16. Bölüm

1.4K 155 44
                                    

Neden bu şarkıyı seçtiğimi bölümün sonlarına doğru anlayacaksınız.

Ayrıca, yine iki bölüm arka arkaya atmak istemiştim ama hafta sonu bölüm atacağıma söz verdim ve belki diğeri yetişmez diye bunu daha fazla bekletmek istemedim...

Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim, iyi okumalar.

***

Jungkook'un adını bile duymadan tam bir hafta geçmişti.

Havalar ısınmaya başlamıştı ve bu da demek oluyordu ki festivaller başlayacaktı. Bol bol içki ve eğlence de beraberinde gelecekti.

"Beş gün dört gece," dedi Namjoon hevesle.

Dört kişilik arkadaş grubunda her sene aksatılmadan yapılan etkinliği konuşuyorlardı.

Tae de en az Namjoon kadar heyecanlıydı. "Bu sefer büyük çadır kiralayalım."

Aslında Jimin'in de hoşuna gidiyordu bu, sadece bir haftadır Jungkook'u düşünmekten kendini alamıyordu.

Hoseok başını telefonundan kaldırıp arkadaşlarının konuşmasına dahil oldu, "evet, geçen sefer senin yüzünden," parmağını Tae'ye doğrulttu. "Jimin üçümüzün üstünde yatmak zorunda kalmıştı."

Jimin aklına gelen anıyla gülümsemişti, evet olmuştu öyle bir şeyler.

"Benim için de çok güzel bir deneyim değildi," dedi gülümsemesinin eşliğinde.

Hoseok tekrar telefonunda bir şeylere baktı, "Ben sadece üç ders kaçırıyorum, siz?"

Jimin'in aklına Jungkook gelmişti... "İlgileneceğim son şeyi sordun bana şu an."

"Siz hala konuşmadınız mı?"

"Hayır Tae, nasıl konuşabilirim ki?"

Jimin filtre kahvesini bitirdikten sonra konuşmaya devam etti.

"Ne diyeceğim? Durduk yere sana soğuk yaptım ve şimdi hadi barışalım, mı diyeyim?"

Namjoon bu konuda tüm ayrıntılara hakimdi ve en mantıklı yorumu hep o yapardı. "Neden uzatıyorsun ki? Özlediğin her halinden belli oluyor."

Jimin'in buna verebileceği bir cevabı yoktu. O yüzden konuşma sırasını Hoseok devraldı. "Zaten Jungkook tüm bunları bilerek seninle bir yola çıkmak istemişti, onun için sorun olsa senden en başından uzak dururdu."

Jimin kendini dış dünyaya tamamen kapatmış gibiydi. Başını masaya koyup gözlerini kapatırken "Jungkook'u özledim," diye mırıldanıyordu.

Tae gozlerini devirdi, "hiç anlamamıştık oysa."

***

"Hayır, tüm güneş gözlüklerimi sen orda kaybet diye yanıma almayacağım."

Jimin bir yandan çantasını hazırlıyor, bir yandan da telefonun diğer ucundaki Hoseok'a laf anlatmaya çalışıyordu.

"Tamam!" diye bağırdı en sonunda pes ederek. "Kapat şu telefonu sana da alıyorum."

Çantasının fermuarını çekmeden çekmecesinden birkaç gözlük alıp kutularına koyduktan sonra onları da yerleştirdi ve işte hazırdı.

Evin alt katına inip kapının yanında duran deri ceketini aldı ve girişteki aynadan kendine baktı. Her zamanki gibi, kendini beğenmedi. Bir haftadır kötü rüya görmüyor olmasına rağmen uyumuyordu.

Her anında Jungkook'u düşünüyordu...

Ne yapıyordu, nasıldı, kimlerleydi...

Dream Glow   ' Jikook 'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin