15. Bölüm

1.4K 146 19
                                    

Yoongi'nin sağlıklı bir şekilde evine dönmesi iki gün sürmüştü. Bu iki gün içinde Jungkook hastaneden ayrılmamış, Jimin ise hem bu zor anlarında yalnız bırakmak istemediği, hem de Jungkook' görmek istediği için okulundan geri kalan zamanları onlarla geçirmişti. 

Şimdi yedi kişi birden Yoongi'nin evinde oturuyorlardı. Evinde değil, küçük saray yavrusunda. 

''Şu çorbayı içer misin artık? Bir bebeğim olsa anca bu kadar mızmızlanabilirdi.''

Jin, Yoongi'ye sıcak tavuk çorbasını içirmeye çalışırken oldukça gergin gözüküyordu. 

''Sabahtan beri yemediğim bir siz kaldınız zaten, kazadan ölmedim ama mide fesatından her an ölebilirim.''

Jungkook salona elinde bira şişesiyle girince ''Ölemezsin,'' demişti. ''Bana lazımsın.''

Tae Jungkook'a ve elindeki biraya bakıp ''Çok içmiyor musun?' diye bir soru yöneltince Jin, ''Azaltmış hali bu.'' diye cevap vermişti. 

Namjoon ve Hoseok aralarında bir şeyler konuştuktan sonra Hoseok başını salladı ve ayağa kalkıp ''Biz gidelim artık,'' dedi. ''saat geç oldu.''

Tae ve Jimin de onları onaylayıp ayağa kalkarken Jungkook Jimin'e ''Sen kalsana.'' demişti. 

Jungkook yanındayken verdiği kararları uygulamak zordu, çok zordu. 

''Ben mi?'' dedi şaşkınca. 

''Tae'ye soracak halim yok ya,''

Herkes gülerken Tae kaşlarını çatıp, ''Ben ne alaka ya?'' diye sormuştu. 

Jungkook cevap vermek yerine omuz silkince Tae ceketini giyip ''Pis işlerine beni alet etme.'' dedi. 

Namjoon araya girip, ''Pis işler konusunda Jimin'den alışkın olman gerekiyor.'' diyince kaşlarını çatma sırası Jimin'e geçmişti. 

''Asıl şimdi ben ne alaka?'' 

Yoongi Jin'e belli etmeden çorbayı sehpaya bırakmıştı. Diğerleri zaten onları unutmuş gibiydi ve Jin tepki vermeden aralarında atışanları izliyordu. 

''Ne demek ne alaka?'' Hoseok Namjoon'un arkasından başını uzatıp Jimin'e bakmaya başlamıştı. 

''Hiç inkar etme, o yavru köpek bakışınla bize her şeyi yaptırıyorsun.'' 

''Ee,'' Jungkook araya girme ihtiyacı hissetmişti. ''Burda kalmandan bahsediyorduk.'' 

''Rahatsızlık vermeyeyim?'' 

O sırada Jin de ayağa kalkmıştı. ''Tamam o zaman siz ikiniz Yoongi'nin yanında durursunuz. Ben gidiyorum.''

***

Jimin üzerini değiştirdikten sonra Jungkook'u aramaya başladı.

Jungkook, bahçede sigara içiyordu.

"Selam," diye mırıldandı yanına otururken.

"Selam," Jungkook başını çevirip Jimin'e bakınca kaşlarını çattı. "Neden ceket giymedin? Böyle üşürsün."

"Hava soğuk değil ki,"

Jungkook ikna olmamıştı.
"Olsun," yanlarında katlı duran ince pikeyi alıp Jimin'in sırtına örttü. "Fark etmeden üşüyebilirsin."

Jimin pikenin bir ucundan tutup Jungkook'un da ısınmasını sağlarken gülümsemişti. "Beni düşündüğün için yani?"

Jungkook da Jimin'e bakıp gülümserken "ne alakası var?" demişti. "Hasta olursan bakamam, o yüzden."

Dream Glow   ' Jikook 'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin