Yavaşça yanına yaklaşıp kafamı göğsüne yasladığımda oldukça heyecanlıydım. Uzun süre sonra yakınlaşacağımızı hissetmek bile beni heyecanlandırmıştı.
Ellerimi de beline sardığımda onun kasıldığını hissettim.
Bu iyi bir şey miydi? İyi olmalıydı. Kötü olan şey ellerinin bana değmemesiydi. Artık beni istemiyor muydu?
Tanıdık bildirim sesini duyduğumda kaşlarım çatılırken Hazar ellerimi üstünden çekip doğruldu.
Buraya kadardı. Beni istemiyordu. Üstelik başka biri mi vardı?
Gözlerimin dolmaya başlamasıyla eski yerime geri döndüm.
"Bir işim çıktı." Duymamış olmayı diledim. Lütfen gerçek olmasın dedim. Ya da tahmin ettiğim iş olmasın dedim.
"Cerenle mi?" Ellerime bakarak kurduğum cümleyle ortamda bir sessizlik olmuştu. Gözlerim dolu doluydu. Bu halimle beni görmesini istemiyordum.
"Telefonumu mu karıştırıyorsun?"
Kafamı hızla kaldırıp gözlerinin içine baktım. Halimi görmüş olmalı ki çatılı kaşları biraz daha gevşese de hala çatıktı.
"Buna mı takıldın?"
"Evet. Buna takıldım Defne. Birbirimize güvendiğimizi düşünüyordum."
Ona güveniyordum zaten. Hem de hiç olmadığı kadar. Sadece yaşananların üst üste birikmesi böyle bir sonucu doğurmuştu.
Titreyen sesimle cevap vermemek için biraz beklerken o kafasını iki yana sallayarak ayağa kalktı.
"Sana güveniyorum." Sesimle yerinde durup tekrar koltukta oturan bana döndü.
"Böyle mi güveniyorsun bana Defne?" Anlam veremiyormuş gibi olan ses tonu beni öfkelendiriyordu. Daha fazla dayanamazdım. Hızla ayağa kalkıp konuştum.
"Bana dokunmak istemeyen, hatta yanıma bile yaklaşmaya çekinen sevgilime mi? Evet böyle güveniyorum." Yüksek sesle söylediğim şeylerden sonra kaşları daha da çatılmıştı?
"Ne?"
"O günden sonra bana yaklaşmadığına göre seni etkileyemedim demek ki. Bunu bana söylemeye çekiniyor olabilirsin. Hiç sorun yok Hazar." Geriye adımlarken konuşmaya devam ettim.
"O anlaştığın Cerenle benden daha iyi anlaşıyorsun gibi gözüküyor. Bu kadar sık işiniz çıktığına göre."
"Ben seni tutmayayım." Gözlerim dolu söylediklerimle bana ilerliyordu.
"Defne."
"Açıklamak zorunda değilsin gerçekten Hazar. Yeterince utanç verici zaten." Söylediklerim komikmiş gibi gülmeye başladı. Tamamen neşeli bir gülüş değildi. Sinirli olduğunu hissedebiliyordum.
"Beni ne hale soktuğunu görmedin mi Defne!" Üzerime gelmeye devam ederken olduğum yerde durdum. Biraz da o konuşmalıydı.
"Sana dokunmak için ölüp ölüp diriliyorum." Biraz daha kısık sesle söyledikleriyle kalbim hızlanmıştı.
"O Gün sana dokunduğumda kendini geri çekmen, yüzüme bakmaman. Bunlardan rahatsız olduğunu düşündüm." Cevap bekler gibi bana bakarken heyecanla atıldım.
"Sadece utandım. İlk defa böyle bir şey yaşadım." Söylediklerimle yüzü iyice gevşemişti.
"Bu yanlış anlaşılmalar yüzünden mi senden mahrum kaldım?" Yumuşak sesi içimi ısıtırken bene yaklaşıp beni duvara yaslamış elini belime koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ GÜZELİ
Short Storysıcak bir aralık gecesi ıslatır yanmış tenimi yaklaşır o güzel bedeni kendisi yakamoz güzeli