3. Bölüm

2.5K 227 185
                                    

Jungkook yarım saattir uğraştığı gitarın akorları olmayınca sinirle duvara fırlatıp bağırdı.

"Siktiğimin gitarı madem olmayacaksın ne diye uğraştırıyorsun beni!"

Ondan yaşça daha büyük, fiziksel olarak daha küçük olan arkadaşı Jungkook'un bu hareketine çok şaşırmamış, önünde duran kağıtlardan başını kaldırıp bakmamıştı bile. Masanın başında bir şeyler yazıyor, beğenmeyince silip tekrar yazıyordu.

Jungkook yanında duran sandalyeye otururken arkadaşına seslendi,
"Yoongi, bana bir gitar almak zorundasın."

İstediği sözleri tam olarak bulamayan genç, sinirine sinir katmamak için derin nefesler alıp Jungkook'a baktı.

"Bir gitar almak senin milyon dolarlık servetlerini bitirmez kalk kendin al."

"Hah! Doğru bazen zengin olduğumu unutuyorum."

En sonunda Yoongi de pes edip gri, kare şeklinde gözlüğünü çıkarttı ve büyük stüdyoda kendine rahat bir yer bulup oturdu.

Şarkı sözü yazmak zordu, özellikle bu şarkı rap tarzında oluyorsa.

"Şu mesaj attığın rüyacı çocuktan cevap gelmedi mi?"

Jungkook alayla gülüp cebinden telefonunu çıkarttı.

"Ölsem üzülür gibi bir halin var, hyung."

"Bana servetinden bir şey bırakmazsan üzülürüm sadece."

Jungkook, kendisinden daha zengin olduğu halde onun parasında gözü olan arkadaşını umursamayıp sosyal medya hesabına girdi. Bütün bildirimleri sessizde olduğu için girip bakmadan mesaj gelip gelmediğini görmesi imkansızdı.

"Soru işareti atmış."

"Sen aptalsın, o senden daha aptal anlaşılan."

Jungkook anlamaz gözlerle karşısında oturan gence baktı, gerçekten bu sefer ne aptallığı olduğunu merak ediyordu.

"Bakma bana öyle, sen de onun tweetini ona attın ve bir şey söylemedin."

Kaşlarını kaldırıp anladığını belli eden bir ifadeyle,
"Benim ondan bir açıklama beklediğim belli."

Yoongi alayla başını onaylar şekilde sallayıp oturduğu yerden kalktı ve küçük buzdolabına ilerledi. Alkol alması gerekiyordu, vücudu uyuşmaya başlamış haldeyken şarkı sözü yazmak daha kolay oluyordu.

Dolaptan iki kadeh ve büyük cam şişeyi çıkarttı. İki bardağa da eşit miktarda döktükten sonra birini Jungkook'a uzattı.

Jungkook elinden kadehi alıp arkadaşına baktı.

"Seninle romantik bir akşam yemeği eşliğinde bu kırmızı şarabı içmeyi çok isterdim ama maalesef erkeklerden hoşlanmıyorum."

Yoongi vazgeçmediği, ve asla vazgeçmeyeceği huyunu tekrar ortaya çıkartıp konuştu. İğneleyici konuşmaya bayılıyordu, belki de mesleğinin getirdiği bir alışkanlıktı.

"Zaten tüm erkekler de senin için can atıyordu."

"Erkeklerin benim için can atması demişken şu an Jiminle mesajlaşıyoruz, anlatsın bakalım nasıl görmüş beni."

"Jimin?"

Jungkook yazdığı son mesajı da gönderdikten sonra telefon ekranını kilitleyip masaya bıraktı.

"Rüya gören."

Pjm: ?

Jeonjk: ne? Rüyanı soruyorum.

Dream Glow   ' Jikook 'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin