri olduğumuzu farz et."
Lillian isyan etmemek için kendisini zor tutuyordu. Slavery'nin uzaklaştığı yöne dikti gözlerini. Eğer bu insanları biraz olsun tanıdıysa, ki yedi senedir hepsiyle haşır neşirdi, dedikodu bir grip salgını gibi hızla yayılırdı. Christian ile olmayan nişanlarının haberi kısa sürede bütün salon tarafından duyulurdu.
Christian'ın kollarına tutunmuş, öylece zamanın geçmesini beklerken Catherine yanlarına ulaştı. Yüzünde dehşete düşmüş ve şaşırmış bir ifade vardı. Zaten böyle bir haber karşısında daha farklı bir ifade ile karşılaşacağını beklemiyordu Lillian. Derin bir nefes alarak kendini Catherine'den gelecek sorulara karşı hazırladı. Genç kız da zaman kaybetmeden sorgulamaya başlamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGARLA GELEN
Fiksi SejarahLillian Bennet, sosyetenin en havalı ve en olaylı Leydisi idi. Bir erkek kadar serseriydi ama içinde kimsenin bilmediği, derin yaralar gizliydi. Aşkı onun hem kaderi, hem de lanetiydi... Damien Christian Maine ise aile yadigarı zekası ve yakışıklılı...