Third Session

492 57 246
                                    

🎶Bölüm şarkısı🎶
One Direction - Does He Know

"-gözlerini başka tarafa çevirirken yakaladım

-ama yüzündeki gülümsemeyi saklayamazsın

-tutmaya çalıştın, ama gördüğümü biliyorsun

-tüm bu küçük şeyler seni sen yapıyor"

× × × × ×

Çalan telefonumu duyunca nefesim kesildi. Dean'in seans saati gelmişti, ve sekreterim onun geldiğini haber vermek için arıyor olmalıydı. Telefonu hızla açıp kulağıma götürdüm.

"Evet?"

"Biraz daha kibar olun bay Novak."

Telefonun ucundaki ses, özlemini duyduğum adamın sesiydi. Sekreterimden başka kimsenin arayamadığı bu hattı o aramıştı. Evet, sanırım bu sekreterimi de kafaya almıştı.

"Bay Winchester?"

"Resmi olarak ilk telefon görüşmemiz."

Gözümü devirdim. İlki bundan çok daha özeldi, ama hatırlatmaya da niyetim yoktu.

"İçeri gelebilir miyim?"

Boğazımı temizledim.

"Sizi bekliyorum."

Telefonu kapatıp heyecanla bekledim. Bekleme salonu ve odam arasında sadece birkaç basamaklı bir merdiven vardı. Ama süre gittikçe uzuyordu, ya da ben saniyeleri saydığım için bana öyle geliyordu.

Sonunda kapı açıldığı zaman istemsizce gülümsedim. Kapıyı çalmadan içeri girmesi ilk zamanlar canımı fazlasıyla sıkacak bir durum olurdu, ama haftada yalnızca bir kez, 50 dakika görebildiğim yüzünün özlemi yüzünden bu ayrıntılar artık umrumda bile değildi.

Dean içeri girer girmez gözlerini kıstı ve elleriyle yüzünü kapattı. Birkaç homurdanma duyduğum zaman pencereye baktım. Güneş ışıkları içeri her zamanki gibi giriyordu, tatlı bir gün batımıydı.

"Sorun nedir?"

Ellerini yüzünden çekip gözlerini kısmaya devam etti.

"Doktor, göz alıcı görünüyorsun."

Gülme dürtümle savaşmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Bu adam beni gülümsetecek yolları mutlaka buluyordu.

Mini şovu bittikten sonra aynı koltuğuna oturdu ve gülümsedi. Çok dinç görünüyordu, geçen haftaki bitik halinden eser yoktu. Saçlarını çok güzel bir şekilde taramıştı. Gözünün altında da morluk yoktu. Asıl göz alıcı görünen oydu.

"Merhaba Dean. Nasılsın diye soracağım ama, cevabını fiziksel bir şekilde aldığımı düşünüyorum."

Gülen yüzünü ve bakımlı halini ima ediyordum.

"Hayır, cevabını henüz fiziksel olarak almadın."

Bel altı göndermelerine şimdiye kadar alışmış olmam gerekirdi, ama alışamıyordum. Her seferinde heyecana kapılıyordum.

Ama bu sefer güçsüz bir şekilde gülmemeliydim. Arsızca gülümsediği zaman kaşlarımı çattım. Gülümsemesi soldu ve kaşlarını kaldırarak beni süzdü.

 Gülümsemesi soldu ve kaşlarını kaldırarak beni süzdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Unprofessional Love | DestielHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin