Bölüm 10

12 2 0
                                    


 Son kez yaptığım maketi düzeltip gerinmeye başladım. Sağıma dönüp baktığımda Hazar bir şeyle uğraşıyordu.

Önündeki malzemelere odaklanmış ilgilenirken o kadar tatlı gözüküyordu ki...

Aramızdaki mesafenin azlığını görüp derin bir nefes aldım. Önüme dönüp kahvemden bir yudum daha aldım.

"Hüso" sesiyle Hazar'a döndüm. Elinde yapmış olduğu insan maketiyle kendimi tutamadan kahkaha atmaya başlamıştım ki.

Aklıma gece üç olduğu gelip elimi ağzıma bastırdım. Gözlerimi kapayıp kafamı arkamdaki yatağa gömdüm. O ise gülüyordu.

Sakinleşip ona baktığımda hala gülüyordu. Ben de kızarmış olmalıydım.

"Bu saatte bana kahkaha attıramazsın!" Yapmacık sinirle söylediğim şeyle güldü.

"Bir şey yapmadım ki. Çocuk parkımın ne kadar güzel olduğunu mutlu bir çocukla gösterebilirim diye düşündüm." Gülerek yaptığı açıklamadan sonra Hüso'yu kaydırağa bıraktı.

Kayan Hüso ve saçma yüzüyle tekrar gülmeye başladım.Gülerken dengemi kaybedip yana düştüğümde Hazar kahkaha atmaya başladığında hızla toparlanıp ellerimi ağzına koydum.

Hala kahkaha atıyordu.

"Hazar!" Hafif kısık söylerken ben de ondan farksızdım. Benim halimi görüp kahkahasını artırınca bu sefer ona yaklaşıp elimi daha çok bastırdım.

Dostlar, vitesi çok mu ileri atmıştık?

Ben onu iterken o da geriye düşünce sırt üstü yerde uzanıyordu. Ve ben de onun üzerinde Ellerim hala ağzındaydı. Aramızda mesafe vardı. Ben daha çok dizlerimin üzerindeydim. O ise dizlerimin arasında. Elim ağzından kayarak kendi ağzıma gelmişti. Kahkahalarımı dindirmek çok zordu.

Sakinleştiğime inanıp ona döndüğümde gülmekten yüzü kızarmış olan suratı yarım ağız gülerek bana bakıyordu.

Doğrulup dirseklerinin üstünde durmaya başlayınca aramızdaki mesafe azalmıştı. Gülüşüm yavaş yavaş durmuş.Gülümsemeye dönmüştü.

"Beni bu kadar güldürmemeliydin." Kısık çıkan sesimin titrememesini sağlamıştım.

"Bence seni hep böyle güldürmeliyim."

Dostlarım, umarım birazdan Hayal beni uyandırmaya gelmez. Eğer bu rüya çıkarsa birkaç sene kendime gelebileceğimi düşünmüyorum.

Yüzümdeki kızarıklıkla ona bakmaya devam ettim. Sonra hala üstünde olduğunu fark edip ayaklandım. Gözlerim tekrar makete döndüğünde Hüso'yu görmezden gelmeye çalışarak inceledim.

"Çok teşekkürler Hazar. Sayende iki günlük işi çok daha kısa sürede tamamladım."

"Sana söylemiştim. Ama sen benimle dalga geçmiştin."

"Yeteneklerini küçümsediğim için çok üzgünüm." Derken gülüyordum.

"Artık seni kovuyorum. Yarın nasıl uyanacaksın? Saat dört oldu." Hazar yerden hızlıca kalktı.

"Hem kovuyorsun hem de düşünüyormuş gibi yapıyorsun." Kınayan bakışlar attıktan sonra çıkardığı eşyalarını cebine atmaya başladı. Gülerek biraz daha atışırken dış kapıya sessizce geldik.

O montunu giyerken onu izliyordum.

"Gerçekten teşekkürler Hazar. Hem proje için hem de bu kadar güzel vakit için." Dememle ayakkabısını giymiş olan Hazar bana döndü.

"Asıl konuşmak için geç kalan benmişim." Anın şokuyla ağzım açık kalırken

"İyi uykular." Diyerek hızlı adımlarla merdivenden inip uzaklaştı.

Dostlarım ben mi yanlış duymuştum? Ağzım hala açık şekilde odama girdiğimde yatağın üzerinde gördüğüm beresiyle gülümsedim.

Onu benden biraz zor alırdı.



 Alarmın sesini duyduğum gibi yüzümü buruştursam da aklıma gelen güzel anılarla şapşalca sırıtmaya başladım.

Mırıldandığım şarkıyla gerinerek yataktan kalktım. Gençlik filmlerindeki kızlar gibi güne başlamıştım. Sadece beş saatlik uykuyla olsam bile keyfim oldukça yerindeydi.

Yatağın dibindeki minderlere gülümseyerek bakıp yüzümü yıkamaya gittim. Şarkı mırıldanmaya devam ediyordum. Ve yüzümdeki gülücükler eksik olmuyordu.

"Valla bu sefer hayırdır diye sormayacağım. Çok açık zaten." Hayal'in sesini duymamla yüzümü kuruladıktan sonra ona sarıldım. Birlikte salona girip mutfağa yöneldik. Benim sayemde onun da modu yükselmiş gibiydi. Hepimiz gibi o da yoğundu.

Hızlıca kahvaltımızı yaptıktan sonra odama dönüp ne giyinsem diye düşünürken aklıma gelen- çıktığı yoktu gerçi - Hazarla tereddüte girdim.

Acaba uyanabilmiş miydi? Staja geç kalırsa onun için oldukça kötü olacağını biliyordum.

Gönderilen: Hazar

Günaydın! Uyanabildin mi?

Mesajı gönderip dolabımın başına geri döndüm.

Kazağımı düzelttikten sonra aynanın karşısından çekildim. Çok büyük olmayan halka küpelerimi takmaya başladım.

Neredeyse on dakika geçmiş hala mesaj gelmemişti. Küpelerimi takıp telefonumu elime alıp panikle Hazar'ı aradım.

Kapatmak üzereyken açılan telefonla yüzüme bir gülümseme yayıldı.

"Hazar!" Hafif sitemli sesim ona ulaşınca uykulu sesiyle gülümseyiverdim.

"Sana da günaydın Defne."

"Geç kalacaksın. Uyuya mı kaldın?" Sorduğum şey sonrasında bir kaç saniyelik bir sessizlik oldu.

"Siktir!" Toparlanma sesini duyunca paniklemesine güldüm.

"Hazırlan hemen sen. Sonra konuşuruz." Hala koşuşturma sesini duyabiliyordum. Bu da gülmemi sağlıyordu.

"Hayatımı kurtardın. Arayacağım seni."

Onu onayladıktan sonra telefonu kapattım.

Dostlarım birkaç hafta önceye kadar izlemekle kaldığım çocuğu daha demin aramış üstüne azarlamıştım. Ama beni durdurabilecek hiçbir şey yoktu.

Dört yılın acısını çıkarıyordum...




YAKAMOZ GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin