Bölüm 8

14 2 0
                                    


 Yani ben kimseyle konuşmak istemiyor diye bunca yıl uzaktan izlediğim çocuğu yanlış mı anlamıştım. Her şey tam tersi miydi?

Ona cevap verecekken telefonumun çalmasıyla gözlerimi telefonuma indirdim.

"Efendim Hayal?"

"Beş dakikaya ordayım güzelim."

"Tamamdır." Sessizce kurduğum cümleyle telefonu kapattım.

Hazar bana soran gözlerle bakınca Hayalin varmak üzere olduğunu söylediğimde toparlanıp arabaya ilerlemeye başlamıştık.

Yolculuk oldukça sessiz geçmişti. Kafeye vardığımızda inmek için ısrar etsem de o evimin önüne bırakmak istediğini söylemişti.

"Geldik." Diyerek önünde durduğumuz az katlı apartmana baktım. Sonra ona döndüm.

"Çok teşekkür ederim.İyi akşamlar."

"Ne demek. İyi akşamlar." Demesiyle arabanın koluna uzanıp kapıyı açtım. Bir daha bu cesareti bulamazdım. Aniden vaz geçip kapıyı açık bırakarak Hazar'a döndüm.

"Konuşmak için çok mu geç kaldım?" Diyerek ona masum bakışlarımı attım. Hayır demesine çok ihtiyacım vardı. Ona baktığımda eskisi gibi yüzüne gülen bir ifade gelmişti.

"Biraz gecikmeli oldu tabi." Oyunbaz sesiyle konuşmuştu.

"Bunu geç kalmadın olarak algılıyorum."oyunbaz sesime güldüğünde ben de güldüm.Son kez ona bakıp arabadan indim.

Hızlı adımlarla apartmana girdim. Birilerine çok ihtiyacı vardı. Çok belliydi. Yardıma ihtiyacı vardı.

Üniversitedeki ilk iki senemde Hazar'ı gördükten sonra sadece bir sevgilim olmuştu. Ama çok uzun sürmemişti. Bir şey hissedemediğimi fark edip ayrılmak istediğimi söylemiştim. Hazarın da sevgilileri olduğunu görebiliyordum.

Ama ne olursa olsun gözümü ondan ayıramıyor, merak ediyordum. Onun gülüşüyle gülüyor, içime huzur doluyordu. Sırıtmasıyla otuz iki diş sırıtmaya başlıyordum. Uzaklara bakıp hayallere dalıyordum. Rüyalarımda görmeye çalışıyordum.

Karşılıklı oturup sohbet edelim, o bana gülsün, ben ona güleyim istiyordum. Beni düşünsün, birbirimize sarılarak mutlu edelim istiyordum.

Bunların temeli dört yıl önce başlamıştı. Ve her gün artarak devam etmişti.

Ve yaşadığım son üç buçuk haftada bazı istediklerim, hayalini kurduklarım oluvermişti. Bu benim için o kadar heyecan vericiydi ki. Hayallerimin gerçek olmasına hiç şahit olmamıştım. Bu yüzden bu harika hisle mutlu olmama engel olamıyordum.

O harika günün üzerinden geçen zamanlarda staj ve ev arası mekik dokumuştum. Uykusuz gecelerim olmuştu. Yetiştirmem gereken projeler, çalışmam gereken dersler ve işler. Bu yoğunluk ve stresin arasında sadece birkaç gün öncesinde yaşadığımız olayları hatırlayıp enerji toplamıştım.

Ve yine cuma gününe adım atmıştık. Onun çıkmasına daha çok olmasına rağmen erkenden kafeye gitme isteğiyle dolmuştum.

Bunun iki sebebi vardı. Birincisi Ömerle konuşmak istiyordum. İkincisi onu göreceğim için heyecanlıydım ve yerimde duramıyordum.

İki gün sonraya yetiştirmem gereken bir proje olmasına rağmen hazırlanmak için dolabımın karşısındaydım.

Projeyi yok sayıp bugünü kendime adamak istiyordum.

Hazırlandıktan sonra berelerimin olduğu yere gelmemle otuz iki diş sırıtmaya başladım. Berem hala ondaydı. Kalmasında hiçbir sakınca yoktu tabiki.





 Kafeye adımımı atıp masama ilerledim. Çoğunlukla boş olması beni sevindiriyordu. Masaya ilerlerken gözlerim Ömer'i arıyordu.Barın arkasında Ömer'i görmemle şaşırması beni güldürdü.

O hızla içeri geçerken ben masaya oturup montumu çıkardım.

Yanıma iki çayla gelen Ömer'i beklemeye başladım.

"Bu sefer erkencisin." Derken çayları masaya bırakıp tam karşıma oturdu.

"Hiç işim yoktu bugün. Erken gelmek istedim."

"İyi yapmışsın.Nasıl gidiyor?"

"Gayet güzel. Senin?" Gayet güzel Ömer.

 "Bayağı güzel benim de. Bizimkiyle aran nasıl?" Demesiyle utangaçça gülümsedim.

"İyi anlaştık gibi geliyor."

"Uzun zamandır bu kadar sık gülmüyordu. Yine gülerek geldiğinde nerden geldiğini öğrenmek için kıstırdım."

Bir saniye. Tamam beraberken oldukça çok gülmüştük. Eskiye dönmüş gibi hissetmiştim hatta. Ama geçen gün derken hangi günden bahsediyordu?

"Nereden geliyormuş Ömer?"

"Zar zor ağzından laf aldım.Bu kadar kolay söyleyemem." Yaptığım stresle hızlıca konuştum.

"Ne istiyorsun?" Düşünüyormuş gibi yaptı.

"Bazen buraya yanında bir kızla geliyorsun." Diyerek bana imayla bakınca kahkaha attım.

"Hayal mi?" Diyerek gülmeye devam ettim.

"İsmi Hayal mi? Çok güzelmiş." Demesiyle kahkahalarım devam etti. Benim bu halimi görünce o da gülmeye başladı.

"Uzun zamandır gelmiyor da bir ara yine mi gelse?" Bu sefer utangaçça söylediği şeyle kopmuştum. Söyleyiş şekli çok komikti. Gülüşümle çoğu kişinin bakışı bize dönerken kendimi toparladım.

"Tamam anlaştık."

"Söyle artık!" Dediğimde imayla gülüp baktı.

"Senin yanından geliyormuş işte." Başka birinin adını söylememesiyle rahatladım. Beraberken çok güldüğümüzü biliyordum zaten ama bunu başka birinden duymak beni mutlu etmişti.

"Sohbetiniz daim olsun." Duyduğum sesle kalbim yine kendini belli ederken, gözlerim 'sonunda!nerede kaldın?' Der gibi hemen onu bulmuştu.

O ise hafif çatık kaşlarıyla bize bakıyordu.

"Hoş geldin kardeşim.Geç otur ben de işe döneyim." Diyerek Ömer yanımızdan ayrılıp gitmişti. O ise bana bakmaya devam ederek karşıma oturdu.

"Selam!" Neşeli sesimle kaşları gevşer gibi olmuştu.

"Selam."

"Uykusuz gözüküyorsun." Duyduğum şeyle yüzüm asıldı. Kötü gözüküyor olmak istemiyordum.

"Bitirmem gereken bir proje vardı da."

"Uykusuz kalmana değdi mi?" Hafif kıkırdayarak cevapladım.

"Henüz bitiremedim teslime iki gün var. Bu geceden itibaren uyumamam gerekiyor." Diyerek gülmeye çalıştım. O ise ciddi bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Yardım edebileceğim bir şey var mı?"

"Yok, teşekkür eder..."

"Defne, sormak için sormuyorum. Gerçekten yardım etmek istiyorum." Demesiyle yüzüme bir gülümseme yayıldı. 

 "Yani maketleri tamamlayıp yerlerine yerleştirmem lazım sadece." Düşünüyor gibi baktı.

"Becerebilirmişim gibi duruyor." Demesiyle güldüm. Saate bakıp yerinden kalktı.

"Çıkışta beni bekle." Dedikten sonra ilerlemeye başladı.

Dostlarım, neler oluyor hiçbir fikrim yok. Ama her ne oluyorsa iyi ki oluyor. Zira uzun zamandır bu kadar mutlu değildim.

YAKAMOZ GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin