1. Bölüm

5.2K 285 142
                                    

"Jeon Jungkook"
"Jeon Jungkook"

Sarışın genç kafasını ellerinin arasına alıp yere çöktü 'delirmek üzereyim' diye içinden geçirdi. Etrafta kimseyi göremiyor, sadece uzaktan gelen sesleri duyuyordu ve o ses ona tek bir şey söylüyordu, Jeon Jungkook.

***

"Her şeyi çok fazla kafana takıyorsun, muhtemelen sosyal medyada gördüğün veya yolda duyduğun bir isim falandır."

Hoseok, arkadaşı Jimin'in ciddi bir psikolojik tedavi görmesi gerektiğini düşünüyor ama onu kırmamak için bir şey demiyordu.

Sürekli geldikleri kafenin en arka masasına oturmuş ve diyette oldukları için filtre kahve alıp yanına, diyette olduklarını unutup, çikolatalı pasta sipariş etmişlerdi.

Hoseok pastayı yerken Jimin telefonunu çıkartıp Twitter'da gezinmeye başladı. #/rüyamda etiketiyle atılan yüzlerce tweet olduğunu görüp yeni bir akım olduğunu fark etti.

"İnsanlar rüyalarını anlattığı yeni bir akım başlatmış."

Hoseok tüm dikkatini pastaya verdiği için arkadaşını geçiştirir gibi elini sallayıp "sen de yaz rüyanı belki bilen biri çıkar da kafayı yemekten kurtuluruz."

Aslında saçma ama bi o kadar da mantıklı olan fikir Jimin'in aklına yatmıştı. Hem en fazla ne olabilirdi ki?

- Twitter -

@/ pjm

Jeon Jungkook kim ya #rüyamda adını duyuyorum sürekli

🔄 2 ❤️ 27

🗨️ @/ taetae
Biz nereden bilelim senin bilmen gerekiyor

***
- 3 yıl sonra -

***

"Hala anlamıyorum ben, rüyanda görüyorsun ve gerçekleşiyor şaka gibi."

Tae cips paketinden aldığı bir avuç acılı cipsi ağzına atıp yutmadan konuşmaya başladı.

"Üç sene önce ilk duyduğunda da aynısını demiştin, Joon. Başka cümleler bulman gerek biraz kitap okumaya ne dersin?"

Namjoon yanında duran yastığı alıp yerde oturan Tae'ye attı.

"O kitapları senin koca ağzına sokmama ne dersin?"

Jimin konuşulanlardan tamamen uzak bir konuya odaklanıp sinirlerine hakim olmaya çalışarak dişlerini sıkıp konuştu, ne kadar anlaşılır olduğu muamma tabi ki "Evime her gelişinizde birbirinize bir şeyler firlatmaktan ve tüm dağınıklığı bana bırakıp gitmekten vazgeçin artık. Ayrıca Hoseok nerde kaldı?"

Büyük evin salonunda oturan ve farklı konulara gergin olan üç kişi kapının dağılmasıyla tüm dikkatlerini oraya verdi.

Tae yerinden zorla kalkıp, ağzı cips dolu olduğu için dedikleri çok anlaşılmasa da, konuşmaya çalıştı.

"Eğer gelen Hoseok ise onun güzel yüzünü yumruklarımla morartırım. Sanki bilmiyor anahtarın saksının altında olduğunu."

Namjoon, Tae'nin duymayacağına emin olduğu kısık ses tonuyla 'gelenin o olup olmadığını bilmeden sinirleniyor, doktora gözükmesi lazım bunun.' diye mırıldandı.

Kimsenin bilmediği bir şey vardı, o da Tae'nin nefes alma düzeninden kapı çalma ritmine kadar Hoseok'u çok iyi tanıdığıydı. Yanılmamıştı, gelen Hoseok'tu.

Sinirini yutup 'hoşgeldin' bile demeden içeri geçip az önce kalktığı yere tekrardan oturdu.

Hoseok elindeki cips ve çikolata dolu poşeti koltuğun kenarına koyup Jimin'in yanına oturdu.

