Gözlerimin alıştığı bu kampüse bu haftaki son gelişimdi. Yarın stajım başlayacaktı. Heyecanlı olsam da şu an bunu düşünecek durumda değildim. Dün geçirdiğim güzel günden sonra bugün onu görmek için sabırsızlanıyordum.
Kampüs bahçesinde ilerlerken her zamanki banklarında oturduklarını görünce ben de geçen sefer oturduğum ağacın yine dibine bağdaş kurmuş oturuyordum. Gözlerim onlara kaydığında o kızların yine onlarla olduğunu gördüm.
O kız hala Hazar'ın yanındaydı. Ama Hazar yine dalmış, konuşulanları duymuyor gibiydi.
Yine beni görmüyordu.
Ama biliyor musunuz dostlarım? Bu sefer sorun değildi.
Dün birbirimize baktığımız o kısa saniyeleri bir ömür içimde yaşatabilirdim.
Moralimin bozulmamasının bir sebebi ise kızın bakışları ona kayarken Hazar'ın umrunda bile değildi.
Tahmin ettiğim gibi bir şey olmamasını diledim. Sanırım ona yürüyen kızlardan biriydi. Kulaklığımı takıp laptobuma dikkatimi verdim.
Ama ne dikkat! Gözlerim istemsizce ona kayıp duruyordu. En sonunda pes edip gözlerimi yine ona diktim.
Tabiki bana baksa süper olurdu! Bir insanı göz göze gelmek nasıl bu kadar mutlu edebilirdi?
İşte o durumdaydım dostlarım. 4 yıl sonra yenilenmiş gibi hissetmiştim. Ve bu sadece saniyeler süren bir bakışmayla olmuştu.
"Defne!" İsmimin oldukça yakından yüksek sesle söylenmesiyle gözlerimin takip ettiği Hazar bakışlarını sesin geldiği yöne çevirmişti. Onun bakışlarını takip ederek hemen yan banklarında oturan Hayal'i görmüştüm.
Bilerek bu kadar yüksek sesle bağırdığına adım kadar emindim.Ona soran gözlerle bakınca suçlu gibi gülümseyip daha kısık bir sesle 'Gelsene' demişti.
Kafamı olumsuz anlamda sallayıp ona iyiyim bakışları attıktan sonra kafasını sallayıp yanındaki arkadaşlarına döndü. Onun önüne dönmesiyle ben de gözlerimin bakmayı en sevdiği yere bakışlarımı çevirdiğimde onunla göz göze geldim.
Onu bana bakarken yakalamıştım. Gözlerini benden çekmiyordu. Tanımış olabilir miydi?
Tabiki olabilirdi üstünden sadece bir gün geçmişti.
Şaşırdığımı çok belli ediyor olmalıydım. Çünkü ben ellerimi hareket ettirmekte zorlanıyordum. Gözlerine bakmaya devam ederken onu çağırmış olmalılar ki gözlerini benden çekti.
Çekmesiyle beraber hızla laptobumu çantama koydum. Beremi tekrar kafama geçirdiğimde neden bu kadar acele ettiğime anlam veremedim. Ya da neden kalkıp gitmiştim?
İnanın bilmiyordum dostlarım. Panikten ne karar verdiğimi bilmiyordum. Hayal benim kalktığımı görünce bedenini tamamen bana döndürmüştü. Onların bankına hiç bakmadan hızla çıkışa yöneldim.
"Defne! Ben geldim!" Uzandığım koltukta hafifçe doğrularak Hayal'e baktım.
"Hoş geldin!" 32 diş sırıtmam hoşuna gitmiş olacak ki o da sırıtmaya başladı.Amerikan mutfağımıza girdiğinde ben tekrar eski pozisyonuma dönüp tavanı izlemeye başladım.
"Nasıl hissediyorsun bakalım?"
"Küçücük bir şeyden bile umutlanabildiğim için salak olduğumu düşünmemeye çalışıyorum.Onun dışında harikayım!" Diyerek güldüm.
İstediğim gibi umutlanacaktım umrumda bile değildi.
"Okuldan çıkarken arkandan baktığını gördüm ben de." Söylediği şeyle ayaklanacakken üstümdeki yorgana takılıp yere düştüm.
Hayalin kahkahaları her yeri kaplamaya başladığında bağırdım.
"Ne gördüm dedin!?"
"Sen giderken arkandan bakıyordu."
"O zaman artık beni tanıyor sayılır demek bu." Kendi kendime söylediğim şeyle mutlu olmuştum. Beni tanımıştı! O güzel gözleri beni izlemişti. İçimdeki mutluluğu tarif edemezdim.
Uzun zamandır istediğim bu dileğim gerçek olmuştu. Kendimi oldukça mutlu hissediyordum. Koşar adımlarla Hayalin yanına varıp ona sıkıca sarıldım.
üzüme vuran soğuk esintiyle derin bir nefes almıştım. Kışın bu güzel zamanları tenimi ürpertse de sıcak hissediyordum. Çıktığım şirketten adımlarımı hızlandırarak uzaklaştım.
Stajım başlayalı birkaç gün olmuştu ve oldukça iyi gidiyordu.
Tek amacım kafeye yetişmekti. Bugün cumaydı ve onu görmeyeli uzun zaman olmuştu. En azından gözlerimin onu görmek isteyeceği kadar.
Gözlerimi telefonumdaki saate indirdiğimde saatin dokuz olduğunu görmemle yüzüm asıldı.
Kaçırmıştım işte.Geç kalmıştım.
Umursamadan hızlıca yürümeye devam ettim.
15 dakika sonra nefes nefese kalmış şekilde kafenin kapısının önündeydim. Dışardan atlı kovalamış gibi gözüktüğüme emindim. Derin bir nefes alarak içeri girdim.
Duyduğum sesle yer yerinden oynadı dostlarım. Kalbimin hızı beni korkutacak kadardı. Karnımdaki kasılmaları saymıyordum bile.
Onu gördüğüm an bitmişti işte. Yine aynısı olmuştu.
Arka plan bulanıklaşmıştı. Ve tek bir odağım vardı. Hazar.
Gözlerimi her zaman oturduğum masaya döndüğümde dolu olduğunu görüp kapının hemen yanındaki boş bir masaya oturdum. Gözlerimi asla ondan alamıyordum. Görmeyeli daha mı yakışıklı olmuştu? Yoksa ben kendimi mi kaptırıyordum? Bu kaptırmamış halim mi?
Şarkı bitince herkesle beraber alkışlamaya katıldım. Hazar kalktığında bara yöneldi. Sanırım bir şeyler içecekti.
Onu izlemeye devam ederken yanına gelen sarışınla düşünememeye başladım.
Bu kız okuldaki kızdı.
Kaç yıllık arkadaşları bir kere bile izlemeye gelmezken bu kız kimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ GÜZELİ
Short Storysıcak bir aralık gecesi ıslatır yanmış tenimi yaklaşır o güzel bedeni kendisi yakamoz güzeli