"Telefonda anladığım kadarıyla yorum yapmak istiyorum, geçen seneye kadar bu kadar büyük olayları görmüyordun ama artık dünyayı etkileyen olaylar bile görmeye başladın öyle mi?"

Jimin hafifçe başını aşağı yukarı sallayıp gözlerini kapattı. Derin derin nefesler aldıktan sonra konuşmaya başladı, "Bilmiyorum artık ne yapmam gerektiğini. Bunun sonu neye varacak tek bir fikrim bile yok."

Namjoon oturduğu yerde doğrulup dirseklerini dizlerine dayadı ve ciddi bir ses tonuyla yorumunu yaptı.

"Aslına bakarsan bunu avantaja çevirebilir, olacakları öncesinden yetkililerle paylaşabilirsin."

Tae de Namjoon gibi sırtını dikleştirip cips paketini kenara bıraktı.

"Bencillik gibi düşünme ama bundan hem sen kârlı çıkarsın hem de kötü olayları engellersin."

Jimin olanlara anlam verememeye devam ediyordu.

"İyi de ben zaten bunları sosyal medya hesabıma yazıyorum, bakmak isteyen ordan bakabilir."

Hoseok 'hayır' anlamında başını salladı.

"O değil, evet bu sana geniş bir kitle kazandırdı ama biz devlete çalışmak gibi bir durumdan bahsediyoruz. Eğer bir yangın görüyorsan öncesinden anlatırsın ve en başından hallolur gibi."

Bu olay Jimin'in aklına hiç yatmamıştı. Aklında bir sürü soru işaretiyle günlerdir gezip duruyordu. Arkadaşlarına bile anlatmaya çekiniyordu bazı rüyalarını. İçinden sürekli 'ya delirdiysem ve her şey benim hayal ürünümse' diye geçiriyordu.

"Bence olayların başına inmek şu an yapılacak en mantıklı şey, Jimin. Üç sene oldu kısa bir zaman değil."

Arkadaşları arasında bu tip konuları en çok Namjoon ciddiye alırdı ve yine öyle olmuştu. Ciddiye almış, olabildiğince mantıklı fikirler üretmeye başlamıştı.

Tae ise gülerek cevapladı,
"Biz psikiyatrist değiliz ki çocukluğuna inelim."

Hoseok ilk kez Tae'ye katılmayarak Namjoon'u onayladı.

"Aslında haklı, böyle rüyaları ilk ne zaman görmeye başladın, ilk ne gördün, hatırlıyor musun?"

Jimin başını kaldırıp gözlerini kapattı ve düşünmeye başladı, hayal gibi bir şeyler hatırlıyordu ve aklına gelenleri mırıldanarak arkadaşlarıyla paylaşmaya başladı.

"İlk önce sadece bir isim duydum."

Arkadaşları dikkati dağılmaması için bir şey demeden devam etmesini beklediler.

"Sadece bir kez değil, beş veya altı kez aynı isim yankılandı kulağımda. Kim söyledi veya neredeydim bilmiyorum."

Sonra gözlerini açıp tek tek bütün arkadaşlarına baktı.

"Beyaz bir oda ve sadece ses."

Tae olanları kafasında canlandırıp bir soru yöneltti ve tekrardan meraklı gözler Jimin'e döndü.

"Peki isim neydi?"

"Jeon Jungkook"

******

Öncelikle gelip okumaya başlayan herkese teşekkür etmek istiyorum, umarım okumayı bırakmaz ve sonuna kadar benimle ilerlersiniz 💖

Ayrıca aslında fic değil, au konusu olduğunu bilmenizi isterim, tesadüfen gördüğüm bir tweete karşıma çıktı ve fikir sahibinden izin alıp yazmaya başladım.

Kitabın konusu bana ait değil, konuyu bulan kişinin Twitter hesabı,
@ laviliy

Takip ederek destek olabilirsiniz.

Umarım konunun hakkını vererek ve beklentilerinizin aşağısına düşmeden olayları, kafamda dönüp duran kurguları en güzel şekilde sizlere aktarabilirim

💜

Dream Glow   ' Jikook 'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin